Tüm Yönleriyle Suriye İsyanı

100 binden fazla insanın ölümü, yaklaşık 2 milyon insanın yaralanması ve mülteci durumuna düşmesine neden olan kanlı bir iç savaşın yaşandığı Suriye'yi anlamak için SETA uzmanlarının analizlerini bir arada sunuyoruz.

Devamı
Tüm Yönleriyle Suriye İsyanı
İhvan Mürşidi'nin Tutuklanmasının Anlamı

İhvan Mürşidi'nin Tutuklanmasının Anlamı

Müslüman Kardeşler Mürşidi Muhammed Bedii, bu sabah saatlerinde İhvan yöneticilerinden Yusuf Talat ve 6 koruması ile birlikte Rabiatul Adeviyye Meydanı yakınlarında tutuklandı. Bu tutuklama, oldukça derin hesaplar içeriyor.

Devamı

Müslüman Kardeşler ikinci 'Öfke Cuması'nı “Milyonluk Öfke” olarak isimlendirdi. İlk “Öfke Cuması”, 28 Ocak 2011 tarihinde yapılan eylemler için isimlendirilmiş ve Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle sonuçlanmıştı.

Çin'in Doğu Türkistan'da her muhalif sesi ortadan kaldırma ve her farklılığı asimile etmeye çalışmasının altında hiç de barışçıl görünmeyen bölgesel plan ve stratejiler ve bunları hayata geçirmeye kararlı kasası dolmuş, gözü kararmış bir rejim bulunuyor.

SETA tarafından düzenlenen ve Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nden Prof. Dr. Abdullah el-Ahsan'ın konuşmacı olarak katıldığı özel toplantıda “Güneydoğu Asya'da İslam ve Siyaset'' tartışıldı.

SETA Ortadoğu Uzmanı Ufuk Ulutaş, Habertürk'te yayınlanan Eksen programında Suriyeli Kürtlerle ilgili olası senaryoları değerlendirdi.

Çözümün İletişim Stratejisi

İmralı tutanaklarının tutulamaması ya da zabıtların zapt edilememesi bize nelere mal oldu? Öncelikle taraflar arasında Paris cinayetlerinin bile gerçekleştiremediği bir güven bunalımının izleri görülüyor. Oysa çatışma çözümü, güven ilişkisi tesis edilmeksizin ilerleyemeyen bir süreçtir. İkinci olarak, farklı toplumsal kesimlerin çözüm sürecini yürüten aktörlere verdiği kredi aşınma riskiyle karşı karşıya kaldı. Ve son olarak, iyi niyetli kesimlerin olumlu gelecek öngörüleri zaafa uğrarken, art niyetlilerin kötümser öngörüleri küstah bir cesaretle ortalarda dolanmaya başladı. Bütün bunlar, sadece bir iletişim kazasının sonuçları olarak az şey midir?

Devamı
Çözümün İletişim Stratejisi

Arap Baharı'nda Siyasi Kriz: "Tunus"

SETA Dış Politika Direktörü Talip Küçükcan, NTV canlı yayınında Tunus'ta son günlerde yaşanan siyasi çalkantıları değerlendirdi.

Devamı

SETA Araştırmacı'larından Yavuz Güçtürk Türkiye'nin insan haklarına yaklaşımını, sivil toplumun durumunu, devletin insan hakları konusunda geliştirdiği kurumların tavırlarını değerlendirdi.

OECD Bir Bakışta Eğitim 2011 raporuna göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 90’ının eğitime katılım süresi ortalaması 7 yıl iken, OECD ve AB ülkeleri ortalaması 13 yıldır. 4+4+4 eğitim yasası ile birlikte, zorunlu eğitim süresinin 8 yıldan 12 yıla çıkarılmasındaki temel gerekçelerden biri, Türkiye ve AB ülkeleri arasındaki bu ciddi farktır.

Gelişmiş ekonomilerin ekonomik büyüme oranlarının yavaşladığı bir konjonktürde Türkiye ekonomisi büyüme trendini sürdürdü.

