Demokratik EÄŸitim Paketi

Seçmeli derslerin üzerinden bir yıl gibi kısa bir süre sonra, dün (30 Eylül 2013) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketiyle artık özel okullarda farklı dillerde eğitimi tartışıyoruz.

Devamı
Demokratik EÄŸitim Paketi
Yavuz Güçtürk İnsan Hakları Meselemizi Çözmeden Model Olamayız

Yavuz Güçtürk: İnsan Hakları Meselemizi Çözmeden Model Olamayız

Yeni Asya gazetesinin sorularını cevaplayan SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırma Asistanı Yavuz Güçtürk, Türkiye'nin kendi insan hakları sorunlarını çözmeden, başka ülkelere model olmaktan söz etmesinin doğru olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Devamı

Başbakan'ın tartışmaya yol açan konuşmasını seküler yaşam tarzına müdahale niyeti olarak değil, dindar değerlere ve yaşam tarzına meşruiyet ve özgüven aşılama teşebbüsü olarak okumak daha doğru olur.

Bugün Türkiye siyasetinin en büyük mücadelesi, 1990'ları yaşayanlarla 2010'ları yaşayanlar arasında. Sadece farklı gelecek tasavvurları değil, farklı iktidar algıları da çatışma halinde.

Bir toplumsal hareketin başına gelebilecek en büyük bela, onun esasında bünyesinde "milis güçler barındırdığı" yahut "gizli bir yapılanma" ile işbirliği yaptığı intibaıdır.

30 Mart'ta, eski Türkiye'ye dönüş çabaları; ülkenin, milletin, ümmetin selameti pahasına sürdürülen Erdoğan karşıtlığı; milli irade rağmına çizilen senaryolar; siyasetin siyaset dışı enstrümanlarla çizilme teşebbüsleri oylanacak.

AK Parti Yine Kazandı, Muhalefet Yine Kaybetti, Neden mi?

Onca dezavantaja rağmen Ak Parti'nin kaybetmemesinin, muhalefetinse kucakladığı onca avantaja rağmen kazanmamasının en önemli nedeni, siyasi partilerin cari pozisyonlarını revize etmemeleridir.

Devamı
AK Parti Yine Kazandı Muhalefet Yine Kaybetti Neden mi
Perspektif 17 Aralık'tan 30 Mart'a Türkiye'nin Ekonomik Seçimi Oylar İstikrara

Perspektif: 17 Aralık'tan 30 Mart'a Türkiye'nin Ekonomik Seçimi | Oylar İstikrara

Türkiye'de gerçekten bir siyasi-ekonomik meşruiyet sorunu var mıdır? 17 Aralık-30 Mart döneminde ekonomik gelişmeleri nasıl anlamalı?

Devamı

Temsil sorunu yaşayan sokak gücü, temsil kabiliyeti olmayan siyaset dışı bir unsur tarafından temsil ediliyormuşçasına siyasetin nesnesi haline getirildi.

Şayet bazı üniversitelere kendi öğrencisini seçme gibi bir ayrıcalık tanıyacaksak, bu ayrıcalığı zaten her yönüyle avantajlı olan üniversitelere değil, daha dezavantajlı üniversitelere tanımakla işe başlayabiliriz.

Türkiye, yüzyıllık siyasi tarihinde hiç olmadığı kadar, siyasete müdahil oluyor, siyasallaşıyor.

12 Ağustos 2005 Diyarbakır konuşmasında "Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Bu sebeple 'Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki, bu ülkenin başbakanı olarak, o sorun, herkesten önce benim sorunumdur" diye seslenen Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atmıştı. Retorik düzeyde bile sorunu tartışmanın, isimlendirmenin imkânsız olduğu uzun yılların ardından, ilk kez bir başbakan sorunla bu denli açık bir şekilde yüzleşiyordu.

Kemalist ulus-inşa projesinin mağduru olmuş iki büyük toplumsal aktörün -Kürtler ve dindarlar- ittifakı, eski Türkiye'nin çöküşünü de yeni Türkiye'nin kuruluşunu da hızlandıracaktır.

Seçim kampanyasının sönük geçmesini sağlayan ilk etken, hem muhalefette hem de AK Parti'de “sonucu belli seçim” algısının erken oluşması oldu. Bu algıyı büyük oranda, 30 Mart seçim sonuçları doğurdu.

Son bir yıllık süreçte ise cari açık, dış borçlar, faizler ve enflasyon gibi parametreler üzerinden küresel imajı yıpratılmaya çalışılan Türkiye ekonomisinin soğukkanlı ve etkili yönetimi noktasında bir tazelenme ihtiyacı göze çarpıyor.

SETA analisti Fahrettin Altun, Balkon Konuşması'nın en önemli mesajının ‘Yeni Türkiye' ve ‘Türkiyelilik' vurgusu olduğunun altını çizdi.

“1000 yıllık damar”la bağlantı kurup “100 yıllık parantez”i kapatma vizyonuna sahip olmak Erdoğan'ın özellikle ürettiği bir şey de değil, tersinden Erdoğan ve AK Parti'yi üreten bu topraklara mahsus merkezi bir olgu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, partilerin kendi tabelalarıyla girdikleri bir seçim yerine adayların kendileri için oy istedikleri bir seçim olması hasebiyle uzun süredir öngörülebilir bir istikrara kavuşan, sınırları kestirilebilen siyasete yeni bir hareketlilik getirdi.

Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Kürt hareketinin geleneksel söyleminden epey farklılaşan bir söylemle ciddi bir oy artışı sağladı. Bu oy artışının hedeflendiği üzere, şimdilik Türk seçmenden öte batıda yaşayan Kürt seçmeni etkilediği görülüyor.

Kurucu bir dil ve aynı zamanda siyaset geliştirmek gibi zor bir süreçle karşı karşıya yeni AK Parti yönetimi. Söylemin gücüne her daim ihtiyaç olacak. Fakat söylemselliğin zemini zayıflayacak.