Beşinci Yılında Arap Baharı: Devrim, Karşı Devrim ve Bölgesel Kriz

Yeni bir siyasal inşa için kendi içinde vesayet odakları ile mücadele eden Türkiye'nin bölge ülkeleri içindeki statükonun devamından yana tavır izlemesi çelişki olurdu.

Devamı
Beşinci Yılında Arap Baharı Devrim Karşı Devrim ve Bölgesel Kriz
Öğrenilmiş Yargı Kültürü ve Seçim Barajı

Öğrenilmiş Yargı Kültürü ve Seçim Barajı

Tartışmanın temelinde, siyasetin ya da yasama organının görev alanına Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek yargının çeşitli araçlarla müdahale etmesi bulunmaktadır.

Devamı

AK Parti'nin zor bir iktidar deneyimi yaşadığını tespit etmeliyiz. Bu parti hem Kemalist düzenin isteyerek ya da istemeyerek ürettiği her türlü vesayeti aşmak hem de kalkınmayı ve demokratikleşmeyi sağlamak mecburiyetinde.

Çıkarları açısından anlamlı olmayan ve siyasi maliyeti yüksek adımlara zorlanmasına rağmen Türkiye bir yandan rasyonel kalabilirken diğer yandan sınır güvenliği ve insani yardım konusunda Batılı ülkelerin göze alamayacağı riskleri üstlendi.

ABD dış politikasında mevcut uluslararası krizlerde kimin, neyi, ne sebeple ve neye hizmet için söylediği veya yaptığı henüz açık olmamakla birlikte ortaya çıkan karmaşanın belirli bir stratejinin parçası olmadığı belli gibi.

“Alevi Açılımı”nda nerede kalmıştık? Alevilerin açılımdan temel beklentileri nelerdir?

Türkiye, Tunus ve Fas'ta Yeni Sözleşme Arayışları

Yeni bir Ortadoğu'nun oluşması için demokratikleşme tecrübelerinin farklı renklerle yaşatılması ve kurumsallaştırılması lazım. "Yeni" Türkiye gibi, "Yeni Tunus" ve "Yeni Fas" tecrübelerinin zenginliğine ihtiyacımız var.

Devamı
Türkiye Tunus ve Fas'ta Yeni Sözleşme Arayışları
Rapor Bosna-Hersek Siyasetini Anlama Kılavuzu

Rapor: Bosna-Hersek Siyasetini Anlama Kılavuzu

Rapor, Bosna-Hersek'teki güncel siyasetin ülkemizde daha iyi anlaşılmasına ve bu ülkeye ilişkin bundan sonra yürütülecek çalışmalara katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Devamı

Rapor, Makedonya'daki güncel siyasetin ülkemizde daha iyi anlaşılmasına ve bu ülkeye ilişkin bundan sonra yürütülecek çalışmalara katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Bugün, demokratik yollarla işbaşına gelmiş yöneticilerin illegal usullerle dinlenmelerini, özel hayatlarının ifşa edilmesini dahi meşru gören bir dengesizlik hali ile karşı karşıyayız.

Başbakan Davutoğlu'nun AK Parti grup toplantısında çerçevesini açıkladığı "İç Güvenlik Paketi"nde önemli değişiklikler bulunuyor. Bu değişikliklerin içinde, gösterilere silahla ya da molotof kokteyliyle katılanlara yönelik yeni yaptırımlar, gözaltı sürelerinin yeniden düzenlenmesi ve Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının atama ve sicil yetkilerinin doğrudan İçişleri Bakanlığı'na bağlanması konuları tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu tartışmaların içeriği, daha çok güvenlik sektörünün geçmiş dönemlerde sivil siyasal aktörlerinin denetimine tabi olmadığı dönemler hatırlatılarak oluşturulmakta.

Rapor, Kosova'daki güncel siyasetin ülkemizde daha iyi anlaşılmasına ve bu ülkeye ilişkin bundan sonra yürütülecek çalışmalara katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

HDP'nin çağrısıyla başlayan Kobani'ye destek eylemleri sokak çatışmalarına, 30'u aşkın can kaybına, okul ve diğer resmi dairelere yönelik saldırılara dönüştü. Kobani geriliminin ardında ne var?

Dış basının ve iç muhalefetin AK Parti'nin ne kadar "İslamcı" olduğunu yinelemesi dönüp dolaşıp bu partiye fayda sağlıyor. Zira Türkiye siyaseti "İslamcı" olamayacak kadar karmaşık ve çok yönlü; ulusal ve bölgesel dinamiklere sahip.

Çözüm sürecinde en önemli sorun, HDP çizgisinin siyaset üretememe krizi ve HDP çizgisinde siyaset yapan bazı aktörlerin kendi siyasi bekalarını çözüm sürecinin önüne koymalarıdır. Çözüm sürecinin başlamasının ardından sürece yönelik hükümetin attığı adımlar ve HDP çizgisindeki siyasal aktörlerin talepleri, çözüme yönelik yol haritaları ve sıcak konularda ürettiği siyaset dili ve tarzı karşılaştırıldığında bu husus daha kolay anlaşılmaktadır. Kürt meselesinin barışçı ve demokratik yollardan halline dair siyasi kararlılığın ortaya çıkmasının ardından en önemli husus çözüm sürecinin toplumsallaşmasıydı. Bu bağlamda hükümetin bu alanda attığı önemli ve ilk adımlardan biri "akil insanlar" heyetlerinin oluşturularak toplumu sürece hazırlamaktı. Bu bağlamda sürecin en zor kısımlarından biri toplum kesimlerin güvensizlik halinin ve tereddütlerinin giderilmesiydi. Niçin en zor kısmın bu süreç olduğunu anlamak için bugünlerde ardı ardına yayınlanan akil insanların günlüklerini okumak yeterli.

