Türkiye İki Partili Bir Sisteme Mi Gidiyor?

Geçmişten bugüne, başkanlı bir siyasal sisteme geçilmesi durumunda, Türkiye’de iki partili bir sistemin hâkim olacağına yönelik çok genel bir tartışma yürütülmüştür.

Devamı
Türkiye İki Partili Bir Sisteme Mi Gidiyor
Yükselmeye Çalışan Latin Amerika

Yükselmeye Çalışan Latin Amerika

Latin Amerika birbirinden epeyce farklı hikâyelerle zor da olsa yükselmeye çalışıyor.

Devamı

Terör bahanesiyle Türkiye dahil sekiz ülkenin havayollarının ABD’ye direkt uçuşlarında elektronik cihaz sınırlaması, ekonomik alanda yeni nesil bir korumacılık uygulamasıdır. Bu karar, serbest rekabeti önlemek için alınmıştır ve Amerikan, Alman, Hollanda, Fransız ve İngiliz havayolu şirketlerine haksız rekabet imkanı sağlayacaktır.

Küresel güç olmayı hedefleyen Türkiye ve İran’ın hedeflerine ulaşmak için hem ekonomik ilişkilerini hem de Orta Doğu sorunları konusunda aralarındaki rekabet ve çatışmayı iş birliğine dönüştürmeleri kaçınılmazdır.

Bir el, İslam coğrafyasında mezhep çatışmasını körükleyip derin bir çatlak meydana getirmeye çalışıyor.

ABD’de, bu ülkenin Türkiye politikasının kendi çıkar ve algıları doğrultusunda belirlenmesi için çalışan lobiler olduğu gibi, Avrupa’da da aynı şekilde çaba gösteren etkili lobiler vardır.

Cumhurbaşkanının Tarafsızlığı

Bugüne kadar, Türkiye siyasetinde cumhurbaşkanının “tarafsız” olması gerektiği tezi, dünyadaki parlamenter sistemlerdeki “tarafsızlık” unsurunun tam tersi bir anlayışa işaret etmekteydi.

Devamı
Cumhurbaşkanının Tarafsızlığı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Yükselen Ekonomilere Ziyaretinin Anlamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yükselen Ekonomilere Ziyaretinin Anlamı

Türkiye'nin bulunduğu bölgedeki konumu gereği, Türkiye'nin büyümesi ve gücünün görünür olması için dışarıya açılması gerekiyor. Dışarıya açılmanın tek yolu da AB ülkelerinden geçmiyor.

Devamı

Cuma günü Çin'de bıraktığımız turumuzu Rusya ve Brezilya sürdürelim.

Ekonomik hız da, moraller de, itimat da şöyle bir ağız tadıyla toparlanamıyor. OECD'nin vurgusuyla, dünya bir tuzağa düştü ve çıkamıyor.

SETA tarafından hazırlanan Kriter dergisinin onbirinci sayısı okuyucu ile buluştu.

Referandum sürecinin kolay geçmeyeceğini artık hepimiz biliyoruz. Şer odakları kirli araçlar kullanarak Türkiye'nin atacağı bu tarihi adıma engel olmaya çalışıyorlar, çalışmaya da devam edecekler.

Melez darbe ve müdahale yöntemleri birçok ülkede seçilmiş iktidarların iç ve dış odaklar tarafından yönlendirilmelerine olanak sağlamıştır. Türkiye ise son yıllarda melez darbe ve dış müdahale yöntemleri ile doğrudan muhatap oluyor. Bu müdahaleler siyasi iktidarın mücadelesi ve halkın bu mücadeleye desteği ile devam etmektedir.

Yeni dönemde belki yüzlerce reform adımını içeren “grand” paketlerden ziyade içeriği net tanımlanmış ve sektörel odakları belirli mikro reformlara ihtiyaç var. İmalat sanayiinden enerjiye, tarımdan dış ticarete, risk sermayesinden üniversite reformuna kadar acil kapsamlı reform ihtiyacının hissedildiği pek çok alanda somut adımların hızla atılması gerekli.

Ekonomik açıdan bakıldığında Rusya ile hızla ilerlemesi beklenen yakınlaşma sürecinde ‒2016 yılının ilk altı ayında 8,5 milyar dolar seviyesine düşen‒ ticaret hacminin geçtiğimiz yıllarda oturduğu yıllık 30 milyar dolar seviyesi üzerine çıkarılması ve uzun vadede 100 milyar dolar hedefinin kovalanması gündemde.

Türkiye de tıpkı Rusya ve Brezilya gibi özellikle Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinden bu yana ABD ve Avrupa’daki yaygın dezenformasyon ve dış politika tercihlerindeki stratejik ayrışma sonucu derecelendirme kuruluşlarının hedefe koydukları ülkelerden biri haline gelmiş durumda.

Türkiye diskurunda “devletin başı” için tercih edilen isim konusundaki güncel etken, “yönetim biçimi” değil, aksine, “hükûmet sistemleri” ile ilişkilendirilmesidir.

Kümedeki önemli bir eleman olan ve ülkenin para politikasını yöneten kurumun çaba gösteriyor olabildiği sinyaline ihtiyacımız var. Öte yandan kur meselesinde TCMB, ancak aktörlerden biri olarak konumlanabilir.

IMF hesaplarına göre, küresel brüt borç 2000-2015 arasındaki dönemde nominal bazda iki katın üzerine çıkarak dünya ekonomik büyüklüğünün %225'ine mukabil bir borç yüküne ulaştı.

Hangcou Zirvesi küresel siyasi ve ekonomik meselelerin tartışılması adına önemli bir süreç oldu. Alınan kararların uygulanabilirliği ise bağlayıcılığı olmaması sebebiyle zamanla ortaya çıkacaktır.

Rousseff belirsizliğinin rafa kalkmış olmasıyla birlikte, süreçlerin nasıl ve ne derece ilerleyeceğini daha iyi görebileceğiz.