Cumhurbaşkanı ile Ne Konuştuk?

Cumhurbaşkanlığı Sofrasının ana teması, "terörle mücadele" olarak yansıdı basına. Aslında, toplantının esas meselesi, terörle mücadele sürecinin sivil vatandaşların yaşam alanlarına olumsuz yansımaması için neler yapılması gerektiğiydi.

Devamı
Cumhurbaşkanı ile Ne Konuştuk
Velev ki Esed Dedin

Velev ki Esed Dedin

Bu aralar nasıl olsa "Türkiye'de akademisyenlere zulmediliyor" tiyatrosu oynanıyor. O oyunda bir parça da Koray Bey arzı endam etsin demişler belli ki.

Devamı

Muhalefet dış politikadaki ‘bataklık’ söyleminden, yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarındaki ‘sultanlık’, ‘otoriterleşme’ söyleminden daha derinlikli ve geniş perspektifli yeni politikalar, teklifler ve projeler üretebilmelidir.

Mevcut ekonomi yönetim mimarisinde yapısal reformlar yapılırken Türkiye’nin uzun vadeli makroekonomik stratejileri ile uyumlu, büyüme-istihdam-yatırım dostu ve kalkınma odaklı bir merkez bankacılığı çerçevesi de tartışmaya açılmalı.

Sadık Ünay: “Ortadoğu’daki birçok lider ‘uluslararası terörizmle mücadele ediyorum’ diyerek, kendi gücünü; hegemonyasını güçlendirmeye çalışır. Buna karşı bence daha prensipli bir duruşa dünyanın ihtiyacı var.”

G20 Zirvesi gibi organizasyonlara ev sahipliği yapmak, şu konjonktürde Türkiye'nin uluslararası sistemdeki özgüvenini ve prestijini tahkim etmesi açısından önemli.

G-20 Zirvesi ve Suriye Krizi

Suriye iç savaşının getirdiği sorunlar Zirve'nin en yakıcı konuları.

Devamı
G-20 Zirvesi ve Suriye Krizi
Örgütler Helalleşmenin Muhatabı Değildir

Örgütler Helalleşmenin Muhatabı Değildir

Fahrettin Altun: “Türkiye’de şiddetten yana tavır alanlar, örgütlü şer mekanizmaları helalleşmenin muhatabı değiller; hesaplaşılması gereken unsurlar.”

Devamı

Fahrettin Altun: “İrrasyonalite üzerinden siyasete bakma, yani her şeyi Erdoğan karşıtlığı üzerinden yorumlama hastalığı ortadan kalkarsa, bu durum Türkiye siyasetine bir rahatlatma evresi getirecektir.”

Siyaset normale döndü, uluslararası statüko kaybetti, İslam dünyasının dört bir yanında ellerini açanlar kazandı.

Muhalif aydınların öfkesi ve "tiranlık," "faşizm," "ya darbe ya iç savaş" şeklinde ürettikleri aşırı söylemler söylenecek söz kalmadığı hissiyatını beslemekte.

Seçimlere iki gün kala hepimiz sandıkların muhtemel sonucuna odaklandık. Tek başına AK Parti iktidarı mı yoksa koalisyon mu?

Suriye krizinde son düzlüğe girilirken ABD ve Rusya arasında ise cephedeki müttefiklerini elde tutma rekabeti olduğunu söyleyebiliriz.

Dış ilişkilerin karşılıklı bağımlılık dünyasında Suriye krizi, Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yeni bir hareketlenmenin de müsebbibi oldu.

Suriye iç savaşı bitirilmedikçe Türkiye terör sorunundan kurtulamaz. Bu savaşın bizi bugün bu ölçüde etkilemesi de temelde AK Parti'nin Suriye'deki spesifik politika tercihleri ile ilgili değil.

Tarihinin en acı terör saldırılarından biri karşısında bile dayanışmayı sağlayamayan bir milletin ve temsilcilerinin, istikrara kavuşup kalkınmayı hedeflemesi ne kadar mümkün olabilir?