Kılıçdaroğlu Başarabilir mi?

Referandum sonucuyla ilgili deÄŸerlendirmelerde daha çok MHP'nin baÅŸarısız olduÄŸu tezi öne çıkarılsa da, Baykal sonrası dönemde oluÅŸturulan iyimser hava düÅŸünüldüÄŸünde, CHP de baÅŸarısızlar listesinde yer almaktadır. HAYIR cephesinin liderliÄŸini üstlenen CHP, arkasına aldığı AK Parti karşıtı koalisyonla beraber, referandumda AK Parti'nin yenilgiye uÄŸratılacağına o kadar inanmıştı ki, çıkan sonuç MHP'den öte CHP'yi hayal kırıklığına uÄŸrattı. Referandum, CHP açısından KılıçdaroÄŸlu'nun liderlik potansiyelini ölçme denemesiydi ve görülen o ki, KılıçdaroÄŸlu bu testten baÅŸarılı bir sonuç alamadı. KılıçdaroÄŸlu, CHP'ye oy verenlerin daha coÅŸkulu oy vermelerini saÄŸlamanın yanında, yeni arayışlara girmiÅŸ Alevileri CHP'ye geri çekti ve son dönemde aldığı darbelerle gardı düÅŸmüÅŸ imtiyazlı kesimlerde yeni bir umut yarattı. Buna karşın, muhtemel bir CHP iktidarından kaygı duyan kesimleri birleÅŸtirerek, uzun süredir ertelenen milliyetçi-ülkücü- ulusalcı ayrışmasını tetikleyip, güçlü müttefiki MHP'yi zayıflattı. KılıçdaroÄŸlu bu referandum sonucuyla AK Parti'nin 2011 seçimlerindeki muhtemel galibiyetini tahkim etti. Kısacası KılıçdaroÄŸlu, getirdiÄŸi kadar götürdü, eklediÄŸi kadar çıkardı. KılıçdaroÄŸlu'nun kendisinden beklenen yüksek baÅŸarıyı gösterememesinin birçok toplumsal ve siyasal nedeni var. Ancak toplumsal algıdaki CHP imgesini deÄŸiÅŸtirememesi KılıçdaroÄŸlu hanesine yazılan en büyük eksi puan oldu. Bu çerçevede, KılıçdaroÄŸlu'nun referandumdan çıkaracağı birinci ders, CHP'nin "rejim muhafızı parti" algısını deÄŸiÅŸtirmeden kitlelere açılmasının mümkün olamayacağıdır.

Devamı
Kılıçdaroğlu Başarabilir mi
Kılıçdaroğlu Döneminde Aleviler ve CHP

Kılıçdaroğlu Döneminde Aleviler ve CHP

Ä°ktidar partisinin Alevi Açılımı adımına kendini yakın hissetmeyen Aleviler, siyasi merkezle iliÅŸkilerini KılıçdaroÄŸlu dönemindeki CHP üzerinden revize edebilirler.

Devamı

CHP, AK Parti'nin demokratikleÅŸme hamlelerinin, kendi tabanının kaygılarını da hesaba katan bir düzlemde ilerlemesi için deÄŸiÅŸim rotasına girme zorunluluÄŸunu hissediyor.

KılıçdaroÄŸlu’nun halka deÄŸen tarafı, iddiasızlığının altında yatan iddiası, sahip olduÄŸu toplumsal kimlik onu önemli bir aktör haline getiriyor.

CHP artık istese de eski CHP olamayacak. KılıçdaroÄŸlu'nun Baykal'dan farklı bir siyasal yaklaşım izleyeceÄŸi artık belli olmuÅŸtur.

Seçimler, bütün siyasal partiler açısından refarandum sonuçlarını tamir veya tahkim etme çabasına sahne olacak.

'Yeni CHP'den Sonra Sıra 'Yeni MHP'de Mi?

Türkiye, son on yıldır, adım adım, eski Türkiye'nin sürdürülebilirliÄŸini zayıflatıp yeni Türkiye'yi mümkün kılacak geliÅŸmelere sahne oluyor.

Devamı
Yeni CHP'den Sonra Sıra 'Yeni MHP'de Mi

Güneydoğu'dan Seçim İzlenimleri

Aslında eylemsizlik sürecinde yapılan operasyonlar ve devam eden KCK tutuklamaları BDP'lilerin kampanya yapmasına gerek bırakmıyor.

