Neden Sokaktayız?

Çünkü devletin güvenlik kurumları atalet ve şaşkınlık içerisinde. Olağan işleyişleri bozuldu. Milletine ve devletine sadık olan şerefli çoğunluk bile tam anlamı ile toparlanmış değil.

Devamı
Neden Sokaktayız
Hain Darbeye Postmodern Tokat

Hain Darbeye Postmodern Tokat

Acının içinde kıvanç yaşıyoruz. Gecenin karanlığında salalar güç veriyor, duygularımızı kabartıyor. Ve ne yazık ki; salaların çağrıştırdığı şehadet haberleri de ardı ardına düşmeye başlıyor.

Devamı

Şanlı milletimiz kendisini eğitimsiz ve demokrasiyi içselleştirememiş bir kitle olarak itham eden yerli ve yabancı bütün cahillere, hainlere tarih önünde büyük bir ders vererek çıplak elleri ile tanklara karşı durdu.

Bu süreci "Erdoğan'a yarayacak" kaygılarıyla heba edeceklere ve Türkiye'yi sınırlandırmak isteyen uluslararası kampanyalara karşı uyanık olunmalı.

Türkiye'nin demokrasisini eleştirmekte fayda gören Batı başkentlerinin kriz içine giren kendi "medeniyet değerlerini" korumalarının yolu Müslümanlar ve Türkiye ile birlikte çalışmaktan geçiyor. Cebelleşmekten değil.

Bölgemizin yakın vadede değişmesi mümkün olmayan konjonktürü sebebiyle güçlü-etkin bir orduya ihtiyacımız var. Ancak darbe yapma ihtimalinin ise tümüyle bertaraf edildiği bir sivil denetim altında olmak şartıyla.

Başkanlık Sistemi ve Kuşatıcı Dil İhtiyacı

İsmail Çağlar Başkanlık Sistemi’nin Türk demokrasisine nasıl bir katkı sağlayacağına yönelik değerlendirmesinde, sistemin tüm liderleri kuşatıcı dil kullanmaya teşvik edeceğini belirtti.

Devamı
Başkanlık Sistemi ve Kuşatıcı Dil İhtiyacı
Türk Dış Politikasındaki Sekülerizm Baskısı

Türk Dış Politikasındaki Sekülerizm Baskısı

Murat Yeşiltaş, Türkiye’nin dış politika eksenindeki paradigma değişikliği üzerine ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

Burhanettin Duran, dokunulmazlıkların kaldırılması bağlamındaki değerlendirmesinde, “Kaldırabilirsiniz dokunulmazlıkları ama çok istisnai bir dönemde kaldırıyorsunuz, aynı zamanda terörle mücadele gibi bir gündemin uzantısı olarak kaldırıyorsunuz dolayısıyla bunun Türkiye’deki siyasi kapışmalara malzeme oluşturması ve buradan yeni polemiklerin çıkması söz konusu.” dedi.

Erdoğan'ın başlattığı "milli çözüm süreci" hesapları bozdu. Erdoğan, iktidar mücadelesinden galip çıktı.

Gülen cemaatinin birçok konuda birbirine tezat ve inandırıcılığı olmayan söylemleri, demokrasi ve özgürlük vurgusunun da konjonktürel olduğunun anlaşılması için yeterince açıklayıcıdır.

Burhanettin Duran: “Paralel yapı sadece Türkiye’deki demokrasiye; devlet kurumlarına değil aynı zamanda Türkiye’deki dindar algısına da önemli bir zarar verdi.”

SETA İstanbul son dönemde siyasal pozisyonlar temelinde ve mecrasından uzaklaştırılarak tartışılan demokratikleşme sorununu, demokrasi literatürüne başvurarak yeniden ele alıyor.

Mısır'da ordu, yeni doğmakta olan bir demokrasiyi devirirken, demokratik ülkeler neden bu kadar sessizler?

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Raporunu ve ele aldığı konuları Nimet Baş, Mithat Sancar ve Avni Özgürel SETA Hukuk ve İnsan Hakları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu’nun moderatörlüğündeki panelde değerlendiriyorlar.

Mübarek iktidarını devirmenin verdiği sevinç ve gurura rağmen, insanların zihninde, değişim ve dönüşümün nereye gideceğiyle ilgili çok ciddi sorular var.

SETA PANEL Oturum Başkanı:     Hüseyin Yayman, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Konuşmacılar:     Ahmet Özcan, Araştırmacı, Yazar     Murat Yılmaz, Siyaset Bilimci     Hatem Ete, SETA Siyaset Araştırmaları Koordinatörü     Tarih: 27 Mayıs 2010 Perşembe Saat: 16.30 – 18.30 Yer: SETA, Ankara

Başörtüsü etrafında yapılan tartışma, Türkiye’deki özgürlük sorununun boyutlarını çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Taraflar arasındaki keskin görüş ayrılığı, elitler arasındaki uzlaşma kültürünün bazen imkánsız derecesinde zor olduğunu gösteriyor.

Bir Eurovizyon yarışmasını daha kaybettiğimiz şu günlerde dikkatler yeniden 22 Temmuz'a giden sürece yoğunlaşmış durumda. Tatile çıkan ve çıkmayan insanlar olarak "Yaz ortasında seçim mi olur?" muhabbetini sıklıkla duyacağız. Sezer'in Anayasa değişiklikleri paketini veto etmesi de gündemimizi işgal edecek. Nerede olursak olalım 22 Temmuz seçimlerinin ne getirip ne götüreceğini hep beraber göreceğiz. 27 Nisan muhtırasıyla başlayan süreç Türk siyasi hayatında yeni bir milattan çok önemli bir aşamayı temsil ediyor.

Uluslararası Vatandaşlık, Güvenlik ve Demokrasi Konferansı, Türkiye gündeminin de merkezinde yer alan üç kavrama ilişkin canlı bir akademik tartışma ortamı sağladı.

Geçen yazıda kimlik meselesinin aynı zamanda bir varlık ve değer meselesi olduğunu söylemiştik. “Ben kimim?” sorusunu etnik temelde cevaplamanın, varlık ve değer sorularını gözardı etmek anlamına geldiğini ifade etmiştik. Modern milliyetçiliklerin etnik ve ulusal kimlikleri bir dünya görüşü olarak vaz etme gayreti, ‘yeni uluslar yaratma’ projesinin önemli bir parçası olarak hala devam ediyor. En geniş manada din ile milletin modern dönemde karşı karşıya gelmesi ve insanların bunlar arasında bir seçim yapmaya zorlanması, etno-seküler milliyetçiliğin tipik sonuçlarından biri. Türklük, Almanlık, Rusluk yahut Kürtlüğün müstakil dünya görüşleri olarak yeniden kurgulanması, yeni tarih mitlerinin üretilmesini de zorunlu kılıyor. Kimlik siyaseti, bu sürecin en sancılı neticelerinden biri.