DEAŞ’a Ağıt Yakan Türkiye Düşmanları

Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelesi başladığında; ABD piyasada yoktu, rejim DEAŞ fırsatını kullanmakla meşguldü, Rusya özellikle Kadirov’un adamları aracılığıyla DEAŞ’a Kuzey Kafkasya’dan takviye yapıyordu.

Devamı
DEAŞ a Ağıt Yakan Türkiye Düşmanları
Neden mi El-Bab dayız

Neden mi El-Bab’dayız?

Verdikleri hükümlerin mantığını açıklamaya çalışmıyorlar. AK Parti karşıtlığıyla dış politika analizini birbirine karıştırıyorlar. Reçeteleri de dahice. Kurucu değerlerimize geri dönmemiz lazımmış.

Devamı

Türkiye, Rusya ve İran arasındaki Halep mutabakatı Türkiye’nin dış politika kodlarında bundan sonra müstakil bir revizyonizm siyaseti mi izleyeceği yoksa mevcut parçalanma ve tehditler yüzünden dengeleyici ve statükocu rolüne geri mi döneceği konusuna dair ipuçları içeriyor.

Rus Büyükelçisi’nin suikastı sonrası ABD’nin Rusya’dan FETÖ’nün terör örgütü olduğuna dair hukuki belge isteyip istemeyeceği belirsiz. Ancak ABD halihazırda bu terör örgütünün elebaşına ev sahipliği yapmaya devam etmektedir.

Türkiye ilk defa Suriye'de diplomasi ile askeri güç kullanımından sinerji çıkarabilecek bir vasatı yakaladı. İç kamuoyunun siyasi bilinci de bu gidişatın farkında.

Türkiye'yi "radikal cihatçı" örgütlerle bağlantılı göstermeye ve Rusya ile karşı karşıya getirmeye çalışan kurgu, Türkiye'nin Suriye'de oynamaya çalıştığı yeni rolleri de engellemek istemektedir.

Teröre Karşı Duruşumuz Neden Sorunlu?

Terör örgütlerinin ve arkasındaki güçlerin en önemli amacı, hedef aldıkları ülkede kaos oluşturmak, devlete karşı güveni sarsmak ve vatandaşlar arasında bölünmeye yol açmaktır.

Devamı
Teröre Karşı Duruşumuz Neden Sorunlu
Fırat Kalkanı ve DEAŞ

Fırat Kalkanı ve DEAŞ

Türkiye el-Bab operasyonuna odaklanmışken PYD Fırat'ın doğu kıyısına paralel bir biçimde güneyde Caber Kalesi'ne kadar indi. Muhtemelen bu bölgeden de Fırat'ın batısına geçmek isteyecektir.

Devamı

2016 birçok yönden Türkiye için bir dönüm noktası olmuş dolayısıyla medya gündeminin hızı hiç yavaşlamamıştır. İç politika, uluslararası ilişkiler ve toplumsal alanda ciddi değişimlerin olduğu 2016 yılının en önemli olayı kuşkusuz 15 Temmuz darbe girişimidir.

Ankara’da Rusya Büyükelçisi’ne suikast gerçekleştirilmesi son on yıllık dönemde her türlü yolu deneyen ama başaramayan çevrelerin, yeni büyük bir eylemiydi.

Aklı başında, vicdan sahibi herkes bu üzücü olayın Türkiye -Rusya ilişkilerini rayından çıkarmaya dönük bir girişim olduğu konusunda hemfikir.

Tutuklu bulunan üniformalı bir FETÖ’cü, Twitter’da aslında FETÖ’nün tırmandıracağı şiddet dalgasından bahsederken polisin kendi içinden eylemlere Nusracıların da destek vereceğini söylüyordu.

Varılan uzlaşma Astana sürecinin ilk adımı aslında. Netleştirilmesi gereken konular var: PKK, Hizbullah ve diğer Şii milislerin yeri, Nusra'nın hangi gruplardan oluştuğu ve garantörlüğün nasıl tanımlanacağı.

Türkiye, Suriye krizinin başladığı günden bu yana yürütülmeye çalışılan neredeyse tüm barış girişimlerinin parçası olmuş ve bunlarda aktif roller oynamıştır. Bu yönüyle Türkiye’nin yeni müzakere sürecinin de parçası ve garantörü olması önemlidir.

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Kayseri'deki terör saldırısı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Kayseri'deki terör saldırısı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Suikastın hedefi nedir? Faili hakkında neler söylenebilir? Sonuçları neler olabilir? Suikasta yönelik tepkiler nasıl okunmalı? Suikastın Suriye krizine yansımaları nasıl olabilir?

Normal görünümüyle herkesi hazırlıksız yakalayan canlı bombaların birden ölümü gündelik hayatın tam ortasına taşımaları "artık yeter" psikolojisini radikalleştirme potansiyeli taşıyor.

Bugün PKK adlı şer şebekesi, ortakları ve destekçileriyle birlikte savunmaya geçmiş durumda. Bu, Türkiye'nin terörle mücadele başarısıdır.

Türkiye ekonomisinin uzun vadeli dönüşümüne serinkanlılıkla bakabildiğimizde, güçlü finansal düzenleme yapısı, bankacılık sistemi ve mali disiplin uygulamasının makroekonomik krizlere karşı güçlü bir koruma oluşturduğunu görebiliriz.

Halep’in rejim güçlerinin eline geçmesiyle ilgili en büyük endişe, sivillere yönelik bir katliam gerçekleştirilmesi ihtimaliydi. Türkiye’nin çabaları bu yönde bir yıkımın gerçekleşmesini engelledi.