HSYK'yı Unutabilir miyiz?

HSYK bu seçimlerle çoğulcu bir yapıya kavuşmuş oldu. Bundan sonra umulan, HSKY'nın herhangi kapalı bir grubun çıkarlarını savunan bir “kurtarılmış bölge” olarak değil, hukuk alanında faaliyet gösteren saygın bir üst kurul gibi işlemesi.

Devamı
HSYK'yı Unutabilir miyiz
OECD'den Bakınca Türkiye

OECD'den Bakınca Türkiye

Genç nüfusa sahip Türkiye'nin demokrasisinin ve ekonomisinin güçlenmesi için nitelikli bir insan kaynağına ihtiyacı var. Bundan dolayı da, eğitime ayırdığı kaynakları artırması ve yönetimi iyileştirmesi şart.

Devamı

İsrail hükümeti iki ayrı yaklaşım içerisinde. Bir taraftan kendisiyle aşırı sağ gruplar arasına mesafe koymaya çalışıyor. Diğer taraftan da İsrail'in Harem-i Şerif'e yönelik tecavüzü sonrasında yaşanan çatışmalarda yer alan Filistinlilere tehditler savuruyor.

Türkiye bir hedef saptırma aracı olarak seçilmiş. Kimisi Suriye çıkmazındaki, kimisi Sisi darbesindeki, kimisi Gazze katliamlarındaki ayıplarını örtüp Türkiye'yi hedef tahtasına oturtmak istiyor.

Kanada'yla ilişkilerin güçlendirilmesi, işbirliği imkanlarının zorlanması ve Türkiye'nin bölgesel sorunlara ilişkin pozisyonunun anlatılması oldukça önemli.

Çağımızın Casus Belli'si olan enerji, güçtür, özgürlüktür, güvenliktir, kalkınmadır. Ötesi var mı?

Demirtaş'ın Oylarındaki Mitler, Gerçekler ve Beklentiler

10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sonuçları her seçim gibi üzerinde durulması gereken muazzam sosyolojik tahlillere imkân sunan bir veri seti sundu. Birçok açıdan ilklere sahne olan bu seçim, aynı zamanda ülkenin içinden geçtiği dönemin de siyasal sağlaması denilebilecek bir resim sundu. Genelde, seçmen her zaman olduğu gibi topluma yeni bir şey sunan esaslı siyasete, istikrarlı bir değişime ve daha da önemlisi Çözüm Süreci'ne verdiği desteği yeniledi. Bu üç referans noktası ülke siyasetinin geleceği açısından olmazsa olmaz kaideler olarak yerini aldı. Özelde ise seçim sonuçları her siyasi partinin tabanın isteklerine, beklentilerine ve reflekslerine dair ders niteliğinde mesajlar içermektedir. Bu yüzden, Türkiye siyaseti adına söyleyecek lafı olan siyasi partilerin bu sonuçları ayrıntılı bir şekilde analiz etmesi gerekmektedir. 10 Ağustos seçiminden sonra yapılan analizler, işini özenli bir şekilde yapan birkaç isim dışında, şaşırtıcı bir şekilde ‘kazananlar enflasyonu' yaratmanın ötesine geçemedi. Bu yaratılan ‘kazananlar enflasyonu'ndan kasıt tabii ki Demirtaş'ın aldığı oylar üzerinden yapılan güzellemeler. Demirtaş'ın aldığı oyların sosyolojik zemininin peşine düşmek HDP'nin geleceği hakkında çizilecek resmin daha da netleşmesini sağlayacağı gibi, seçim kampanyası boyunca nelerin doğru ve nelerin yanlış yapıldığının sağlıklı bir muhasebesi için de muazaam bir imkân sunacaktır.

Devamı
Demirtaş'ın Oylarındaki Mitler Gerçekler ve Beklentiler
Yak-Yık-Yıldır Siyaseti

Yak-Yık-Yıldır Siyaseti

Sokakları yakıp yıkan kişiler, duygusal bir cinnet hali geçirdiklerinden dolayı yakıp yıkmıyorlar. Olup bitenler bir psikopatın kendini jiletlemesi haline de benzetilemez. Eylemler, kendi etnik kimliğinden insanların ölümüne veya yurt dedikleri bir alanın elden gitmesinin üzüntüsünün doğallığında yapılmış da değil. Yakıp yıkmalar sıradan bir vandalizm hiç değil. Kitle psikolojisinin kontrol edilemezliği ile de açıklanamaz. Olup bitenler tüm bu açıklama biçimlerinden izler taşımakla birlikte, tek başına bunların hiçbirinden ibaret değil. Bu bir siyaset. Yıkıcı bir siyaset ama siyaset. Olup bitenler bir "PKK siyaseti". Bu siyaseti şöyle özetlemek mümkün: "Yakarak, yıkarak, sokakları savaş alanına çevirerek, Türkiye'yi istikrarsızlaştırabileceğini göster. Elini güçlendir. Taraftarlarını diri tut. PKK'lı olmayan Kürtleri ve Güneydoğudaki Türk nüfusu yıldır ve göçe zorla. Güneydoğu'da şehirlerin tek hakimi ol. Batı'da da kurtarılmış alanlar yarat. Çözüm sürecinin de Öcalan üzerinden yürümesini engelle.Devleti masada Kandil'in birincil aktör olmasını kabule zorla".

