Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk

28 Şubat’tan bu yana geçen yıllar ve 15 Temmuz gecesi yaşananlar; kimin ülkesine tehdit oluşturduğunu, kimin ülkesine hizmet ettiğini, kimin bankamatik kuyruğuna girdiğini, kimin elinde bayrak sokaklara koştuğunu gösterdi!

Devamı
Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk
Failed Leader Amerika

“Failed Leader” Amerika

Devlet otoritesi çökmüş ve meşruiyetini kaybetmiş ülkeler için “failed states” kavramı kullanılıyor. Bu kavram, onu bulanların çıkarları doğrultusunda başka ülkelere müdahalesini de meşrulaştıran bir araca dönüşüyor çoğu zaman.

Devamı

AK Parti iktidara geldiğinde büyük bir şok yaşadı Kemalistler. Bu şoku atlatmak için yoğun gayret sarf ettiler. Her yola başvurdular, fakat bu şoku atlatamadılar.

Çok edebi, pek latif ve hikmetli sözler. Âdeta siyasi konuşma değil de edebiyat. Buz gibi ‘mağdur edebiyatı’!

AB üyesi devletlerin mülteci kabul etmemek adına verdikleri mücadelenin en trajikomik örneği Macaristan’da geçtiğimiz haftalarda yapılan referandum oldu.

Türkiye ekonomisi hedeflerini yüksek tutan bir vizyonla hareket ediyor. Bu vizyonun pusulalarından birisi de OVP.

Dini Cemaatleri Tartışmak, Ama Nasıl?

FETÖ itirafları üzerinden yürüyen mevcut tartışma "benzersiz" bir totaliter- operasyonel yapının cürümlerinin İslami gruplaşmaların hepsini içeren bir sorgulamaya dönüşüyor.

Devamı
Dini Cemaatleri Tartışmak Ama Nasıl

Cerablus Operasyonu ve ABD ile “İttifak”tan Rusya ile “İşbirliği”ne

Gelinen noktada Türkiye; güvenilmez bir müttefik olan ABD ile birlikte hareket edip onun PYD’yi ve dolayısıyla PKK’yı güçlendiren adımlarını seyretmek yerine, bölgede giderek çok daha etkili bir rol oynayan Rusya ile ilişkilerini düzeltip, Suriye sorununun kapsamlı bir şekilde çözümü konusunda gerekli adımları atmayı tercih etmiş görünüyor.

Devamı

15 Temmuz sonrası için kritik önem taşıyan husus, ülkenin stratejik hedefine göre ihtiyaç duyulan asker profilinin doğru belirlenmesi.

ABD ile ilişkilerde de Gülen'in iadesi ve PYD ciddi bir gerginlik konusu. Batılı siyasetçilerin ve medyanın darbe girişimine verilen tepki sınavında sınıfta kalması ise yepyeni bir olguyu besliyor.

AK Parti ekonominin, ekonomik düzenin ve iktisadi yapının seçilmiş bir kesimin çıkarına hizmet eden bir yapıdan çıkardı.

FETÖ'nün ifşa edilmesi uğraşının sansasyon yaratmak saikiyle değil, FETÖ'nün gerçek işleyişini açığa çıkarmak ve onunla yürütülecek mücadeleye katkı sağlayacak şekilde olması gerekiyor.

Ortadoğulu operasyon odaklarının Türkiye’deki taşeronluğunu FETÖ yapmaktaydı. Irak, Suriye, DAİŞ ve El-Kaide üzerinden Türkiye’yi hizaya çekme operasyonunun da taşeronu FETÖ.

TSK’nın darbecilik geleneği içinde yer alan her cuntanın darbe yapmak için Atatürkçülüğü kendine kalkan yapması konusu üzerinde başta Atatürkçüler olmak üzere herkesin kafa yorması gerekiyor.

Din, devlet ve toplum ilişkilerini yeni FETÖ’lere alan açmayacak şekilde düzenlememiz gerekiyor. Evet, bu bugünden yarına halledilebilecek bir mevzu değil.

Darbelere ve askeri müdahalelere ABD yönetiminin bakışı Soğuk Savaş sonrasında da çok fazla değişiklik göstermedi. Literatüre bizzat darbe yapıcıların ağzından “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat sürecinde de ABD ve Batı dünyası kendinden beklenilen prensipli duruşu gösteremedi.

Türkiye’deki İslami hareketleri ılımlı ve aşırı/radikal şeklinde tasnif etmek ABD merkezli literatürde yaygın bir kabuldür. Devleti ele geçirme arzusu taşıyan siyasal hareket “radikal” olarak, sosyal hizmetler alanında örgütlenen sivil oluşumlar ise “ılımlı” olarak resmedilir.

Amerika’daki kurumları aynen getirip Amerikan modelini getirdim deseniz de o Amerikan modeli olmaz. Türkiye modeli olur. Çünkü her toplumun sosyokültürel ekonomik yapısı, tarihsel özellikleri ve uluslararası ilişkilerde konumlanması farklı olduğu için o sistemin işleyişi de kendine özgü olacaktır.

14 yıllık mazide 2002 ve 2007 yılları arasındaki dönemde yapılan atılımlar en dikkat çekicileridir. Dikkat çekiciliğin nedeni, hangisine el atılsa kısa sürede başarılı ve fark yaratan sonuçlar alınabilecek el değmemiş sorunların varlığıdır.

Paralel yapının karşısında, MHP’nin yanında yer almak mevcut MHP yönetiminin hatalarına sahip çıkmak veya bazılarının yaptığı gibi birden “Bahçeli’nin faziletlerini” keşfetmek anlamına gelmemelidir.

İngiliz Başkonsolos bir hâkim gibi davanın basın özgürlüğü davası olduğuna karar vermiş, davanın sonucunun ‘Türkiye’nin nasıl bir ülke olmak istediğini belirleyeceği’ gibi abuk sabuk bir laf bile etmiştir.