CHP’nin Gerginlik Siyaseti: Devam mı Tamam mı

CHP’nin rasyonel ve kurumsal bir siyasî yapıya dönüşümü karşısında yine CHP tarafından direnç gösterilmektedir.

Devamı
CHP nin Gerginlik Siyaseti Devam mı Tamam mı
Denemekle Olmuyor

Denemekle Olmuyor

Kılıçdaroğlu'na bir şeyler oluyor. Kendini daha fazla cepheye sürer hale geldi. Yeni yöntem denemeleri var. Sürekli kendi kişiliği üzerinden siyaset yapma eğilimine girdi.

Devamı

Bir taraftan Kılıçdaroğlu’na yol haritası oluştururken; diğer taraftan da onun yerine başka “çatı adayı” arayışındalar.

CHP, Erdoğan'ı yenebilecek ölçüde güçlü bir seçmen ittifakı kurmak zorunda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları partinin bir düşüş içerisinde olduğu izlenimini yaratmıyor. Peki Cumhurbaşkanı buna rağmen neden partiye dönük ikaz ve özeleştirilerde bulunuyor?

HDP'lilerin PKK'ya, Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'ye diyet borcu var.

“Kimseye Merhametim(iz) Yok”

Bu masum bir yürüyüş değil! Elinizi vicdanınıza koyun; 15 Temmuz gecesi ülke işgal edilirken saklanacak delik arayanlar, ülkesinin istikbali için meydanlara inmekten kaçanlar, bu sıcakta bunca zahmete neden katlanıyor?

Devamı
Kimseye Merhametim iz Yok
CHP Hep Darbeciydi Ama

CHP Hep Darbeciydi Ama

En kritik dönemlerde "ordu göreve" pankartlarıyla sahne aldı CHP'liler.

Devamı

Kılıçdaroğlu, Taksim mitingini yaptığı sırada, 15 Temmuz gecesi kahramanca bir direniş sergileyen millet, yurdun her tarafında gündüz işine gidiyor, gece ise sabaha kadar meydanlarda “nöbet” tutuyordu.

Kılıçdaroğlu bu "adalet yürüyüşünü" özellikle kendi partisinin bir milletvekili mahkûmiyet kararı aldıktan sonra yaptı.

CHP eski milletvekili Birgül Ayman Güler'in itirafı orada öyle duruyor. "Partimiz inkâr etse de, 30 Mart yerel seçimlerinde cemaatle ittifak yaptık" demişti Ayman. Partisini zehir zemberek eleştirmişti.

Sorumlu bir siyasetçi bu karanlık noktaların aydınlığa kavuşması için takipçisi mi olur yoksa darbe girişiminde bulunan terör örgütünün ağzıyla kontrollü darbe iddiasında mı bulunur?

'Demokrasi sandıktan ibaret değildir' sözü Türkiye'de milli iradeyi kabullenmeyenler tarafından sık sık arkasına saklanılan bir slogan olageldi.

Tutuklananın kimliği değil, suçun niteliği üzerinden konuşmalıyız.

Gitti eski sistem, geldi yeni sistem. Adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diyoruz.

Bakan Hanımefendi AK Parti'nin referandum öncesinde dışarıda düşman arama çabasının kurbanı oldu…

Cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı, başbakan başka bir partinin genel başkanı olunca ne olacak? Alın size kavga!

Peki ya bunca yıldır, yerli ve milli siyasetçilerin hepsinin talep ettiği hükümet sistemi değişiminin en önemli özelliği hakkında hiç mi fikrin yok. Hadi 18 maddelik anayasa değişikliğini okumadın.

PKK, FETÖ, HDP, CHP, Almanya... Hepsi yerli yerinde. Bunun burada ne işi var dediğiniz bir isim, kurum aktör var mı bu sayılanlar arasında?

Hem hani düşünce ve ifade hürriyeti vardı. Herkes görüşlerini özgürce ifade edebilmeliydi... Hani sanatçının aktivist olanı, görüşünü açıklayanı, topluma yol göstereni makbuldü...

Şimdi Türkiye yepyeni bir dönemeçte. Peki, CHP ne yapıyor? Bugüne kadar yaptığı en iyi şeyi; Anayasa Mahkemesi'ne gitme! Gerçekten de bu, CHP'nin yaptığı en iyi iş.