Siyasetin Yapısal Sorunları ve Reform İhtiyacı

Siyasal dönüşümün kurumsallaşması ve kendi düzenini kurması gerekir. Yeni düzen yeni anayasa demektir.

Devamı
Siyasetin Yapısal Sorunları ve Reform İhtiyacı
Ortadoğu da Din-Devlet İlişkisi ve Türkiye

Ortadoğu’da Din-Devlet İlişkisi ve Türkiye

Laiklik adına yapılan baskıların neredeyse bütün Ortadoğu coğrafyasında tepkisel bir dindarlık/dincilik oluşturduğu ve Ortadoğu insanıyla din arasında doğal ve sağlıklı bir ilişki kurulmasını engellediği unutulmamalıdır.

Devamı

Laik rejimi koruma iddiaları ile oluşturulan sis perdesi altında bol miktarda banka lisansı tahsis edildi ve siyaset-sermaye ilişkilerinin girdabında finansal denetim ile düzenleme mimarisi çökertildi.

Yeni anayasa tartışmasında kilit öneme sahip bu meselede CHP, MHP ve HDP sandıkta azınlıkta kalmanın bir neticesi olarak parlamenter sistemle devam etmekte kararlı gözüküyor.

64. Hükümet Programını SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş değerlendirdi.

AK Parti’nin sorumluluğu muhalefetin makul kısmını da ikna ederek Türkiye için yeni bir anayasa yapıp toplumsal mutabakatı sağlamaktır.

Katillerin Hedefinde Ne Var?

Bu ülkenin çocukları terörü de hak etmiyor, dökülen masum kanlar üzerinden nefret siyaseti yapılmasını da.

Devamı
Katillerin Hedefinde Ne Var
2011'de Türkiye

2011'de Türkiye

2011’de Türkiye başlıklı SETA analizi, genel seçimlerden Kürt sorununa, Arap Baharı’ndan yeni anayasa sürecine Türkiye’nin meseleleri hakkında geniş çaplı bir 2011 değerlendirmesi sunuyor.

Devamı

Son zamanlarda yaşadığımız boykotlar, arzulanan siyasi protestonun sonuçlarını gerçekten eylem sahiplerine  sundu mu?

İstifa resti, normal işleyen bir süreçte gerçekleşmesi yıllar alacak sivilleşmenin bir anda gerçekleşmesine hizmet edebilir.

Sistem karşıtlığı toplumsal ve siyasi hareketlerin iddia sahibi olabilmesinin en temel yapı taşlarından birisi olagelmiştir.

12 Haziran 2011'de yapılacak genel seçim, 2000'lerin başından itibaren statüko lehine mevzi kazanan değişim iradesinin en kritik duraklarından biri olacak.

AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana dönem dönem bazı enstrümanların bağlamından koparılmasıyla oluşturulan bu kampanyalar ve öne sürülen iddialar, toplumsal bir endişeden öte siyasal hesaplara dayanıyor.

Araplar ve Türkler, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliğinin birer unsuru olarak yaşamışlardır ve kültürel ve dini algıları çok büyük ölçüde bu egemenlik altında şekillenmiştir.1920’li yıllara gelindiğinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse bazı Arap devletlerinin kurucuları bölgedeki siyasi haritaları değiştirmiş ve bu da modern Türkiye’de yeni bir Arap algısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu makale Arapların gözündeki modern Türkiye’ye bakışın dört temel esasa dayandığını açıklamaktadır; Osmanlı geçmişi-Kemalist döneme ait miras-Soğuk savaş döneminde yaşanan çatışma ve ittifaklar ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar süreci. Makalede Türkler ve Arapların karşılaştıkları zorlukları artık bir imparatorluğun unsurları olarak değil, farklı milletler olarak çözmeleri gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Siyasi partilerin AK Parti’yi kuşatmak üzere bir araya gelmiş olmaları ve bürokrasinin perdenin önünden çekilmesi, rekabetin demokratikleştiği anlamına gelmiyor.

Türkiye hızlı bir dönüşüm yaşıyor. Bir devrim değil belki; ama büyük bir tezekkür! Maalesef bu tezekkür, tefekkür halinin sonucu değil. Ama tezekkürün neticesinde, tefekkür haline rücu edebilme umudu var. Sosyal muhayyilemiz her gün farklı siyasi açılımlar, dış politika gelişmeleri, adli kovuşturmalar veya son günlerde şahit olduğumuz üzere siyasi gaflar üzerinden hem zenginleşiyor hem de ezberlerinden kurtuluyor. İmparatorluğu kaybedişimizin üzerinden neredeyse bir asır geçmişken travmalarımızla yeni yeni yüzleşiyoruz. İsmini koymaya cesaret edemediğimiz için, her fail-i malum sorunumuzu fail-i meçhul addedip, etrafında dolaşıp, farklı isimler takıp, kimini kırk yıl kimini seksen yıl inkar veya tehir ettikten sonra onunla yüzleşiyoruz.

İddiaların aksine, Türk siyasal yaşamı içerisinde, 12 Eylül bir milat değildir. Bugün içinde yaşadığımız siyasal iklim de 12 Eylül rejiminin vaz ettiği ve öngördüğü bir iklim değildir. Olsa olsa, 27 Mayıs 1960’ta açılan parantez içinde, bürokratik vesayeti tahkim etmek için gelenekselleşen müdahaleler silsilesinde, önemli bir durağı temsil eder, o kadar.

ANAYASA Mahkemesi’nin şaşırtmayan başörtüsü kararının ardından siyasetin üzerine ölü toprağı tam anlamıyla serpilmiş oldu. Mahkeme pozitif hukuk açısından, hukuki tartışmaları anlamsız hale getiren bir karara imza attı.

AK Parti’ye kapatılma davası Türkiye gündemine oturdu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında açılması tartışılan dava, on ay gecikmeyle de olsa gelmiş oldu. Bu ay içinde seneyi devriyesini idrak edeceğimiz 27 Nisan “korsan bildiri” tadındaki e-muhtırası ile başlayan süreç, bütün Türkiye’ye oldukça derin bir kriz hediye edecek kıvama ulaşmış oldu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti üst yönetiminin ilk dönem iktidarları süresince iletişim kurmakta en fazla zorlandığı kitle Alevi toplumuydu.

SETA PANEL Oturum Başkanı:     İbrahım Kalın     SETA Konuşmacılar:     Haluk Özdalga     AK Parti Ankara 1. Bölge Milletvekili Adayı     Doç. Dr. Vedat Bilgin     Gazi Üniversitesi İİBF, MHP MKYK Üyesi ve Ankara 2. Bölge Milletvekili Adayı     Ahmet Özcan     Araştırmacı - Yazar Tarih: 3 Temmuz 2007 Salı Saat: 11.00 Yer: SETA, Ankara