Cuntacı Darbe Teşebbüsünün Harekât Planı ve Mantığı

Taktik ve operasyonel yöntemin büyüsüne kapılan darbeciler stratejik hedef değerlendirmesinde büyük yanlışlar yaptı. Halkın Cumhurbaşkanı ile olan bağı ve milli iradeye olan bağlılığını göz ardı etmeleri bu alçak girişimin başarısız olmasının en temel sebebi.

Devamı
Cuntacı Darbe Teşebbüsünün Harek t Planı ve Mantığı
Apoletli Medya'dan Milletin Medyasına

'Apoletli Medya'dan Milletin Medyasına

15 Temmuz’da olayların an be an okuyucuya aktarılması hem medyanın kendi tarihini hem de Türkiye’nin siyasi tarihini değiştiren bir sonucu ortaya çıkarttı.

Devamı

Türk toplumu uzun bir aradan sonra kendisiyle ve devletiyle ayrışmasına son vererek "kendine gelmiş" ve bir siyasi özne olarak tarih sahnesine yeniden çıkmıştır.

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

KCK eş başkanı Bese Hozat tutuklansa onu da "basın özgürlüğü ihlali" diye pazarlarlar mı? Deneyeceklerine emin olun.

Erdoğan, geri kabul konusunda Türkiye'ye muhtaç olan AB'nin Türkiye'yi terörle mücadele konusunda sıkıştırmasının kabul edilemezliğini vurguladı. Bu vurgular Türkiye- AB ilişkilerindeki gerginliğin açık tezahürleri.

Ne Türkiye Eski Türkiye, Ne AB Eski AB

"Türkiye ne yapmalı" sorusunu sormanın ve buna makul cevaplar üretmenin tam zamanı.

Devamı
Ne Türkiye Eski Türkiye Ne AB Eski AB
İsrail in Türkiye İle Anlaşması Akdeniz de Enerji Denklemini Nasıl

İsrail’in Türkiye İle Anlaşması, Akdeniz’de Enerji Denklemini Nasıl Değiştirir?

Türkiye'nin farklı ülkelerle yaptığı enerji ortaklığı, bölgesel enerji denkleminde Türkiye'nin gücünü artırıyor. Yeni enerji anlaşmaları için bölge ülkelerinin dikkati de ilgisi de Türkiye'ye çeviriyor.

Devamı

Türkiye'nin istiklal mücadelesi devam ediyor. Bu bilinçle halk sokakları, meydanları bırakmıyor. Bu ülkenin düşmanlarına fırsat vermeyeceğini gösteriyor.

Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız.

Bu ülkenin kimin olduğu gayet açık! Ve bu ülkenin sahipleri Suriyeli mültecilerin uygun bir program ve esaslar çerçevesinde vatandaş olmasını istiyorlar. Sadece duygusal değil, akılcı bir perspektifle de istiyorlar.

Esas olan, Türkiye'deki Suriyelilerin birer "yük" ve "yabancı" olarak değil, her şeyden önce "insan" olarak görülmesi ve kalıcı bir "imkân"a dönüştürülmesi için çaba sarf edilmesidir.

Bugün birçok Batı ülkesinin zenginliğinde göçmenlerin rolü büyük. Ekonomik kalkınmanın da, sosyal gelişmenin de önemli kaynağı, çeşitlilik. Göçmenler ise bu çeşitliliği fazlasıyla taşıyor.

Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren her konuda karşımıza çıkan tipik tepkileri ‘Suriyelilere vatandaşlık’ meselesinde gözlemlemek mümkün.

Fransa birkaç gün önce DAİŞ saldırılarından çekindiği için Türkiye'deki elçilik ve konsolosluklarını kapattı. Ne yazık ki terör gelip onu kendi topraklarında vurdu.84 kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı.

Cuma günü Fetullahçı Terör Örgütü ordudaki hücrelerini harekete geçirdi ve bir askeri darbe yapmaya kalkıştı. Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği, milletin feraseti ve dirayetiyle bu darbe girişimi bastırıldı.

Acının içinde kıvanç yaşıyoruz. Gecenin karanlığında salalar güç veriyor, duygularımızı kabartıyor. Ve ne yazık ki; salaların çağrıştırdığı şehadet haberleri de ardı ardına düşmeye başlıyor.

Bu süreci "Erdoğan'a yarayacak" kaygılarıyla heba edeceklere ve Türkiye'yi sınırlandırmak isteyen uluslararası kampanyalara karşı uyanık olunmalı.

Şimdilerde sokağı, şiddeti ve vandalizmi işaret edenlerin derdi siyaset değil. Yükseldiğini söyledikleri yeni toplumsal muhalefeti temsil etmek hiç değil. Zaten öyle bir yükseliş de yok, yeni bir toplumsal muhalefet de.

Dünyanın bir neocon küstahlığı sorunu var. Bir seri katilin kurbanlarını suçlamasına benzer bir psikoloji ile hala utanmadan tepeden bakabiliyorlar. Oysa ayar çekmeye çalıştıkları Türkiye, 28 Şubat Türkiyesi değil.

Bazı ülkelerde “siyasetin başkanlıklaşma” dönemlerinde, siyasal istikrarın arttığı, ekonomik gelişmelerin canlandığı ve iktidar süresinin uzadığına yönelik bulguların ardından, Avrupa’da bazı ülkeler önemli yasal ve anayasal değişikliklere gitmişlerdir.