Türkiye’nin DEAŞ’ı finanse ettiği ve DEAŞ’a katılıma göz yumduğu hatta kolaylaştırdığı yalanları (Fransız basınında da) dolaşıma sokulmuştu.
Devamı
Fransız şirketinin DEAŞ’a yardımının arka planını Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinçci ile konuştuk.
Devamı
Kitapta 21. yüzyılda iz bırakmış Afganistan meselesi farklı ülkelerden akademisyenler ve gazetecilerin perspektiflerinden ele alınmaktadır.
Mesele ABD'nin 11 Eylül saldırıları ve ilan etmiş olduğu 'küresel terörizm' ile savaş ile ilintili olarak servis edildi. Ancak konunun farklı boyutlarıyla ele alınması ve Zevahiri öznelinde somutlaşmakla birlikte soyut tarafı ve arka planıyla birlikte ele alınması gerekmekte.
Eymen Zevahiri kimdir? Zevahiri nasıl El Kaide’nin lideri oldu? DEAŞ’ın ortaya çıkışına karşı Zevahiri’nin tutumu neydi? Zevahiri nasıl öldürüldü? Zevahiri sonrası El Kaide nereye evrilir?
Sina Hapishanesinde neler yaşandı? Sina Hapishanesi neden önemli? Söz konusu saldırı ve kitlesel kaçış planı nasıl gerçekleşebildi? Bölgede DEAŞ ile sahici bir mücadele var mı? DEAŞ yeniden yükseliyor mu?
Ankara'nın Afganistan konusunda öncülük yapmasına katkı verilmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 bünyesinde Afganistan çalışma grubu oluşturulması önerisi ve Türkiye'nin bu grubun başkanlığına talip olması desteklenmeli.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 61. sayısı çıktı.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Fransız Lafarge firmasının DAEŞ ile olan ilişkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Afganistan farklı radikal unsurlara ve terör örgütlerine ev sahipliği yapmaya devam edecek gibi görünmektedir. Sovyet işgalinden bu yana yabancı savaşçıların mekanı olan Afganistan, gelecekte de şiddet kullanan devlet-dışı aktörlerin faaliyet alanı olarak kalacak gibi. Bu gruplar hem Afgan halkına tehdit oluşturacaklar hem de dış aktörlerin ülkeye müdahalesine vesile olacaklardır.
Analizde Suudi Arabistan, BAE ve Katar’ın Afganistan politikaları incelenmektedir. Üç ülkenin farklı yoğunlukta olmakla beraber temkinli pragmatist bir Afganistan siyaseti izlediği görülmektedir
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 60. sayısı çıktı.
Afganistan'daki hezimet ve kaos görüntülerinden sonra Tayvan, Güney Kore ve Ukrayna'daki müttefiklerinin ABD'ye yönelik güvenleri ciddi şekilde sarsılmış olmalı. Öyle görünüyor ki ABD Afganistan'da sadece askerlerini değil aynı zamanda itibarını da kaybetti.
Taliban'ın nasıl bir yönetimin kuracağı, Afganistan'ın geleceği açısından oldukça önemli. Tamamen kapalı bir rejimin kurulması Afganistan'da var olan sorunları daha da derinleştirebilir.
DEAŞ saldırısının gösterdiği bir diğer realite, Taliban'ın bile istikrar ve güvenliği sağlayamadığı Afganistan daha büyük bir insani trajediye sürüklenebilir.
Afganistan başkentinde meydana gelen patlamalar, ülkenin geleceğine dair endişeleri artırdı. Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ile hem Taliban dışındaki silahlı örgütleri hem de ülkenin geleceğini nelerin belirleyeceğini konuştuk.
Taliban, Doha Antlaşmasıyla kazandığı meşruiyet zeminini sonuna kadar istismar edecektir.
ABD yönetimi 11 Eylül'de Afganistan'dan topyekûn çekileceğini açıkladı. Diğer yabancı ordular bu açıklama üzerine Afganistan'ı terk ettiler bile. Öte yandan ABD'nin Afganistan'dan çekilecek olmasının yaratacağı güç boşluğunu Taliban şimdiden doldurmaya başladı.
Douglas ve Sarah Allison Dış Politika Merkezi Direktörü Luke Coffey, Türkiye-ABD arasındaki güvenin yeniden tesisine odaklanılması gerektiğini söyledi.
ABD, Afganistan'da 'hiper güç' olma rüştünü ispatlamak isterken Sovyetlerin 1979 yılında düştüğü hatayı tekrar etti.
ABD'nin temel sorunu, müttefiklerle ilişkisini nobran ve asimetrik yaklaşımla kurması. Kendi taktik kazanımları için müttefikinin stratejik kayıplarını umursamaması. Bunlara en iyi örnek ise ABD-Türkiye ilişkilerinin son yıllardaki gerilimli seyri.