Türk-Amerikan İlişkilerinde Yeni Dönem Arayışları

Aslında epeydir stratejik farklılıklar ve hukuki süreçlerin yarattığı krizlerin negatif etkisinden muzdarip olan Türk-ABD ilişkilerinde sınırlı da olsa oluşan fırsat alanları değerlendirilerek pozitif bir ivme kazanılabilir.

Devamı
Türk-Amerikan İlişkilerinde Yeni Dönem Arayışları
ABD Ve Suudi Prens Belirsizliğe Sürüklüyor

ABD Ve Suudi Prens Belirsizliğe Sürüklüyor

Röportaj: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Insight Turkey Dergisi Editörü Prof. Muhittin Ataman: "Körfez ülkeleri ciddi bir şekilde ABD ve İngiltere'ye bağımlı hareket ediyor. Sadece siyaset alanı değil, ekonomi ve eğitim alanı da bu iki ülkenin kontrolünde... ABD yönetimi ve Bin Selman elbirliğiyle bölgeyi bir bilinmeze sürüklüyor"

Devamı

Geçtiğimiz haftadan itibaren Suudi Arabistan’da yaşananlar uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı.

Neden bahsediyoruz? Her şeyden önce Fetullahçı Terör Örgütüne yönelik ABD'nin himaye edici yaklaşımından söz ediyoruz. Terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in iadesi konusundan... Türkiye geçtiğimiz hafta 3 iade dosyası daha sundu ABD'ye. Bundan sonra sunulacak bir dosya kalmadığını Başbakan Yıldırım net olarak ifade etti. Şimdi ABD yönetiminin harekete geçmesi gerekiyor.

Türk-ABD ilişkilerinin kötü dönemlerinden birinden geçtiği konusunda herkes hemfikir. İkili ilişkilerin tarihinde iniş-çıkışlar olduğu biliniyor. Ancak küresel belirsizliklerin ve bölgesel çatışma ortamının derinleştiği bir dönemde Ankara-Washington hattındaki problemler farklı bir yapısal krize işaret ediyor.

SETA Genel Koordinatörü Duran, Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden tanımlanması ve Ankara ile Washington arasında yeni iş birliği alanlarının acilen tespit edilmesi gerektiğini söyledi.

Güven Tazeleme Ve Yeni Bir Sayfa Açma Zamanı

Türk-Amerikan ilişkilerinde son birkaç yılda en çok öne çıkan iki konu var: PKK'nın Suriye'deki silahlı kolu Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile Fetullah Gülen meselesi. İki konu da çok ciddi düzeyde güvensizlik yarattı. YPG'nin hem Türkiye'nin hem de ABD'nin terör örgütü olarak kabul ettiği bir oluşumun yani PKK'nın silahlı kolu oluşu, sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir mesele olmamalı. ABD yönetiminin bahaneleri veya izahatı ne olursa olsun, ABD'nin şu anda Türkiye'yi hedef alan terör örgütünün bir kolunu silahlandırması, bu iki NATO müttefiki arasında büyük bir güvensizlik kaynağı oluşturuyor. Aynı şekilde, 15 Temmuz darbe girişimine rağmen ABD yönetiminin Türkiye'nin Gülen'le ilgili beklentilerini karşılamaması, ikili ilişkiler açısından ciddi bir sorun.

Devamı
Güven Tazeleme Ve Yeni Bir Sayfa Açma Zamanı
DEAŞ Sonrası Irak ve Suriye

DEAŞ Sonrası Irak ve Suriye

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun DEAŞ’tan sonra Irak ve Suriye’de yaşanacak gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran DEAŞ’ın yükselişi ve çöküşü hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Uzmanlar Deaş'ın toprak kontrolünün bitmesinin bu örgütün bitişi anlamına gelmediği konusunda hemfikir. Mesele, topraklarını, çok sayıda militanını ve önde gelen 120 liderini kaybeden Deaş'ın geleceğinin ne olacağı

ABD ısrarla biz bu silahları sadece Suriye'de DEAŞ'la savaşsınlar diye veriyoruz dese de, durum ortada.

Türkiye DEAŞ'ın en çok hedef aldığı ülke haline geldi. Aynı zamanda DEAŞ'la en açık biçimde savaşan tek ülke oldu. Ama içimizdeki İrlandalılar bitmedi maalesef. Eski ezberleri söylemeye devam ediyor..

Irak ve Suriye’de Musul ve Rakka’nın neredeyse tamamen yıkılması, PKK gibi terör örgütlerinin ırkçı projelerini sahneye koyma çabaları, demografik depremler, merkezi otoritenin zayıflığı, aşırı silahlanma, milis grupların iktidarı gibi sebepler DEAŞ’ı saha hakimiyeti olmayan bir terör örgütü olarak canlı tutacak.

DEAŞ ile mücadelede sona yaklaşılması ve referandum krizinin Barzani’nin istifası ile sonuçlanması Irak Başbakanı Abadi’nin elini ziyadesiyle güçlendirdi. Son dört ayda Musul Deaş’tan, Kerkük Peşmergeden geri alındı.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş DEAŞ’ın geçmişi ve bugünü hakkında değerlendirmelerde bulundu.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş DEAŞ’ın teritoryal hâkimiyeti kaybetmesinin dünyaya etkisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Bağdat ve İran’ın Süleymaniye merkezli aktörlere Barzani karşısında destek vermeyi sürdüreceğini öngörebiliriz. Barzani yönetimi bir taraftan Bağdat’la krizi yönetmeye çalışırken, diğer taraftan iç siyasi aktörlerin baskılarını omuzlamak zorunda kalacaktır. ABD ise bütün bu süreçlerde İran destekli Kürt aktörlerin IKBY siyaseti içindeki belirleyiciliğini engellemek için hamleler yapacaktır.

Türkiye ve Irak arasında başlayan yeni dönemin bazı temel dinamikleri bulunmaktadır:

İran-Irak Savaşı, Kuveyt’in işgali, Amerikan işgali, Sahva Konseyleri, DEAŞ ve selefleri, Sünni marjinalizasyon, Suriye krizi ve IKBY referandumu, Irak’ın sosyal, ekonomik ve siyasi yapısını paramparça etti.

Yeni dönemde, siyasi istikrarın, ekonomik büyümenin ve güçlü siyasal liderliğin hedefe konacağından emin olabiliriz.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, olası Afrin Operasyonu hakkında değerlendirmede bulundu.