SETA tarafından hazırlanan raporda, küresel ve ulusal boyutta uluslararası öğrencilerle ilgili yaşanan gelişmelere ve farklı ülkelerce izlenen politikalara yer ve­riliyor.

2011 yılı üçüncü çeyrek büyüme oranı ile Türkiye, AB bölgesinde en yüksek büyümeyi gerçekleştiren ülke olma konumunu sürdürdü.

12 Haziran'a yaklaştıkça, liderlere ve meydanlara odaklanan siyasi tartışmalar, medyanın da ağırlıklı gündemi haline geldi.

Türk halkı bugün, Avrupa'da siyaset yapım sürecini giderek etkisi altına alan ve artan ölçüde dönüştüren korku siyasetine daha az prim vermektedir.

Bu yazıda, ilerlemeciliğin gelenek, bilgi ve otorite ile kurduğu ilişkinin bir eleştirisi sunulmuştur.

Demokratik açılım, yaklaşık altı ay önce, Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'deki bütün kimlik sorunlarını çözmek üzere hükümet tarafından başlatılan bir süreç. Hükümetin anayasal kurumlarla müzakere ederek başlattığı bu sürecin en temel gerekçesi, Kürt meselesinin toplumsal barışın önünde önemli bir engele dönüşmüş olmasıydı. Çünkü Kürt sorunu başta olmak üzere, kimlik sorunlarının tamamı, çözümsüzlüğe terk edildikleri süre boyunca vatandaşın devlete aidiyetini ve toplumsal barışı zedeleyen bir düzeye ulaşmış durumda. Bu nedenle, açılım sürecinin en öncelikli hedefi, bu eğilimi durdurarak tersine çevirmek ve böylece toplumsal barış ve bütünleşmeyi tesis etmek idi.

Türkiye'de sadece Kürtler devletin yanlış politikalarının hışmına uğramadılar. Doğrudur, en uzun süreli ve maliyetli politikalara Kürtler maruz kaldı, ama bundan diğer kesimler de muaf değil. Kaldı ki, Kürtlerin maruz kaldığı politikalar, Kürtler dışındaki toplumsal kesimlerde de yadsınamaz kötü sonuçlar üretti. Belki de meseleyi şöyle okumak gerekir: Devlet diye sabit, değişmez bir olgu yoktur. Devlet, onu yöneten kadroların zihniyetine göre politikalar üretir. Toplum, aslında, başından beri bu ayrımın bilincinde oldu. Karar mekanizmalarının tepesindeki kişilerle ilişkili olan meselesini devlete mal etmedi. Faili meçhul cinayetleri, o gün karar mekanizmasını ellerinde bulunduran kişilerin bir sorumluluğu olarak algıladı ve onlara oy vermedi. Bugün iç ve dış dinamiklerin değişmesiyle, Türkiye'nin öncelikleri, tehdit algısı, gelecek tasavvuru değişiyor ve bunların bir yansıması olarak da Kürt sorununa bakışı değişiyor.

Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türkiye'nin bir Kürt meselesi hep var olageldi. Önceleri, ağırlıklı olarak entegrasyon ve geri kalmışlık kaygılarıyla ele alınan bu sorun, 1980'lerden itibaren, PKK'nın ortaya çıkmasıyla bir güvenlik sorunu olarak ele alınmaya başlanmıştır. Böylece terör örgütü, Kürt sorununun karmaşık dinamiklerini unutturan bir işlev görmüştür. Güvenlik perspektifinin hâkim olduğu 1990'lı yıllar boyunca, OHAL yönetiminde Kürt sorunu teröre indirgenerek yönetilmeye çalışılmıştır. Çeyrek yüzyıldır, Kürt sorununu algılamamızı toptan değiştirecek birçok gelişme yaşanmasına rağmen, kamu otoritesinin soruna yaklaşımında terörle mücadele perspektifi ağırlığını korumaya devam etmektedir. Oysa bu yıllar boyunca, Türkiye'de ve bölgede, kamu otoritesinin soruna yaklaşımını gözden geçirmesini zorunlu kılan birçok gelişme yaşanmıştır.