AK Parti’nin, seçimleri kazanmada, reformları yapmada ve krizleri aşmada, milletle birlikte yol yürümesi ve halka sürekli temas etmesi, “AK Parti tarzı siyaseti”nin önemli bir unsurudur.
Devamı
Tabu yıkıldı ve artık -sanki öncekiler partisizmiş gibi- partili bir cumhurbaşkanımız var. Saçma bir kuraldan, tarih dışı bir zihniyetten kaynaklanan ayrılık son buldu.
Devamı
Amaçta değil araçta uzmanlaşmak FETÖ’nün hem avantajı hem dezavantajıdır. Kripto yapılanma sayesinde örgüt mensuplarını tespit etmeniz güçtür ama bir kere tespit ettiğinizde mücadelesi kolaydır.
Referandumun ardından artık iç siyasetteki taşların yerine oturduğu ve iki yıl içerisinde yeni bir seçim beklenmediği düşünülürse, Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte dış politikaya odaklanacağı görülüyor.
Trump, Türkiye'yi durduk yere kaybetmek istemeyecektir. Bu nedenle Türkiye CENTCOM'da özellikle Votel'in tavrını eleştiri konusu yapıp, Votel'in Obama tarzı siyaseti sürdüğünü dile getirebilir.
II. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeninin kurumlarının mevcut krizlerimize çözüm üretmekte başarısız olduğu ortada.
Obama döneminde başlayan bir eğilim devam ediyor. Amerika, Suriye'de PYD'yi kara gücü olarak kullanmak istiyor.
Devamı
Kriter, 16 Nisan’daki referandumda milletin onayından geçen Anayasa değişikliğiyle devletin Cumhurbaşkanlığı sistemi etrafında nasıl yeniden yapılandırılacağına odaklandı.
Devamı
Türkiye de Hindistan da küresel sistemin önüne koyduğu dayatmaları aşmaya, kendi önüne konan ödevleri yapmak yerine, kendisine özgün bir gelecek tasavvuru inşa etmeye çalışıyor.
Amerika ve NATO ziyaretleri öncesinde dünyanın yükselmekte olan güçleriyle görüşmeler yapmanın her halükarda sembolik bir değeri vardır.
Türkiye'nin bulunduğu bölgedeki konumu gereği, Türkiye'nin büyümesi ve gücünün görünür olması için dışarıya açılması gerekiyor. Dışarıya açılmanın tek yolu da AB ülkelerinden geçmiyor.
AK Parti kuruluşundan itibaren hiçbir zaman kendini "İslamcı" olarak nitelemedi. Ancak 16 yıllık siyasi hayatının her kritik aşamasında "İslamcılık" ile ilişkilendirilmekten de kaçamadı.
R. Tayyip Erdoğan'ın 21 Mayıs'ta AK Parti'nin yeniden fiili liderliğini üstlenecek olması AK Parti'nin siyasal değişimin motoru olma konumunu bir kez daha kazanması anlamına gelecek.
PKK tam da Irak ve Suriye'de süreklilik arz eden otorite boşluğunu fırsat bilerek yeni stratejileri devreye sokuyor. Kandil'den çıkıp Sincar'a yerleşmenin iki temel amaca matuf olduğu söylenebilir.
Cumhurbaşkanının partisinin başında olması, parti disiplini, milletvekili adaylık süreçleri, seçim kampanyasının daha iyi yönetilmesi gibi hususlar açısından da önem arz etmektedir.
Gelinen noktada Avrupa medyasında bitmek bilmeyen "diktatörlük" suçlamaları AB'nin Türkiye üzerinde dönüştürücü bir gücü kalmadığını yeniden ve yeniden göreceği bir düzlemde gidiyor.
AK Parti'nin merkez siyasetteki rolünü ülkeye daha fazla hizmet edecek şekilde devam ettirebilmesi için bir an önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partinin başına geçmesi gerekiyor.
AK Parti bir taraftan 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanacak, diğer taraftan uyum yasalarının çıkarılması için çabalayacak. Ancak, iktidar partisi olarak, siyasetin sosyolojisini de göz ardı etmeden kendi dönüşümünü gerçekleştirecek.
Batı merkezci, oryantalist zihinleriyle meseleyi analiz etmeye çalışıyorlar ve “evetçilerin gerçeği göremeyen cahiller olduğu” sonucuna varıyorlar.
Yurtdışında referandum süresince Avrupa ülkelerinin‚ evet‘ oyu kullanacak Türklere karşı benimsediği ve rasyonel olmayan yaklaşımlar, seçim sonuçlarının açıklanması sonrasında da sürdürülmektedir.
Seçim sürecinde liderin karizması, performansı ve hem kendi partisine hem de diğer siyasi partilerden olanlara güven verici şekilde sahada yer alması değişmeyen bir faktörüdür.