İttifaktan Kim Daha Çok Zarar Görür?

Yerel seçimlere 7 ay kala muhalefet "ittifaktan kim daha çok zarar gördü" tartışmasına devam ediyor. Mayıs 2023 yenilgisinin etraflıca muhasebesi yapılmasının yeni ittifak modeli açısından faydalı olacağı söylenebilir.

Devamı
İttifaktan Kim Daha Çok Zarar Görür
Muhalefette Yeni Ruh Arayışı

Muhalefette Yeni Ruh Arayışı

İmamoğlu'nun İBB adayı olma kararını açıklamasından sonra CHP'deki "değişim" tartışmasının eski hararetini kaybetmesi beklenir. Kurultay süreci devam etmesine rağmen delege hâkimiyetiyle kolaylıkla yeniden genel başkan seçilebilecek olan Kılıçdaroğlu, bu saatten sonra partisinin gündemini daha rahatlıkla yönetebilecektir. CHP iç hesaplaşmayla bir süre daha meşgul olacak gibi.

Devamı

Ekrem İmamoğlu, hafta içi yaptığı basın toplantısında CHP Genel Başkanlığı'ndan en azından şimdilik vazgeçtiğini ve asıl hedefinin 2024 İstanbul Seçimleri olduğunu açıkladı. Bu doğrultuda parti başkanlığı için Özgür Özel'i işaret ederken kendisini de muhalefeti tekrar tek bir çatı altında toplama göreviyle sorumlu kıldı. Ancak tıpkı 2023 seçim mağlubiyeti sonrası yaptığı çıkışta olduğu gibi net bir adaylık ilanı yapmak veya ortaya güçlü bir iddia koymak yerine en azından açıklamaları itibariyle yine gri alanda kalmayı tercih etti.

Siyasi çıkış yapamayan İmamoğlu ilk seçildiği zamandaki popülaritesinde değil. CHP seçmeninde bile "beklenen lider" algısı çökmüş durumda. Parti içi çekişmeler ve gizli zoom toplantıları sık çıkılan tatillere, bozulan metrobüslere ve bitmeyen kavşak ve park düzenlemelerine eşlik ediyor. Bu değerlendirmeler elbette İmamoğlu'nun İBB'yi yeniden kazanma şansının olmadığını söylemiyor. İmamoğlu İstanbul'a hizmetin getireceği bir destek zeminine hitap etmiyor. İdeolojik kutuplaşma ve ittifak sistemine dayanarak kazanmak istiyor. İktidar, mevcut dağınıklığına rağmen muhalefetin büyükşehirlerde tek aday etrafında birleşme ihtimaline göre yerel seçimlere hazırlanmak durumunda. Sözün özü, İmamoğlu'nun Erdoğan'ın hikâyesine öykünmesi CHP'ye hayal kırıklığından başka bir şey getirmez. Zira hayaller Erdoğan, gerçekler Kılıçdaroğlu...

Kuruluşundan 14 ay sonra tek başına iktidar olan AK Parti'nin diğer Türk siyasi partileri ile kıyaslanamayacak, özgün bir hikayesi var. 1990'ların siyasi ve ekonomik krizlerine çözüm bulmak için yola çıkan AK Parti birçok şeyle hesaplaştı. İdeoloji yerine "mümkün ve rasyonel olanı" tercih ederek dünya siyasetinin gidişatını çok iyi analiz etti.

İktidar muhalefetle ilgilenmiyor, yerel seçim hazırlıklarını hızlandırıyor. Bunun oluşturduğu siyasi boşluğu muhalefetin ittifak ve partiler içi hesaplaşması dolduruyor. Yeni pazarlık ve hayal kırıklığı açıklamaları ile muhalefet içi kanama devam ediyor.

Muhalefetin Sözde Ahlaki Üstünlüğü Çökerken

Fonlanan medya ve yazarlar, sızan ses ve video kayıtları, gizli toplantılar gibi örnekleri daha da artırılabilecek gelişmeler ile muhalefet, büyük bir ahlaki bunalım yaşıyor. Özellikle Kılıçdaroğlu merkezinde yaşanan gelişmeler ve kavgalar, özelde CHP, genelde ise muhalif blokun üzerine söylem inşa ettiği sözde ahlaki üstünlüğün ne denli büyük bir yanılsama olduğunu gözler önüne seriyor. Öyle ki sözde ahlaki üstünlüğünü siyaha karşı beyaz, kötüye karşı iyi, otokrata karşı demokrat ikiliği üzerinden inşa eden muhalefet, seçim süreci ve sonrasında yaşananlar neticesinde oluşturduğu illüzyonu kendi elleriyle yok ediyor.

Devamı
Muhalefetin Sözde Ahlaki Üstünlüğü Çökerken
CHP deki Kavga Seçmenlerinin Güvenini Hırpalıyor

CHP’deki Kavga Seçmenlerinin Güvenini Hırpalıyor

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, A Haber ekranlarında yayınlanan Arka Plan programında, CHP içinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Devamı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Mayıs 2023 seçimlerindeki yenilginin ana sorumlusu olarak yoğun eleştiri bombardımanı altında canhıraş bir mücadele veriyor.