IŞİD özelinde Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmeler sonucunda iki gün içerisinde 140 bini aşkın insanın ülke sınırlarından giriş yapması iç siyasette mülteci konusundan çok Çözüm Süreci'ni etkiledi. Bölgede son dört yıl içerisinde vuku bulan olaylar genelde Kürt meselesi, özelde ise bu meselenin demokratik yollardan çözümünü baltalayan bir işlev gördü. Öncelikle, 2009'da Arap Baharı'nın estirdiği havayı arkasına almaya çalışarak Demokratik Açılım fırsatını geri tepen PKK, 2013'ün yaz aylarında PYD'nin Suriye'deki güç vakumundan faydalanıp diğer siyasi Kürt yapılanmalarını elimine ederek elde ettiği güç neticesinde müzakere sürecine geçemeyişi bahane ederek geri çekilmeyi durdurdu. Şimdi ise Irak'ta ABD'nin hava saldırısında önemli kayıplar veren IŞİD'in yönünü tekrar Suriye'ye çevirmesiyle birlikte Kobani ve çevresinde şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Rojava'da yaşanan bu gelişmenin Kürt siyasal hareketi tarafından algılanışı ve iç siyasete taşınma yöntemi yukarıdaki iki örneğe benzer şekilde Çözüm Süreci'nin toplumsal dayanağını ve manevi havasını baltalıyor.

Çözüm Süreci bölgesel denklemin kaygan zeminine rağmen önemli bir ivme yakaladı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Kürt meselesinin barışçıl yollardan sonlandırılmasını hedefleyen Çözüm Süreci bir hükümet programında yer aldı. Başbakan Davutoğlu süreci bizzat uhdesine alarak bu meseleye verdiği önemi ortaya koydu. Bu gelişmelerin dışında, sürecin artık yasal dayanağa oturuyor oluşu, devletin en üst düzeyden 15 günde bir düzenli toplantılarla süreci takip edecek olması ve Öcalan'ın sürecin pratiğine yönelik verdiği pozitif mesajlar sürece dair pozitif bir iklimin doğmasına yol açıyor. Süreç bilindiği üzere üç sacayağı üzerine oturuyordu. 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşma ile startını verdiği, 2009 yılındaki Demokratik Açılım ile tüm ülkeyi bir oryantasyon sürecinden geçirerek meselenin demokratik yollardan çözümüne alıştıran Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümeti, örgüt üzerindeki otoritesini sorgulamaya yönelik girişimlerden güçlenerek çıkan Öcalan ve provokasyonlara rağmen sürecin arkasında durarak devamlılığını sağlayan toplumsal destek. Kürt siyasal hareketinin temsilcisi konumundaki HDP ise bu üçlü denkleme 'arabulucu' rolüyle dahil edildi.

Geçen hafta bir televizyon programında ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu'na, partisinin Kürt meselesinin çözümüne yönelik ilk üç önerisinin ne olduğu soruldu. Kılıçdaroğlu bu soruya şu cevabı verdi: "Şu anda aklımda değil, bilseydim hepsini getirir burada konuşurduk." Kürt siyasetinin aktörlerine gelince... Onlar da çözüm sürecine yönelik konuşmalarında somut öneriler sunmak yerine, daha çok hükümetin açıklamalarını sorunsallaştırarak, ilgili açıklamaların "barış diline hizmet etmediğine yönelik" genel bir söylemle siyaset üretmekteler.

Kamuoyunda ‘17 Aralık operasyonu' olarak adlandırılan olay 17 Aralık günü gerçekleştirilen adli-polisiye hikâyeden çok daha öte bir anlam taşıyor. 25 Aralık girişimi, TIR operasyonları, İHH soruşturması, Öcalan'ın 1999 yılındaki sorgulanmasından sızdırılan gizli montajlanmış görüntüler, Başbakan'ın yakınlarının ve çalışma arkadaşlarının sızdırılan telefon görüşmeleri bir paket olarak büyük bir operasyonun yapı taşlarını oluşturuyor. AK Parti hükümetinin dış politika duruşu ve Çözüm Süreci de bu paketin içinde hedefe konan başlıklar olarak göze çarpıyor. Çözüm Süreci yaşanan onca şeye rağmen geçtiğimiz yıla damgasını vuran en önemli gelişme olarak tarihteki yerini çoktan aldı. Tarihsel bağlamında Kürt meselesinin altın yılı olarak adlandırabileceğimiz süreçte BDP'nin azımsanmayacak katkıları oldu. Bu bilgiler ışığında, BDP'nin 17 Aralık tutumunu ve bu tutumun Çözüm Sürecine yansımasını bütün bu gelişmelerle birlikte değerlendirmek gerekiyor. 17 Aralık'ın genel anlamıyla Kürt meselesine özelde ise Çözüm Sürecine bakan yönünü kestirmek zor değil: ‘Çözüm Sürecinin sona ermesi ve PKK'nın silahlı mücadeleye tekrar başlaması'. 17 Aralık operasyonlarının resmi bülteni olarak işlev gören Bugün gazetesinin önce Demirtaş'ın özerklik açıklamasını sonra da PKK'nın yaptırdığı ‘şehitlik' haberlerini manşetten görmesi ve sızdırılan video kayıtları ile Öcalan'ın itibarsızlaştırılmasına yönelik girişimler bu kanıyı güçlendiriyor. Peki bu plan ne ölçüde mümkün olur?