Devamı

CHP'nin, iki yıllık bir arayış sürecinden sonra, nihayet 28 Åžubat'ın etkilerinden arınarak merkezsol bir partiye evrilmesi, 28 Åžubat'ın son siyasal mirasının da sahneden çekilmesi anlamına gelecektir.

SETA’nın her yıl düzenli olarak hazırladığı yıllık Türkiye analizi yayımlandı. Analiz, yeni anayasa çalışmalarından Kürt meselesine, Suriye krizinden ekonomideki gelişmelere geniş ve yetkin bir bakış sunuyor.

Analiz, CHP'nin 29 Mart yerel seçimleri öncesindeki siyasal performansını değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Cumhuriyet’le birlikte medyanın taşımaya baÅŸladığı milleti modernleÅŸtirme/BatılılaÅŸtırma rolü, bugün dahi hâlâ kendini gösteriyor.

Millî Eğitim Bakanlığı, 6 ve 7. sınıflarda kaldırılan SBS'yi birkaç yıl içinde tümden sistem dışına itecek, ilköğretimden liseye sınavsız geçilecek!

12 Haziran'a yaklaÅŸtıkça, liderlere ve meydanlara odaklanan siyasi tartışmalar, medyanın da ağırlıklı gündemi haline geldi.

Analiz, Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Yeni CHP”sine, tarihsel süreç içinde CHP'deki bu “değişim” süreçlerini inceleyerek, bugünkü değişimin kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunu tartışıyor.

Tüzük kurultayında mevcut yönetim ve muhalifler arasında seçim yapacak olan CHP kongre üyeleri, bu seçimin kazananından bağımsız olarak, partinin kendisi ve genel olarak Türkiye siyasetinin rotası açısından önemli geliÅŸmelerin anahtarını ellerinde tutuyorlar.

28 Şubat sürecinin nedenlerini ve bugüne uzanan sonuçlarını doğruca anlamlandırabilmek için SETA araştırmacılarının dönemle ilgili değerlendirmelerini bir arada sunuyoruz.

Baykal döneminde Oslo görüşmelerine yönelik müzakere karşıtı bir pozisyon sergileyen CHP'nin aksine, Kılıçdaroğlu'nun sürece verdiği destek, parti politikalarında net bir kırılmaya işaret ediyor.

Kritik meselelerin çoğunda kesin bir ayrışma görüntüsü veren CHP'de yaşanan aktörlük krizi, son dönemde en somut haliyle Kürt meselesi bağlamında kendini gösteriyor.

DTP, başından beri açılıma destek verse de, açılımı zora sokacak tutum ve davranışlara da tevessül etmekten geri durmadı. Açılımın başarıya ulaşmasını istemesine rağmen, DTP, meselenin çözümü için gerekli olan siyasal inisiyatifi kullanmaktan yoksun olması, kendisinden beklenen kolaylaştırıcı rolü oynayamaması ve kritik anlarda kullandığı söylem ve gösterdiği davranışlarla genel kamuoyunun hassasiyetlerini gözetmemesi dolayısıyla açılım sürecini zaafa uğratabiliyor. Ahmet Türk'ün konuşmasına yansıyan sağduyulu tavrın parti politikasına dönüşüp dönüşmeyeceği ise büyük oranda DTP dışı koşullara bağlı olacaktır.

Türkiye'de sadece Kürtler devletin yanlış politikalarının hışmına uğramadılar. Doğrudur, en uzun süreli ve maliyetli politikalara Kürtler maruz kaldı, ama bundan diğer kesimler de muaf değil. Kaldı ki, Kürtlerin maruz kaldığı politikalar, Kürtler dışındaki toplumsal kesimlerde de yadsınamaz kötü sonuçlar üretti. Belki de meseleyi şöyle okumak gerekir: Devlet diye sabit, değişmez bir olgu yoktur. Devlet, onu yöneten kadroların zihniyetine göre politikalar üretir. Toplum, aslında, başından beri bu ayrımın bilincinde oldu. Karar mekanizmalarının tepesindeki kişilerle ilişkili olan meselesini devlete mal etmedi. Faili meçhul cinayetleri, o gün karar mekanizmasını ellerinde bulunduran kişilerin bir sorumluluğu olarak algıladı ve onlara oy vermedi. Bugün iç ve dış dinamiklerin değişmesiyle, Türkiye'nin öncelikleri, tehdit algısı, gelecek tasavvuru değişiyor ve bunların bir yansıması olarak da Kürt sorununa bakışı değişiyor.