SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü ve Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yeşiltaş da askeri açıdan bakıldığında Türkiye'ye yönelik bugüne kadar Afrin tarafından gerçekleşen terör saldırılarının önemli tehdit oluşturduğunu belirtti.
Devamı
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay ziyareti hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
Insight Turkey Genel Yayın Yönetmeni Muhittin Ataman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay ziyaretinin anlamı hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Cumhurbaşkanı Erdoğan – Trump görüşmesini ABD’de farklı yansıtan aktörler hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt PYD/YPG’nin stratejisi hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA Strateji Araştırmacısı Talha Köse, ABD’nin “Güvenli Bölge” önerisinin amaçları hakkında değerlendirmede bulundu.
Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın yaptığı görüşme hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
Insight Turkey Genel Yayın Yönetmeni Muhittin Ataman ABD’nin Türkiye’ye yaptığı “Güvenli Bölge” teklifi hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın görüşmesini değerlendirdi.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş Beyaz Saray’ın Türkiye ile görüşme yapma nedenleri hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA Eğitim Araştırmacısı İpek Coşkun Afrin’in demografik yapısı hakkında değerlendirmede bulundu.
Bu analiz DEAŞ’a karşı yürütülen küresel mücadelenin açmazları ve terörle mücadeledeki eğilimlerini tartışarak DEAŞ sonrası düzen ve istikrar için öneriler sunmaktadır
Belirsizlik ve kaos her geçen gün Türkiye’yi derinden etkileyecek şekilde artıyor. Bölgesel ve küresel güçlerin Orta Doğu’nun geleceğine yönelik planları çatışmaların çözümüne yönelik değil. Bölgesel istikrarsızlığı artırıcı ve sıcak bir savaşı tetikleyici mahiyette...
Başta ABD olmak üzere pek çok aktör, mücadelede önceliğin DEAŞ’ı yenmek olması gerektiğini ileri sürerek DEAŞ’ı var eden temel sebepleri ve örgütün Suriye ile Irak’ta gücünü pekiştirdiği elverişli zemini göz ardı etti.
Aslında epeydir stratejik farklılıklar ve hukuki süreçlerin yarattığı krizlerin negatif etkisinden muzdarip olan Türk-ABD ilişkilerinde sınırlı da olsa oluşan fırsat alanları değerlendirilerek pozitif bir ivme kazanılabilir.
Uzmanlar Deaş'ın toprak kontrolünün bitmesinin bu örgütün bitişi anlamına gelmediği konusunda hemfikir. Mesele, topraklarını, çok sayıda militanını ve önde gelen 120 liderini kaybeden Deaş'ın geleceğinin ne olacağı
Türkiye DEAŞ'ın en çok hedef aldığı ülke haline geldi. Aynı zamanda DEAŞ'la en açık biçimde savaşan tek ülke oldu. Ama içimizdeki İrlandalılar bitmedi maalesef. Eski ezberleri söylemeye devam ediyor..
Irak ve Suriye’de Musul ve Rakka’nın neredeyse tamamen yıkılması, PKK gibi terör örgütlerinin ırkçı projelerini sahneye koyma çabaları, demografik depremler, merkezi otoritenin zayıflığı, aşırı silahlanma, milis grupların iktidarı gibi sebepler DEAŞ’ı saha hakimiyeti olmayan bir terör örgütü olarak canlı tutacak.
DEAŞ ile mücadelede sona yaklaşılması ve referandum krizinin Barzani’nin istifası ile sonuçlanması Irak Başbakanı Abadi’nin elini ziyadesiyle güçlendirdi. Son dört ayda Musul Deaş’tan, Kerkük Peşmergeden geri alındı.
Doğrudan sivilleri hedef alan ve mesajını Türkiye üzerinden uluslararası aktörlere ulaştırmaya çalışan bir DAEŞ terör stratejisi ile karşı karşıyayız. Türkiye’nin, uzun bir stratejik soruna dönüşme ihtimali yüksek olan DAEŞ’le mücadelede bir master plana ihtiyacı var.
Türkiye, DAEŞ'e karşı, güvenlik operasyonları, yabancı terörist savaşçılarla mücadele, uluslararası koalisyona destek ve örgütün mali kaynaklarının kurutulmasından oluşan dört katmanlı bir mücadele stratejisi izliyor.