Türkiye Yüzyılı diğer coğrafyalarda da dış politikadaki hamlelerle pekişiyor

Kılıçdaroğlu-Özdağ pazarlığının ortaya çıkması ile muhalefetin yerel seçimlerde yapacağı ittifak- işbirliği, etik tartışması gölgesinde gerçekleşecek.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra CHP'de sular bir türlü durulmuyor. Geçtiğimiz hafta, Parti içinde yaşanan genel başkanlık tartışmaları yeni bir boyut kazandı. Aralarında Kılıçdaroğlu'na yakınlıklarıyla bilinen isimlerin de bulunduğu bazı CHP yöneticileriyle Ekrem İmamoğlu'nun gizli bir toplantıda buluştukları ortaya çıktı...

Türkiye'deki seçimlerde, CHP lehine yapmış olduğu açıklamalar ile dikkat çeken PKK seçim süresince eylemsizlik kararı almıştı. CHP cenahından 'sözler' alındığını ifade eden teröristler, örgütün TV kanalında Kılıçdaroğlu'na siyasi destek mesajları verirken 'Erdoğan sonrasına' yönelik beyanlarda bulundular. Öte yandan PKK, KCK yapısı içindeki farklı oluşumları devreye sokarak eylemsizliğin aslında aldatmaca olduğu gösterdi. PKK, ikiyüzlü yönteminin mayası tutmayıp seçimlerde hüsranı yaşayınca aslî ayarlarına geri döndü.

Muhalefet çevreleri kendi destekledikleri adayı, seçimleri kaybettiğine daha tam ikna edemeden, tartışmasız bir şekilde yeniden seçilen Erdoğan çoktan kabinesini açıklamıştı. Kemal Kılıçdaroğlu, seçimi niçin kaybettiğini kendi destekçilerinin karşısına çıkıp açıklamadan, iktidarın hem yasama grubu hem de yürütme organı, kendi görev alanlarına ilişkin çalışmalara hızla başladılar.

TBMM'de 28. yasama dönemi dün MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin yönettiği oturumda milletvekillerinin yeminleriyle başladı.

Seçim sonuçları AK Parti perspektifinden ele alındığında hem olumlu hem de olumsuz bazı çıktılar olduğunu söylemek mümkün.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu 28 Mayıs'ta gerçekleştirildi. Sonuçlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rakibi CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu ezici bir farkla geride bıraktığını ve önümüzdeki beş yıl daha Türkiye'yi yöneteceğini gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iç siyaset ve ekonomide izleyeceği programının süreklilik ve yenilikleri önümüzdeki günlerde netleşecek. Bu husus biraz da açıklanacak yeni kabineye göre şekillenecek. Ancak Türk dış politikasında, bilhassa Türkiye-Ortadoğu ilişkilerinde yaşanacakların az çok öngörülebilir ve net olduğu kanaatindeyim. Bu anlamda Erdoğan'ın seçim zaferinin Ortadoğu'daki dengeler açısından anlamı, "süreklilik ve istikrar" kavramları temelinde değerlendirilebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan cumartesi günü yemin edecek ve açıklayacağı kabine ile önümüzdeki beş yılın aktör ve politikalarını kamuoyuna sunacak. "Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar" başlığı ile açıkladığı seçim beyannamesini hayata geçirecek ekibini tanıtacak.

Erdoğan’ın liderliğinde Türk dış politikası, Batı ile ve büyük güçlerle ilişkilerde “eşitler arası bir ilişki”yi talep eden, kendisine Doğu ya da Batı herhangi bir “dış eksen” tanımlamayan bir tarz benimsediyse; Millet İttifakı Türk dış politikasında daha iddiasız, Batı ile ilişkilerde “yerini bilen” ve dış eksen olarak da belirgin bir şekilde Batıyı benimseyen bir tarzı hayata geçirecekti.

28 Mayıs'taki ikinci tur seçimlerinin üç önemli bilinmeyeni var. İlki, ATA İttifakı adayı Oğan ve Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ'ın tercihlerinin ayrışmasının seçmene etkisi. İkincisi, Kılıçdaroğlu'nun aşırı sağ söyleme savrularak sert ve negatif bir kampanya yürütmesinin nasıl bir karşılığının olacağı. Üçüncüsü, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun ittifaklarının oylarını ne ölçüde seferber edebileceği. Kuşkusuz Erdoğan birinci turda yüzde 49.5 alarak Kılıçdaroğlu'na 4 puanı aşan bir fark atmanın avantajı ile ikinci tura giriyor. Yine Cumhur İttifakı'nın Meclis'te çoğunluğu elde etmesi Erdoğan'ın yarıştaki diğer bir üstünlüğü. Ve Erdoğan'ın partisine ve seçmenine sıklıkla rehavet uyarısında bulunması rakibini açık farkla yenmek istemesiyle ilgili. Yine de her seçimin kendi dinamikleri ve tercihleri olur. Rakip küçümsenmeye gelmez.