ABD Yaptırımı, Putin’in Övgüsü ve Erdoğan Faktörü

Washington'un yaptırım kararı uzun süredir konuştuğumuz S-400 meselesini somutlaştırdı. Kongre'nin ısrarı ile CAATSA çerçevesinde Başkan Trump giderayak, müttefik bir ülkenin Savunma Sanayii Başkanlığına yaptırım getirdi. Yaptırımların mevcut haliyle ağır olmadığı ancak genişleme imkânı olduğu, daha önemlisi ise Biden Yönetimine Türkiye ile ilişkilerde yeni bir angajman geliştirme fırsatı sunduğu açık.

Devamı
ABD Yaptırımı Putin in Övgüsü ve Erdoğan Faktörü
5 Soru Irak Başbakanı Kazımi nin Türkiye Ziyaretinin Anlamı

5 Soru: Irak Başbakanı Kazımi’nin Türkiye Ziyaretinin Anlamı

Kazımi’nin Türkiye ziyaretinin gündem başlıkları nelerdir? Ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilere etkisi ne olacaktır? Kazımi’nin Ankara ziyareti Irak’ın içişlerine nasıl yansıyacak? Ziyaretin bölgedeki üçüncü devletler üzerindeki etkisi nedir? Kazımi’nin ziyareti ne gibi sonuçlar doğurabilir?

Devamı

Kitapta Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır, Irak, İsrail ve İran gibi bölge devletlerinin yanı sıra ABD, Rusya ve Çin gibi Ortadoğu’da da etki ve nüfuz sahibi aktörler yer alıyor.

Yunan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından oluşturulan ve Fransa tarafından desteklenen Türkiye'ye karşı sert yaptırımları içeren tasarı 22 üye ülke tarafından veto edildi.

Fransa'dan kaynaklı olarak yorumlanan Almanya ve Fransa arasında yaşanan fikir ayrılıkları, aynı zamanda AB başkenti Brüksel'de de Alman-Fransız ilişkilerinin kötü seyri olarak değil, daha çok Fransa'nın ortak AB Dış politikasından uzaklaştığı ve haliyle kendisini yalnızlaştırdığı yönünde algılanmaktadır. AB'nin çetrefilli, zahmetli ve hantal yapıya sahip olan ortak dış politika sürecine bağlı kalmaksızın milli hedeflerini önceleyen Fransa kendisine uluslararası sahnede hareket alanı açmıştır.

Amerika kendi iç siyasi ve toplumsal meselelerine öylesine gömülmüş ki, başını kaldırıp dünyaya bakabildiği yok.

Dijital Egemenlik ya da Dijital Faşizm

Dijitalleşmenin güvenlik sorunu olarak algılandığı günümüz dünyasında özgürlük-güvenlik dengesine ilişkin kadim tartışmalar burada da yerini almaktadır.

Devamı
Dijital Egemenlik ya da Dijital Faşizm
Bir Dış Politika Aracı Olarak İslam Düşmanlığı

Bir Dış Politika Aracı Olarak İslam Düşmanlığı

Avrupa'da Macron öncülüğünde İslam Düşmanı sayılabilecek bir dizi düzenleme hayata geçiriliyor. Üstelik sadece Macron değil, Avusturya Başbakanı Kurz ve Şansölye Merkel de Avrupa çapında bir "Siyasal İslamla mücadele planına" geçildiğini açıkladılar. Kurz, göçmen kökenlileri ülkelerinden Koronavirüsünü getirip yaymakla suçlayarak Avrupa'nın güvenlikten sağlığa her türlü sorunun kaynağı olarak Müslümanlara işaret etti. Eskiden Yahudilere yapıldığı gibi şimdi de Müslümanlar Avrupa'nın siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunları için günah keçisi olarak gösteriliyor.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 52. sayısı çıktı.

Türkiye, Obama'nın başkanlığı devrettiği zamanki yerinde de değil artık. Birçok krizde etkin rol alan ve Batı ittifakı için değerli bir müttefik. Biden yönetiminin ABD'nin jeopolitik çıkarlarını yeniden değerlendirme sürecinde birçok dosyada Türkiye faktörünü görmemesi mümkün değil. Avrupa, NATO, Afrika, Akdeniz, Ortadoğu, Rusya, Kafkaslar, Hazar, Körfez ve hatta Çin dosyasında.

Macron'un sağ seçmene oynaması Almanya örneğinde olduğu gibi ancak sağ partileri güçlendirir ve oylarının artmasına yardımcı olur. Öyle görünüyor ki bu gidişle 2022 yılında Fransa bir aşırı sağ siyasetçi tarafından yönetilecektir.

OPEC'in de-facto lideri Suudi Arabistan'ın yanına Rusya'yı alarak kime ne kadar petrol üretmesi gerektiğini söylemesi ilk günden bu yana örgüt içinde tartışmalara neden oluyor.

AB, Borrell'in anlayışına göre, 'gücünün yettiği'ne efelenecek, yetmediğini sinesine çekecek. Ancak yanıldığı bir konu var. Türkiye o kadar kolay bir lokma değil. Şu an sadece köprünün yıkılmasını bekliyor. Eğer ilişkiler koparsa Türkiye, AB için daha tehlikeli bir rakip olabilir. O halde AB'nin artık Türkiye'yi 'ötekileştiren' ikiyüzlü tavrını gözden geçirmesi lazım.

Avrupa siyasetinde Amerikan seçimlerinden sonra sanki yeni bir hava esecekmiş görüntüsü var. Merkel başta olmak üzere genel Avrupa siyasetini temsil eden kişi ve kurumlar çok doğal olarak Biden'ın seçilmiş olmasını memnuniyetle karşıladılar.

Kovid-19 ve ekonomik etkileriyle mücadeleyle birlikte, ABD'deki seçim sürecinin ardından Trump-Biden geçişinin de sürdüğü böylesi bir dönemde 'dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması' olarak tanımlanan RCEP (Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık) imzalandı.

Tarih, her daim geçmişi iyi analiz eden ve geleceğe dönük girişimleri içinde barındıran süreçleri ön plana çıkarmıştır. Kore entegrasyon sürecini de bu minvalde değerlendirmek mümkündür. Çünkü Kore tarihi boyunca güçlü bir kamu geleneği ile temsil edilen tek bir devlet tarafından yönetilmiştir

Pompeo'nun ve diğer Amerikalı yetkililerin kabul edemediği işte tam bu: Türkiye'yi sürekli kontrol altında tuttukları bir ülke olarak görmek istiyorlar.

Trump’ın görevde olduğu son dört yılda transatlantik ilişkilerde oluşan gerilimin, ilişkileri tahkim edeceği vaadinde bulunan Biden’ın göreve başlamasıyla birlikte kademeli şekilde düşmesi bekleniyor.

Trump döneminde ABD içine kapanıp uluslararası iş birliğini sınırlandırırken, Washington’un bu politikasını fırsata çevirmek isteyen Pekin yönetimi kendisini serbest ticaretin ve uluslararası kurumsal iş birliğinin savunucusu olarak gösterdi.

Dubai Ports World’ün elinde tuttuğu limanların yanı sıra Abu Dabi yönetiminin Yemen ve Afrika boynuzunda askerî üsler kurarak önemli boğazları kontrol altına almaya çalışması, İsrail ve BAE’nin müşterek hedeflerinin bir yansıması.