Çanakkale Zaferinin de 103. yıl dönümü olan 18 Mart’ta, Afrin terör örgütlerinden temizlendi, özgürleştirildi.
Devamı
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun ”Afrin Zaferi“ hakkında değerlendirmede bulundu.
Bu zafer Çanakkale ruhuyla, 15 Temmuz ruhuyla kazanılmış bir zafer. Her şeyden önce şehitlerimizin, gazilerimizin zaferi. Şehitlerimizin ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun.
Zeytin Dalı Harekatı için neler demediler ki... 'Olmaz, Türkiye yapamaz başaramaz. Arazi çetin, PYD güçlü, şartlar Türkiye'nin aleyhine.
2019 seçim çalışmaları 16 Nisan halk oylamasının hemen ardından başladı.
Afrin’de hakim noktaların çoğunun ele geçirilmesinden sonra operasyonda hızlanma göze çarpıyor.
Devamı
Ortak düşmanımız olan DEAŞ ile mücadeleye odaklanalım, PKK bizim düşmanımız değil diyen müttefiklerimiz bilsinler ki Türkiye sizin koloniniz değil.
Devamı
15 Temmuz darbe ve işgal girişimi Türkiye’de siyasette ve toplumda yeni uzlaşı alanları ortaya çıkardı. Her ne kadar, son dönemde toplumda kutuplaşmanın arttığına yönelik elitler arasında bir tartışma yaşansa da toplumun tabanında “ortaklaşma konuları” ve “ortak hassasiyetler” giderek genişledi.
Kemal Kılıçdaroğlu yayın organları ve sahiplerini idamla tehdit etti...
Son birkaç haftadır yaşananlardan, Erdoğan karşıtı dizayn siyasetine soyunan çevrelerin, 2019 seçimleri için Kılıçdaroğlu’nu liderlik için değil, operasyonlar için kullanacağı sonucu çıkıyor.
Türkiye’de belirli çevreler hep “kutuplaşma”, “ötekileştirme” ve “nefret söylemi”nden şikâyet ederler. Bu kişilerin yazıp çizdiklerine ve konuşmalarına kısaca bir göz atsanız, “nefret söylemi” ve “ötekileştirme”nin tabiri caizse “dibini” görürsünüz.
Erdoğan’ın partiye dönmesinin ardından başlayan yenilenme süreci, yeni hükûmet sisteminin getirdiği seçim dinamiklerine göre şekillenmeyle devam edecek.
CHP, Türkiye’nin sorunlarının çözümü için siyaset üretmek yerine, AK Parti karşıtı çıkar ve elit gruplarının tavsiyesine uyarak popülist, soyut ve muğlak siyasal söyleme devam edeceğe benziyor.
AK Parti ve CHP’nin gündemlerine bakınca birinin neden devamlı kazanan diğerinin ise kaybeden olduğu anlaşılıyor.
Milyonlarca insanın o gece tekrar meydanlara inmesi, 15 Temmuz’un unutulmayacağı ve unutturulmayacağı gerçeğinin de bir kez daha ilanıydı.
Daha önümüzde darbecileri, işgalcileri savunmak için çevirdikleri dolapların, bu uğurda halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için yaptıkları ihanetin sorulacak hesabı duruyor.
2013'ten sonraki süreç bir yanıyla "darbe görünümlü işgal"e zemin hazırlamaktı. Gezi de onun içindi, 17-25 Aralık kumpası da, 6-8 Ekim ayaklanması da. PKK da bu amaç için işe koşulmuştu, DEAŞ da.
Şehitlerin ve gazilerin yakınlarının sözleri, hâl ve tavırları her şeyi anlatıyor. O gece yaşananları tekrar izlediğimizde, Türkiye’nin ne kadar büyük bir badire atlattığını çok daha iyi anlıyoruz.
AB ülkelerinin referanduma hadleri olmadığı halde bu kadar dahil olmaları ve “Hayır” için çalışmalarının nedeni Türkiye'nin artan önemi ve stratejik konumu değil mi?
15 Temmuz’da şahit olduğumuz mücadele, Türk milletinin Çanakkale’yi daha iyi anlamasına ve mücadelenin devam ettiği bilincinin gelişmesine vesile oldu.