Kurtarıcısını Sağ Siyasette Arayan CHP

CHP, cumhuriyetin kurucu partisi olarak 97 yaşında. Demokratik seçimlerin yapılmadığı "Erken Cumhuriyet Dönemi"nde 27 yıl, tek partili bir sistemde, iktidarını sürdürdü. 14 Mayıs 1950’de demokrasiye geçilmesinden bugüne, CHP 70 yıldır hiçbir zaman tek başına iktidara gelemedi.

Devamı
Kurtarıcısını Sağ Siyasette Arayan CHP
CHP Muharrem İnce ve İkinci Yol

CHP, Muharrem İnce ve İkinci Yol

Muharrem İnce’nin CHP genel başkanlığını isteme gerekçesi salt o koltuğa oturarak CHP’yi yönetmek değil de ülkeyi yönetmek ise bunun yolunun CHP’den geçmesinin çok zor olduğunu tarihi gerçekler göstermektedir. Bu yüzden İnce’nin CHP koltuğuna oturma konusunda ısrar etmek yerine ikinci bir yol arayışına girmesi daha rasyonel gibi görünmektedir.

Devamı

Film endüstrisini elinde bulundurmanın şımarıklığını olabildiğince kullanan ABD, sorun yaşadığı ülkelere yönelik, "Geceyarısı Ekspresi" gibi operasyonlar yapıyor.

28 Şubat 1997’de MGK “irtica” gündemi ile toplandı. MGK’nın asker kanadı 18 maddelik bir listeyi hükûmete dayattı. MGK Genel Sekreterliği “kararlar uygulanmazsa yaptırımlar gelir” açıklaması yaptı.

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nurullah Gür de Anayasa kitapçığı fırlatma vakasının, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birinin fitilini ateşlediğini belirterek..

Meselenin daha trajik tarafı ise şu: Türkiye bu kadar badire atlatmışken ve geçmişte partilerin kapatılmasının Türkiye’ye çok büyük maliyetleri ortaya çıkmışken, eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer hâlâ parti kapatmalarını savunarak kendisini Fazilet Partisi’nin kapatılması üzerinden savunabiliyor olması.

Yokuş Çıkan Bisikletli Başbakan

Bol yükseltili memleketimizde bisiklet kullanmak pratik olarak mümkün değil! Onun için Türkiye'de değil siyasetçi herhangi bir meslek erbabı bile işe bisikletle gidemez..

Devamı
Yokuş Çıkan Bisikletli Başbakan
Bu Yazıyı Okumadan Oy Vermeyin

Bu Yazıyı Okumadan Oy Vermeyin!

Referandumla ilgili herhangi bir yorum yapmak yasak. Ben de referandumdan hiç bahsetmeden, daha önceden yazılmış çizilmiş, söylenmiş sözleri köşeme taşımaya karar verdim.

Devamı

Parlamenter sistem koalisyon demektir. Koalisyon zayıflık demektir. Koalisyon aşırılıkçılık demektir. Cumhurbaşkanlığı sistemi ise güçlü hükümet demektir.

Cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı, başbakan başka bir partinin genel başkanı olunca ne olacak? Alın size kavga!

Aslında örgüt başından beri ihanete ayarlıydı. Fakat toplumun böylesi sıkı örgütlü olmayan kesimleri örgütlü olanlara karşı savunmasızdır.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, SETA’da düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Anayasal Tasarımı” başlıklı konferansta konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca çıkan ekonomik krizlerin en büyük sebebinin sistemdeki çift-başlılık olduğu açıkça görülüyor.

Kurum eksenli bir yapıda darbe girişimlerine daha az rastlanacak ve darbe girişimleri ülke siyaseti için daha az riskli hale gelecektir.

İktidarını demokratik seçimlerle konsolide eden Erdoğan Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenin çöktüğü ve sınırların yeniden çizildiği bir bölgenin yakıcı sorunları ile uğraşıyor.

Türkiye, maalesef ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası benzeri özerk kuruluşların, kendi faaliyet alanlarını, ülkenin genel gündeminden soyutlayarak çalıştığı bir anlayışı geçmişte tecrübe etti.

Türkiye başkanlık sistemini tartışıyor. Ülkedeki siyasi tıkanıklıklara çözüm için önerilen başkanlık sistemine, muhalefet partileriyse şiddetle karşı çıkıyor. Peki neden?

SETA PANEL Oturum Başkanı:     Talip Küçükcan     SETA Konuşmacılar:     Tanju Tosun     Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi     Tarhan Erdem     KONDA Yönetim Kurulu Başkanı ve Radikal Gazetesi Yazarı     Nur Betül Çelik     Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Tarih: 25 Aralık 2008 Perşembe Saat: 16.00 – 18.00 Yer: SETA, Ankara

SETA PANEL Oturum Başkanı:      Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya       İTÜ Konuşmacılar:     Prof. Dr. Haluk Günuğur     Başkent Üniversitesi     Prof. Dr. İhsan Dağı     ODTÜ Tarih: 31 Ekim 2006 Salı Saat: 16.30 – 18.30 Yer: SETA, Ankara

TÜRK dış politikasının en karmaşık sorunlarından biri, İsrail ile ilişkilerin düzenlenmesi olageldi. Kurulduğunda İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olan Türkiye, bir süre sonra ilişkileri maslahatgüzar düzeyine indirmekte beis görmedi. İnişli-çıkışlı bir seyir izleyen ilişkiler, 1990’larda “stratejik” olarak tanımlanırken, 2000’ler kriz dönemi oldu. Zamanın başbakanı Bülent Ecevit’in İsrail’in Nisan 2002’deki Batı Şeria’ya yönelik Koruyucu Kalkan Operasyonu ve Cenin Kampı’ndaki katliamı için “soykırım” ifadesini kullanması, kriz döneminin başlangıcıydı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Mart 2004’te Hamas’ın manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin’in katledilmesine verdiği tepki, sonrasında Hamas lideri Halid Meşal’in Şubat 2006’daki Türkiye ziyareti, krizi daha da tırmandırdı.