İç savaşın başından beri Türkiye hariç her aktörle işbirliği yapan PYD/YPG en azından "otonom bir Kürt bölgesini" garantiye almak için bütün gücünü seferber etmeye devam edecek.
Devamı
ABD'nin, tehdit algısını Esed Rejimi değil de DAİŞ'in oluşturması, ABD'nin Türkiye veya muhalifler lehine anlamlı ve oyun-değiştirici bir hamle yapma ihtimalini ortadan kaldırıyor.
Devamı
Bugün Amerika eğer sorumsuz bir biçimde müttefikini terk etmiş olma görüntüsü vermekten çekinmiyorsa, Türkiye de benzer bir şekilde Amerika’yı sürükleyebilme mekanizmasını devreye sokabilir.
PYD, Fırat'ın batısına ABD desteği olmadan geçmeyeceğini söylese de bu açıklamaya güvenilemez. Fırsat bulduklarında Türkiye'nin tüm Suriye sınırı Esed-PYD tarafından kontrol edilir hale getirilecek.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nca (SETA) "Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Suriye Stratejileri" sempozyumunu düzenlendi.
Haberin aktarım şekli, Rusya'nın Suriye politikasını meşrulaştırmak ve bu bağlamda Türkiye'yi bölgeden dışlamak için ürettiği propagandayla oldukça uyumlu.
Erdoğan, Türkiye'nin pozisyonu ile ilgili olarak da kritik cümleler sarf etti: "Irak'ta düşülen hataya Suriye'de düşmek istemiyorum.”
Devamı
Herkes Ortadoğu'nun eskisi gibi olmayacağını biliyor, derinden hissediyor. Stratejilerini ve ittifaklarını yeniden gözden geçiriyor.
Devamı
Yaşanan sadece insani bir kriz değil, bir insanlık krizi. Bu bir bakıma modern Batılı insanlık tasavvurunun çöküşü.
Halep’le Türkiye’nin bağlantısının koptuğu anlarda Kerry, başka bir zeka küpü analizine başvuruyor ve ‘Şam ve Moskova, Suriye’de askeri çözüm arayışı içerisinde’ diyor. Bu muhteşem (!) analize bizim Anadolu insanının tabiriyle ‘Ha şunu bileydin!’ demek lazım.
Rusya'nın sivilleri bombalamasına ABD'nin gösterdiği cılız itiraz Suriye konusunda örtük olarak anlaştıkları tezini gittikçe güçlendiriyor.
Suriye'nin geleceğinin nasıl kurulacağı konusunun bir sahibi yok. BM ümit vermiyor zira ABD bu işi sonuca götürecek sağlamlıkta konuya yaklaşmıyor.
Avrupalı siyasetçiler her ne kadar Müslümanlarla değil cihatçı ve teröristlerle savaştıklarını söyleseler de, bu söylem ne yerel ne de küresel kamuoyunda yeterince etkili olamadı.
Suriye'nin geleceği konusunda önemli kararların alınması beklenen Cenevre görüşmeleri öncesinde Esed yönetimine destek veren Rusya-İran blokunun diğer aktörler gibi fikir ve politika ayrılığı içerisinde olmadığı görülüyor.
ABD Suriye’de açık bir şekilde Rusya ve İran’ın posta güvercinliğini yapıyor. Rusya ve İran’dan dinlediği orijinal (!) fikirleri Suriyeli muhaliflere satmakla meşgul.
Suriye gibi yıpratma savaşları tarafların samimi bir müzakereye yaklaşması için pek teşvik edici sayılmaz. Taraflar her gün yıpranıyor olmasına rağmen, ani ve lehte bir dönüşüm beklentisine kapılmaktan kendilerini alamazlar.
Suriye muhalefetinin en büyük iki destekçisi Suudi Arabistan ile Türkiye olmadan Suriye'deki krizin çözüme kavuşturulma ihtimali oldukça zayıftır. Etkili bir duruş için de Ankara ile Riyad'ın birlikte hareket etmeleri çok önemlidir.
Talha Köse, muhaliflerin diğer toplantılarına kıyasla Cenevre-3 görüşmelerine çok daha zayıf bir pozisyonda geldiklerini belirtti.
Talha Köse: “Türkiye çok net bir tavır almakta haklı. Türkiye’deki Çözüm Süreci de PYD’nin Amerika tarafından semirtilmesiyle sona erdi ve Türkiye’nin bu konuda öfkesi var. Türkiye bu konuda kırmızı çizgisini çizdi ve bence o çizgide kalmak zorunda.”
Ufuk Ulutaş: “Rusya’nın ısrarla Cenevre’de olmasını istediği fakat kabul ettiremediği grupların Lozan’da toplanması ve Lozan’la Cenevre arasında bir nevi mekik diplomasisinin yürütülmesi anlamında bir çalışma devam ediyor.”
Burhanettin Duran, Cenevre’de gerçekleşecek Suriye görüşmelerine PYD’nin katılmayacağının açıklanmasının ardından Cenevre masasındaki aktörleri ve aktörlerin hedeflediklerini değerlendirdi.