Terörle mücadele, mülteci ve insani yardım konularında Almanya ve Türkiye'nin karşılıklı iş birliği ve ortak çalışmaları iki ülke için de bu zor süreçte ilişkilerin yeniden rayına oturtulması - Türkiye'nin sadece Almanya ile değil Avrupa Birliği ile münasebetlerini de yeniden güçlendirecektir.
Devamı
Amerikan Başkanı Trump’ın gerek Almanya’nın gerekse Türkiye’nin bağımsız dış politikasını hedef alan yaptırımlarına ve serbest ticareti engellemeye yönelik politikalarına karşı da iki ülke birbirine ihtiyaç duyuyor.
Devamı
Türk-Alman ilişkilerini normalleştirmede Merkel'e zorlu bir görev düşüyor. Hem Avrupa siyaseti hem de kendi ülkesi için Türkiye'ye olan ihtiyacı iyi biliyor. Ancak birkaç yıldır Alman kamuoyunda yükseltilen Türkiye ve Erdoğan karşıtlığının bitirilmesi ve algı toparlamasının yapılması gerekiyor.
Dünya devletlerinin 'terör'ü küresel bir tehdit olarak algılamak yerine, kendi çıkarları için kullandıkları bir 'araç' haline getirmelerine işaret eden Erdoğan, tüm devletlerin terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğini ifade etti.
SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Kemal İnat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti çerçevesinde Almanya’daki aktörlerin Türkiye’ye karşı tutumu hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA araştırmacıları ve Sabah Yazarlar Kulübü, Başkan Erdoğan'ın temasları sırasında bugün saat 19:00'da Berlin Federal Basın Merkezi'nde "Bugünün Türkiye'si" başlıklı bir panel düzenleyecekler.
SETA Berlin Koordinatörü Zafer Meşe de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin her iki ülke için kritik önem taşıdığını söyledi.
Devamı
SABAH Yazarlar Kulübü ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) işbirliğiyle yarın Berlin'de düzenlenecek panelde, alanında uzman yazarlar Türkiye'nin gündemini anlatacak.
Devamı
SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar New York’ta düzenlenen BM Genel Kurulu’nu ve Türkiye’nin genel kuruldaki pozisyonunu değerlendirdi.
SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti hakkında değerlendirmede bulundu.
Bazen devlet başkanları temsil ettikleri toplumu yüceltirken bazen de yerin dibine sokabiliyor. BM Genel Kurul toplantılarında bunun en güzel örneklerinden birine şahitlik ettik.
Eleştirileri birçok ülke şimdilik görmezden gelse de, ileriye dönük bu tip benzer eleştirilerin yükseleceğini düşünüyor Erdoğan. Ve en nihayetinde kısa dönemde olmasa bile, uzun dönemde BM’nin sorunlarının bir reform gündemine dönüşeceğini öngörüyor...
'Günümüzün İnsani Meydan Okumalarında Türkiye'nin Rolü' konulu panelde konuşan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan öncülüğünde insani yardım çabalarında dünyaya örnek olduğunu söyledi.
Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Yusuf Özkır, Başkan Erdoğan’ın BM konuşması hakkında değerlendirmede bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” söylemi, Almanya ve Japonya’nın istediği gibi, beş daimi üyenin sayısının artırılıp kendisine de veto hakkı verilmesi talebini ifade etmiyor. Aksine Türkiye, bütün BM üyelerinin barışın korunması için hak ve sorumluluk üstleneceği veto engelinin olmadığı adil bir BM sistemi istiyor.
Af konusunda iki partinin farklı düşünmesi ittifakın geleceğini ne yönde etkileyecektir?
BMGK daimî üyelerin derdi yürütme sorumluluğu değil, keyfi yasama kolaycılığı. Kararları kendileri alıp sorumluluğu tüm dünyaya yaymanın peşindeler. İşte bu yüzden BM tartışmasına hız vermeliyiz. Bu iki yüzlü ve çözümsüz tutumu mahkûm etmeliyiz.
SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar Başkan Erdoğan’ın New York ziyareti hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA Genel Koordinatörü Duran: 'Türkiye, enerjide bölgesel ve küresel ölçekte güvenli bir liman olarak öne çıktı.'
Ticaret savaşlarının yeni bir evreye girdiği şu dönemde erken ve etkili reform hamleleri gelmediği takdirde BM'nin daha hızlı bir şekilde çözülmesi ve anlamsızlaşmasını dikkate almak gerek.
Türkiye’nin siyasal alanda ABD ve AB ülkeleriyle gerilim yaşadığı süreçlerde, ekonominin Türkiye’ye karşı bir silah olarak kullanıldığı aşikar.