Kemal Kılıçdaroğlu kesreti kelama müptela bir siyasetçi. Bu konularda da konuşsun. Hiçbir şey olmasa, yeni hükümet sistemi içinde bütçenin yapılanması ile ilgili hususlarda görüşlerini ortaya koysun. Somut olsun, katkı sunsun.
Devamı
Bu siyasi gidişat geriye kalan HDP'lilere tek bir seçenek sunuyor: PKK'dan kopacak ve Türkiye merkezli siyaset yapacak yeni bir siyasi parti oluşturmak. İspanya örneğinde olduğu gibi.
Devamı
"Uluslararası sistem"in, ABD'nin, kaldıysa biraz AB'nin iktidarına güvenip "buralar hep bizim" edasıyla hareket ediyorlar. Şimdi sokakları hareketlendirmenin derdindeler.
Kılıçdaroğlu hiçbir seçimi kazanamadı ama ne gafları bitti ne de medyanın tevil çabaları. “CHP Genel Başkanı olmayacağım” dedikten saatler sonra genel başkanlığa adaylığını açıkladı, ses etmediler.
Bürokratik merkez, 15 Temmuz öncesinde belli ölçüde Kemalist aktörlerin FETÖ tarafından tasfiye edilmiş olması ve sonrasında ise bunların yerine gelen FETÖ mensubu aktörlerin de tasfiyesi ile otonomisini kaybetti.
"Beka" söyleminin somut karşılığı olarak gösterilebilecek "federalizm" konusu Türkiye tipi başkanlık sistemi tartışmasının hayli uzağında.
Kavrama eksikliği, polemik yapma ihtiyacıyla da birleşince ortaya Kılıçdaroğlu’nun dış politika vizyonu (!) çıkıyor. Tüm Yenikapı ruhumla söylüyorum, Kılıçdaroğlu kavrayamadığı konulara pek girmemeli.
Devamı
Türkiye’nin siyasal sistemini güçlü ve sağlam bir temele oturtarak, bu yapı içinde sürekli siyasal istikrarı üretecek mekanizmayı oluşturmak gerekiyor.
Devamı
Devlet yeniden yapılandıkça, milletin sesi devlette daha fazla yankılandıkça tarih öncesi uğraşların siyasette hiçbir karşılığı kalmayacak. CHP'yi telaşa sürükleyen de bu belki de.
Çok edebi, pek latif ve hikmetli sözler. Âdeta siyasi konuşma değil de edebiyat. Buz gibi ‘mağdur edebiyatı’!
Kurum eksenli bir yapıda darbe girişimlerine daha az rastlanacak ve darbe girişimleri ülke siyaseti için daha az riskli hale gelecektir.
Eğer başkanlığı Erdoğan üzerinden tartışacaksak, söylenebilecek tek şey şu: Başkanlık sistemi olsa olsa Erdoğan’ın üzerindeki hukuki denetimi arttırır.
Hem CHP hem de HDP sorunun kaynağını ve bunlara dair toplumun tepkisini anlayabilecek refleksleri geliştirememektedirler.
"Kılıçdaroğlu bir başka; pek sakin bir güç ve nasıl da yapıcı" diye başlayan cümlelerle serin serin analizler yapmayı arzulardık! Öyle kutuplaştırmadan, barış adına, hümanistçe! Ama nafile!
Kılıçdaroğlu attığı her adımda girdiği yanlış yolda biraz daha mesafe kat ediyor, geri dönüşünü daha zor hatta imkânsız hâle getiriyor.
Kılıçdaroğlu attığı her adımda girdiği yanlış yolda biraz daha mesafe kat ediyor, geri dönüşünü daha zor hatta imkânsız hâle getiriyor.
CHP Lozan’ı bahane ederek aradığı fırsatı buldu; “Yenikapı Ruhu buysa biz yokuz”... Böyle olacağı belli olmasına rağmen sustuk. İnanmasak da belki CHP değişmiştir dedik.
15 Temmuz sonrasında Türkiye bir imkân yakaladı. Siyasal aktörlerin tepmemesi gereken bir fırsatla karşı karşıya kaldı.
CHP’nin önemli bir kırılma yaşadığı doğrudur. Bu kırılma, ‘Yeni CHP’ projesinin çökmesi ve ‘geleneksel CHP’nin hortlamasına işaret etmektedir.
Türk toplumundan dinini, maneviyatını veya onları simgeleyen ezanını, salasını alırsan geriye bir insan yığını kalır.
Türkiye mazlumların haklarını elinden geldiği kadar eliyle, o olmadı, imkânı ölçüsünde diliyle savunuyor. Hiçbir şey olmasa zulmeden ve zulme sessiz kalan tarafta yer almıyor!