Peki Åžimdi Ne Olacak?

Erdoğan liderliği devam ettiği müddetçe, rahatlıkla ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarının süreceği öngörüsünde bulunabiliriz.

Devamı
Peki Åžimdi Ne Olacak
Kan Dökme Söylemi ve Aşırı Çaresizler

“Kan Dökme” Söylemi ve Aşırı Çaresizler

Mesele, iktidarın "otoriter" bulduğu uygulamaları eleştiren muhalefet olmaktan iyice uzaklaştı. Siyasetin alanını daraltan yapısal bir krize dönüştü.

Devamı

Karşılaştıkları mülteci sorununu çözme konusunda acze düşen AB ülkeleri meselenin kendilerine ve Avrupa'daki birlik fikrine daha fazla zarar vermesine izin vermek istemedikleri için Ankara'nın kapısını çaldılar.

Parti içinde hizipçiliğe yer olmadığı ve Erdoğan'a rağmen bir siyasetin olamayacağı da hem Bekir Bozdağ, hem Ahmet Davutoğlu hem de Binali Yıldırım tarafından vurgulandı.

Katar'ın sahip olduğu yaklaşık 250 milyar dolar fonun yön arayışı içerisinde olduğu bir dönemde, Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırımlar için yatırım ortamını iyileştirme konusunda atacağı adımlar sayesinde farklı ülkelere giden fonlar, Türkiye'ye çekilebilir.

Tam da Gezi olaylarının başladığı mayısta Paris'te işçi sendikaları Fransız Cumhurbaşkanı Hollande'ın "idari tasarrufuna" karşı meydanlardalar. Ve Batı medyası da siyasetçiler de polis şiddetinden "endişeli" değil.

Sen Kimsin ki?

Adama sorarlar, "sen kimsin ki Kürtler adına konuşuyorsun" diye. Neyse ki, o hiç utanmadan Kürtler adına konuştukça, Kürtler de hiç usanmadan ona mesafe koyuyor.

Devamı
Sen Kimsin ki
Afrika'da Ne Ä°ÅŸimiz Var

Afrika'da Ne Ä°ÅŸimiz Var?

Türkiye'nin 2005'te başlattığı Afrika açılımı ekonomik büyüme, siyasi etki alanını genişletme, insani diplomasi ve kültürel entegrasyon ajandalarının birer cüzü olarak varlık buldu.

Devamı

Bütün bu süreç, "mülteci krizi" başta olmak üzere ihtilaf içinde olunduğu düşünülen hususlarda Türkiye'yi köşeye sıkıştırma çabasının bir ürünü. Oysa bu hiç de rasyonel bir adım değil.

Türkiye hem insani yardım hem de siyasi geçiş sürecinin yönetilmesi açısından Somali'de önemli bir rol üstleniyor. Ancak iç savaştan yeni çıkan ülke hâlâ Şebab terörü pençesinde siyasi istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Dünden bugüne üniversitelerden adam devşiren terör örgütleri "üniversitelerin dokunulmazlığı" ve "özerkliği" mitlerinden ziyadesiyle istifade ediyorlar. "Üniversite özerkliği" kalkanının ardına sığınıp "kurtarılmış adalar" oluşturuyorlar.

HDP bugün radikalleşmesini ve gerçek kimliğini gizleyemez bir noktaya geldi. Bu saatten sonra HDP için İslamcı Kürtleri taşımak hiç de kolay değil.

AK Parti muhaliflerinin keskin dilinin etkisindeki Batı medyası "değerler" adı altında Erdoğan'ı "Batı'nın ötekisi", hadi şimdilik "düşmanı" demeyeyim, olarak kodluyor.

1980'de Türkiye'nin gayri safi hasılası ABD'nin kırkta biriydi. 2012'de ise 19 katına düşmüş. 1980'de Almanya 11 kat büyüktü bizden, şimdi 5,5 katına düşmüş. Yani Türkiye artık 1980 Türkiye'si gibi davranamaz.

Erdoğan, geri kabul konusunda Türkiye'ye muhtaç olan AB'nin Türkiye'yi terörle mücadele konusunda sıkıştırmasının kabul edilemezliğini vurguladı. Bu vurgular Türkiye- AB ilişkilerindeki gerginliğin açık tezahürleri.

Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor.

Türkiye'nin farklı ülkelerle yaptığı enerji ortaklığı, bölgesel enerji denkleminde Türkiye'nin gücünü artırıyor. Yeni enerji anlaşmaları için bölge ülkelerinin dikkati de ilgisi de Türkiye'ye çeviriyor.

Eğer tam bağımsız olmak istiyorsanız, “yerliliği ve milliliği” her alanda hayata geçirmek zorundasınız. Türkiye’nin siyasi tarihi de aslında yerli ve milli olanlar ile kendi ülkesine ve milletine yabancılaşmış olanların mücadelesiyle geçmiştir.

Gezi Parkı şiddet eylemleriyle açılan ve 1 Kasım seçimiyle kapanan parantez sonrasında karşılaşılan bu durumu, pozitif gündemin yayıncılık sektöründeki yansıması olarak okumak gerekir.