Devamı

Türkiye siyasi kültürü içinde otoriter modernleşme çizgisi, yıllar yılı CHP ve bürokratik oligarşi tarafından temsil edildi. Devlet merkezli, tepeden inmeci, halka rağmen yürütülen modernleşme programı laikçi, Türkçü ve Kemalist radikaller tarafından hayata geçirildi. Bu modernleşme programı, yürürlüğe sokulduğu ilk günlerden itibaren toplumsal alanda çeşitli meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. Yeni devletin, yeni ve homojen bir ulus inşasına dayalı egemenlik siyaseti, yıllar yılı bu meydan okumalarla yüzleşti. Bu süreçte son derece sert yöntemler kullandı. Açık ve gizli şiddet kullanmaktan çekinmedi. Yeri geldiğinde şehir bombalayarak, yeri geldiğinde faili meçhul cinayetlere aracılık yaparak, yeri geldiğinde köy boşaltarak, yeri geldiğinde toplumun bir kesimini diğer bir kesimine karşı harekete geçirerek yaptı bunu.

Yenişafak'a konuşan SETA Ankara Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu, Çözüm Süreci'nde gelinen noktayı ve yaşanan hareketliliği değerlendirdi. Ensaroğlu, “Bütün yükü sadece hükümete veya HDP'ye yıkıp kenara çekilemeyiz. Herkese büyük görevler düşüyor.” dedi.

Tüm dikkatlerin IŞİD'le havadan mücadeleye çevrildiği bir zamanda Esed rejimi kendisini radardan çıkardığı gibi iki ana strateji izledi.

AK Parti mensuplarının R. Tayyip Erdoğan algısının temel unsurları neler? CHP, MHP ve HDP mensupları ne tür bir Erdoğan algısına sahip?

ABD tüm dünyanın gözleri üzerindeyken yeni bir sınav verecek. Bu noktadan sonra mevcut davalar ve mahkeme kararlarına duyulan tepki yeni bir yüzleşmeyi gerekli kılıyor.

Kadına yönelik şiddet birçok faktörle eş zamanlı ilişkili ve uzun soluklu, mikro düzeylere derinlemesine çalışma yapmayı ve ülkenin birçok sosyodemografik faktöründe iyileşmeyi gerekli kılıyor.

Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun teşrif edeceği konferansta, Balkanlar, Kafkasya ve Çin'den katılımcılarla İpek Yolu'nda ticaret, lojistik, kültür ve siyaset alanlarında işbirliği imkânları tartışılacak.

Afganistan'ı Sovyetlere kaybetmek istemeyen Washington yönetimi bu ülkeye yönelik politikalarını Pakistan üzerinden yürütmüş, Sovyet işgaline karşı direnen İslamcı grupları Pakistan ordusu ve istihbaratı üzerinden silahlandırıp desteklemiştir.

PEGİDA Almanya'da aşırı sağ söylemin ırkçılığına bir kılıf bulmuş ve bunun üzerinden kitlelere ulaşıyor.

Mesele Davutoğlu'nun ne söylediğini dinlemek ve anlamaya çalışmak değil. İnşa edilen kurgusal AK Parti ötekisini konumlandırma çabası.

2015'in iç siyaset gündemi de belli şimdiden: Çözüm sürecindeki muhtemel gelişmeler ve gelgitler; başkanlık sistemi ve yeni anayasa tartışmaları gölgesindeki genel seçimler; Erdoğan-Davutoğlu arasındaki yetki dağılımı ve bunun pratik siyasete yansımaları.

Batı, işleri kızıştırsın veya kızıştırmasın; Rusya'nın, işbirlikleriyle ayağa kalkmaya çalışacağı ortada. Bu senaryoda Çin baş aktör olacak ancak eklemek gerekir ki; karşılıklı tüm samimi pozlara rağmen hassasiyetler de yok değil.

Ne zaman ki yolsuzluk bir siyasi aktör için "mücadele edilmesi gereken bir kötülük" olarak tanımlanırsa bu durumda siyasal bir içerik kazanır.