Türkiye'de özgürlüklerin sınırlandırılması olarak yorumlanan ve Kemalist dönemin otoriter politikaları ile karşılaştırılan bu regülasyon girişimlerine yönelik eleştiriler, mevcut dünya reel-politiğini dikkate almamakta ve gelişen dünyanın dinamiklerine ayak uyduramamaktadır.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 48. sayısı çıktı.
Devamı
Sosyal medya düzenlemesi devletlerin egemenliğinin gereğidir. Birçok site internetin sağladığı ulaşım imkanları ve özgürlük dilinin arkasına saklanarak devletin koyduğu kanunları tanımamakta, mahkeme kararlarını yerine getirmemekte ve vergi vermekten kaçınmaktadır. Bütün bunlara karşılık, sosyal medyanın sınırsız ve hukuk dışı bir özgürlük alanı olmadığını belirtmek gerekir.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) kadın cinayetlerinin medyaya yansıma şekillerini inceleyen 'Türk Medyasında Kadın Cinayetleri' raporu yayımladı.
Bu rapor kadın cinayetlerini haberleştirirken medya organlarının hangi kriterlere göre yayın dili geliştirmesi gerektiğini tartışmak amacıyla hazırlanmıştır. Rapor uluslararası literatürü baz alarak toplumun meseleye en doğru ve sağlıklı şekilde yaklaşmasını sağlayacak haber diline dair çeşitli kriter önerileri sunmaktadır.
Bu analizde ABD’nin DSÖ’ye verdiği tepkinin kısaca iç ve dış politikadaki yansımalarına değinilerek DSÖ’ye yöneltilen eleştiriler açıklanmaktadır.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın, sosyal medyada son zamanlarda artışa geçen organize hakaretler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar, sosyal medya platformları üzerinden yürütülen hakaret kampanyaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Sosyal medyanın algılanış ve algılatılış biçiminde bir sorun var. Bu mecradaki özgürlüklerin sınırsız olması gerektiği gibi bir ima sürekli yapılıyor. Halbuki ister sosyal medyada olsun ister sokakta kimsenin kimseye küfür etme gibi bir hakkı olamaz. Örgütlenerek insanlara yönelik itibar suikastları yapılamaz. Tehdit edilemez. Ülkenin ulusal güvenliğini ilgilendiren meselelerde ülkeye operasyon yapılamaz.
Türkiye gibi küresel iletişim akışı ile entegre ülkelerin bir taraftan ilgili şirketlerin çifte standardıyla uğraşırken diğer taraftan küresel enformasyon akışı ile bağlantılı kalma durumları devam edecektir.
Muhalefetin 'sosyal medyama dokunma' veya 'özgürlükler kısıtlanıyor' tavrı sorunu çözmediği gibi tüm dünyanın gündemindeki bir meseleyi de ötelemek demek. Evet, tam da "bizim ailemizin başına gelenler 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başına gelebilir" bilinciyle sosyal medya mecralarıyla ilgili yasal düzenleme yapılmalı. Bu platformlarının Türkiye'de ofis açma zorunluluğu getirilerek vergi vermeleri sağlanmalı. Sahte hesapların önüne geçilmeli. Bu şirketler, suç içeren paylaşımlar hakkında Türk yargısına hızlıca bilgi vermeli. Bunlara uymayan şirketler de tıpkı Fransa, Almaya ve İtalya'da olduğu gibi cezalandırılmalı. Regülasyon bu mecraları kapatma anlamına gelmiyor.
Türkiye’de sosyal medya ile ilgili düzenleme yapılmadığı müddetçe, sırayla her gün birileri nefret söylemi ve düşmanlıkla saldırıya uğrayacak. Düzenlemenin gecikmesi, sosyal medya alışkanlıklarında kötülüğün ve saldırganlığın normalleşmesini yaygınlaştırıyor.
Twitter hala Türkiye ile işbirliği yapmıyor. ABD, Fransa, Çin, İngiltere, Almanya ve diğer bazı devletler bu Twitter'dan hesap sorabiliyor ama iş bize gelince nedense özgürlük meselesi haline dönüşüyor.
Siyasal alanın sosyal medya üzerinden yeniden şekillendirilmesine yönelik olarak, muhalefet bir süredir planlanmış organize kampanya yürütüyor.
Fransa Ulusal Meclisi internet platformlarında yasa dışı içeriklerin kaldırılması için hazırlanan “Avia Yasası”nı 13 Mayıs 2020’de onaylamıştır. Söz konusu yasa 1 Temmuz’da yürürlüğe girecektir. Bu tarihten itibaren YouTube, Facebook, Instagram ve Twitter gibi platformlar yasa dışı söylemler içeren yayınları ve paylaşımları yirmi dört saat içinde kaldırmak zorunda kalacaktır.
Hedef seçilen bir kişi ve onun ailesi organize kötülüğün hedefi hâline getiriliyor. Bir ülkenin Cumhurbaşkanına ve başka bir partinin liderine çevresi üzerinden nasıl zarar verilir diye planlamalar yapılıyor.
Herhangi birisine küfür etmenin yanlış olduğunda aklı başında olan herkes hemfikir. Hele ki bir hanıma kocasının yapıp ettiklerinden dolayı cinsiyetçi küfür etmeyi kimse kabullenemez.
ABD'de yaşanan ayrımcılık meselesi tarihsel bir realite ve kökleri sistemin kuruluşuna kadar uzanıyor. Trump'ın ayrımcı yaklaşımı seçildiği 2016 Kasım seçimlerinden bu yana devam ediyor. Amerikan medyası ise kurumsallaşmış bir yapıya sahip ve kökleri 300-400 yıl öncesine uzanıyor.
Bu çalışma Koronavirüs (Covid-19) sonrası dönemde “yapay zeka” temelli teknolojilerin uluslararası güvenliğe etkilerini analiz etmekte ve Türkiye'nin bu alandaki strateji ve planlamalarına dair öneriler sunmaktadır.
SETA Strateji Araştırmacısı Hüseyin Alptekin, ABD’deki protestoların ardından gündeme gelen ANTIFA akımı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar, sosyal medya platformları aracılığıyla yapılan provokasyonlar üzerine değerlendirmelerde bulundu.