Türkiye ile AB ilişkileri geçmişi incelendiğinde, AB’nin ve AB üyesi ülkelerin belki de tarihinin hiçbir döneminde bir ülkenin iç siyasetinde bu kadar açık ve militanca bir tavırla pozisyon aldığı görülmemiştir.
Devamı
Halkoylaması bitti, EVET kazandı, hem Türkiye hem de dış dünya Türkiye’nin yeni gerçekliğine adapte olmaya çalışmaya başladı. Ya bundan sonrası?
Devamı
Türkiye demokrasisi hakkında eleştiri yapacak konu bulmak zor değil. Ama en azından seçim güvenliğini sorgulamazsınız. Türkiye'yi dış dünyaya seçim güvenliğini sağlayamayan bir ülke gibi sunmak sorumsuzluktur.
Bu çalışmada Fransa’daki seçim öncesi cumhurbaşkanı adayları ve kampanya süreci analiz edilmektedir.
Bu halkoylaması sonuçlarını doğru okuyabilmek için hem siyasi hayatımızdaki diğer halkoylamaları hem de 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri ile kıyaslama yapmalıyız.
16 Nisan’ı ihtiyaç yapan daha öncesinde Türkiye’nin yaşadığı sistemsel krizler ve bu krizlerin çözülmesi için yapısal çözümlerin üretilememesiydi.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş referandum sonuçları üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
2016’da gerçekleşen ekonomik büyümenin kaynağı nedir? Gerçekleşen ekonomik büyümede Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yeri nedir? 2017 yılında Türkiye’nin ekonomik büyüme beklentisi nedir?
Devamı
SETA Eğitim ve Sosyal Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman Avrupa'da artan ırkçılık üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa İslamofobi Raporu”nun ikinci sayısı Irkçılık ve Ayrımcılık ile Mücadele Günü olan 21 Mart’ta çıktı.
16 Nisan halkoylamasında taraf olan AB ülkelerinin skandal "yasakları" Türkiye'de sert tepki gördü. Nitekim Erdoğan, Avrupa'da "Nazizm'in, Faşizm'in ruhunun" dolaştığını söyledi.
Avrupa başkentleri 16 Nisan referandumunda "hayır" lehinde tavır alarak Türkiye-AB ilişkilerini yeni bir fırtınaya taşıdılar.
Almanya son dönemde referandum meselesinde diplomatik nezaketi tamamen bir kenara bırakarak doğrudan taraf olmuş durumdadır.
Batılı ülkelerin, referandum öncesi agresyon derecelerini artırması manidar. Alman devlet televizyonu ARD’nin açıkça hayır kampanyası yapmasını başka tarafa yormak mümkün değil.
May ve Merkel’in yolu Türkiye’ye düşüyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilk defa Türkiye’ye geliyorlar. Kendi çıkarları gerektirdiği için, bu ziyaretlere kendileri ihtiyaç duydukları için geliyorlar.
Bütün Avrupa’da bir tedirginlik hâkim. Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in yeni Fransız Cumhurbaşkanı olması ihtimali Avrupa Birliği için felaket senaryosunun başlangıcı anlamına gelecek.
‘Brexit referandumu’ ile ABD başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanması, Avrupalı devlet adamları ve politikacılarını, kıtanın güvenliği konusunda yeniden ortak savunma sistemleri düşüncesini canlandırma arayışı içerisine itti.
Türkiye bir anlamda değişecek ilişki tarzının öncüsü durumunda. Ayrıca, Suriye'de ateşkes ve Astana Süreci'nin Batılı ülkeleri dışarıda bırakmasının rahatsızlığını sorularda hissettim.
Birkaç yıldır ülkemiz tarihin akışının hızlandığı bir dönemden geçiyor. Bir yıla o kadar çok şey sığıyor ki geriye baktığınızda yaşananları ihata etmekte zorluk çekiyorsunuz.
Türkiye ekonomisi küresel ticaretteki zayıflık, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi ve ciddi jeopolitik risklerin gölgesinde 2016 yılının ilk yarısında önemli bir büyüme performansı gösterirken, darbenin gerçekleştiği üçüncü çeyrekte kısmi bir daralma yaşamıştır.
AB’nin Türkiye ile ilgili politikasını “Dostunu yakın tut ama düşmanını daha yakın tut” politikası olarak nitelendirmek mümkündür. Diğer taraftan Türkiye haklı olarak yıllar boyunca derinleşmiş olan ekonomik ve teknolojik bağımlılıklardan dolayı AB ile köprüleri atmamaya özen gösteriyor. Böylece ortaya sürekli krizler ve iniş çıkışlarla malul tuhaf bir ilişki biçimi çıkıyor.