Cumhurbaşkanını Kim Seçecek?

Muhalefetin CHP'li veya MHP'li olarak bilinmeyen bir ismi aday gösterme çabası seçimlerden bir kaçma stratejisi.

Devamı
Cumhurbaşkanını Kim Seçecek
Sosyolojik Olarak Doğru Siyaseten Yanlış

Sosyolojik Olarak Doğru, Siyaseten Yanlış

Cumhurbaşkanının halk tarafından ve iki dönemliğine seçilecek olması, cumhurbaşkanının siyasi profilini ve siyasal sistem içindeki konumunu yükseltti.

Devamı

SETA analisti Fahrettin Altun, CHP ve MHP'nin Cumhurbaşkanlığı Seçimi için 'çatı aday' olarak Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nu göstermesini, "Türk sekülarizminin sembolik düşüşü" sözleriyle yorumladı.

SETA analisti Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Seçimi için CHP ve MHP tarafından 'çatı aday' olarak gösterilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) eski Başkanı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu isminin toplumda bir karşılığı olmadığı yorumları yapılsa da, İİT'daki performansından dolayı Batı'da karşılığının olduğuna dikkat çekti.

Siyasi partiler, tabanın talep ve kaygılarını önceleyen bir siyaset üretmedikleri ölçüde, büyük bir siyasi boşluğa ve gerilime davetiye çıkarıyor.

CHP ve MHP, cumhurbaşkanlığı seçim propagandalarında yeni bir işbölümüne yönelecek gibi görünüyor. Ana strateji Erdoğan ve AK Parti karşıtlığına dayalı kutuplaştırıcı dili İhsanoğlu'nun adaylığı ile yeni bir evreye taşımak.

İhsanoğlu'nun Adaylığı Çok İronik

SETA analisti Taha Özhan, CHP ve MHP'nin ‘çatı aday' olarak üzerinde uzlaştığı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığını “çok ironik bir senaryo” sözleriyle değerlendirdi.

Devamı
İhsanoğlu'nun Adaylığı Çok İronik
AK Parti Seçmeni ve İhsanoğlu

AK Parti Seçmeni ve İhsanoğlu

Önümüzdeki günlerde, İhsanoğlu'na yönelik öfke ve CHP'nin tercihlerine yönelik şaşkınlığın yol açtığı eleştiri ve rahatsızlıklar azalacak, İhsanoğlu kampanyasının iletişim stratejisinde rol alan kalemler de, ilk haftaki tepkilerin kaygı ve tedirginlikten kaynaklanmadığını fark edecekler.

Devamı

Bahçeli'nin liderliğiyle birlikte bir siyasetbilimcinin ifadesiyle, “başkalaşmadan değişme” çabası içerisine giren MHP, yeni bir evreye girdi ve bir “başkalaşım” süreci yaşamaya başladı.

Muhalefet ilk defa halkın direkt olarak seçeceği Cumhurbaşkanlığı için neden toplumsal karizması böylesine düşük ve siyasi temsil kabiliyeti zayıf birisini aday gösterdi?

CHP ve MHP'nin Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için ‘çatı aday' olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'nu tercih etmesini değerlendiren SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, muhalefetin İhsanoğlu tercihinin oy endeksli olduğunun altını çizdi.

SETA'dan Taha Özhan, AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayının 2014 seçimlerine uygun bir aday olacağına, ancak muhalefetin çatı adayının siyasi gündemi yedi yıl öncesinden takip ettiğine dikkat çekti.

Erdoğan karşıtlığı temelinde öne sürülen uzlaşmacı bir proje olarak İhsanoğlu'nun adaylığı yeni bir döneme işaret ediyor.

Muhalefet partileri bu seçime de AK Parti'nin söylemsel ve stratejik hâkimiyeti altında giriyorlar. Zira Erdoğan karşıtlığı söylemi o kadar tüketildi ki muhalefet partileri tersinden bağımlı hale geldiler AK Parti liderliğine.

İki muhalefet partisi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ıskalamanın maliyetini, 2015 seçimlerinde daha açık bir şekilde hissedecekler.

Erdoğan Türkiye'de cumhurbaşkanlığının en doğal, en beklenen adayı olduğu gibi cumhurbaşkanı olmasından hem en fazla coşku duyulan hem de en fazla ürkülen kişi olma özelliğine de sahip.

Yeni başbakan, bir yandan Türkiye'yi 2023 hedeflerine hazırlarken, diğer yandan hitabetiyle kitlelere ulaşmak durumunda. Elbette bunu yaparken, cumhurbaşkanıyla uyum içinde çalışmak ve parti elitlerini de AK Parti siyasetinin içinde tutmak zorunda.

Yeni dönemde, yetki sınırları anayasa ile belirlenen Cumhurbaşkanı, meşruiyet kaynağını “cumhur” ile kurduğu ilişkiden alacaktır.

SETA'dan Taha Özhan, Erdoğan ve Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin olarak, eski Türkiye'nin Kemalist korkularının ya da iki tane ötekinin aday olabildiği ama bizatihi statükonun merkezinde bulunan aktörlerin aday gösteremediği bir sürecin yaşandığını belirtti.

SETA'dan Hatem Ete, son on yılda olduğu gibi, cumhurbaşkanlığının yeni konumu üzerinden de mevcut siyasal sistemin dönüşüm sürecinin yönetilmeye devam edeceğine dikkat çekti.

Kürt hareketi, aynı anda hem sol-sosyalist kesimlere hem de dindar-muhafazakâr kesimlere yönelmeye çalışmakla, her iki tarafı da ikna etmekte zorlanacağı zor –neredeyse imkânsız- bir hedefe yöneliyor.