Davutoğlu dönemi dış politikası doğal avantajlarımızı ve Türkiye'nin gerçek sıkletini gündeme taşıdı. Bu Türkiye'nin yerlilerini ve dostlarını memnun etti, diğerlerini etmedi.
Devamı
Erdoğan'ın Gazze'yi sahiplenmeyi "tarihi sorumluluk" olarak nitelemesi duygusal bir açıklamadan öte anlama sahiptir. Kurtuluş Savaşı'na bağlanarak Gazze, Türkiye'nin yeni kimliğinin kurucu unsurlarından biri haline gelmektedir.
Devamı
Filistin gibi tüm Müslümanların ortak davası olan bir konuda İsrail'i durduracak bir uluslararası kamuoyu yaratamayan topluluğa "İslam dünyası" denilebilir mi?
Erdoğan karşıtları Erdoğan'a ilginin sahiciliğini, köklü nedenselliğini ve psikolojisini anlayamıyorlar. Anlamayanlar sadece Ak Parti mitingine gidenlere cv'siz kişiler diyenler değil. Sosyalist veya liberal sol kökenli akademisyenler de anlamıyor.
Seçim öncesi benzerlikler açısından ele aldığımızda, 1994 seçimleri nasıl tarihi öneme sahipse 2014 yerel seçimleri de Türkiye'deki huzur ve güvenin tesisi için o kadar önem arz etmektedir.
Türkiye - Rusya ilişkilerinin Kırım meselesinden dolayı gerilebileceği öngörülebilir. Ancak ciddi bir kriz beklenmemektedir.
AB'den sert bir açıklama beklentisine girerek dışarıya konuşmak, vaatlerde bulunmak ne bir siyaset biçimidir ne de tartışması yapılan konunun meşruiyetini sağlayabilir.
Devamı
Bosna-Hersek'teki eylemler bir Bosna Baharı mı? Eylemlerin sebepleri ve hedefleri neler? Ülkede gerçek anlamda bir değişim için neler gerekli?
Devamı
Star gazetesinden Fadime Özkan'a konuşan SETA Ankara Dış Politika Direktörü Ufuk Ulutaş, IŞİD'in Suriye'ye sokulmuş bir Truva atı ve arkasında Baas, İran ve Rusya'nın olduğu düşüncesinde.
Bosna tecrübesi Suriye'de yaşanan vahşete dair ne tür ipuçları veriyor? Suriye'deki vahşeti belgeleyen fotoğraflar yeni katliamların yaşanmasını engelleyecek mi?
Başbakan Erdoğan'ın Kosova ziyareti, Kosova'da 3 Kasım tarihinde gerçekleşecek kritik yerel seçimlerin hemen öncesine denk gelmesi ayrı bir önem taşıyor.
Bosna-Hersek bu günlerde soykırımların yaşandığı 1992-1995 savaşından sonra belki de en kritik günlerini yaşıyor. 1 Ekim'den itibaren yapılmaya başlanan ve muhtemelen ülkenin kaderine etki edecek nüfus sayımının Bosna'da birçok dengeyi yeniden şekillendirmesi bekleniyor. Ülke halkının ekonomik durumu ve eğitim seviyesinin röntgeninin çekileceği sayımda asıl merak edilen konunun etnik nüfus oranları olması şaşırtıcı değil. Zira kanlı etnik savaşın ardından sürekli gündeme gelmesine rağmen Bosna Hersek'te hiç nüfus sayımı yapılmadı. Bu sebeple 22 yıl aradan sonra yapılan sayımın, savaşın ardından ilk defa ülkenin demografik realitesini ortaya çıkaracak olması birçok açıdan önemli.
Ruanda'dan Bosna'ya, Kosova'ya, Filistin'e ve Suriye'ye kadar birçok kritik sınavı geçemeyen Güvenlik Konseyi, pazarlıkların döndüğü ve daimi üyelerin bölgesel çıkarları üzerinden katliam ve soykırım seçiciliği yaptığı bir konsey.
Suriye muhalefeti kısıtlı imkanlarıyla kelimenin tam manasıyla yedi düvele karşı savaşıyor. Birisi Baas rejimi 2,5 senedir neden yıkılmadı diye mi sordu?
Geçilmedik kırmızı çizgi bırakmayan Esed'in kimyasal silah kullanması sonrasında ABD ve diğer küresel güçlerin müdahaleyi tartışmaları, daha çok uluslararası sistemin meşruiyetini devam ettirme veya güçlendirme kaygısını yansıtmaktadır.
Normu ayaklar altına alanlara müdahale şöyle dursun caydırıcı bir strateji veya söylem dahi kullanmayan Amerika bundan sonrası için otoriter rejimlerin kimyasal silah kullanımının normalleşmeye başlayabileceği bir dönemin de temellerini atmış oldu.
Hırvatistan bugün itibariyle resmen Avrupa Birliği'nin 28'inci üyesi oldu. Üyeliğin gerek ülkede gerekse Balkanlar'da birtakım siyasi ve ekonomik gelişme ve değişimlere zemin hazırlaması bekleniyor.
Yaklaşık iki haftadır devam eden ve tüm dünyanın gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayları, Balkan medyasında da geniş bir şekilde yer aldı. Ana akım Balkan medyasının Gezi Parkı'na ilişkin gelişmelerle alakalı kullandığı dil, ilginç bir şekilde Avrupa ve ABD medyasının kullandığı dille paralellik gösterdi. Türkiye'deki gelişmeleri abartarak yansıtan Batı medyasının izinden giden Balkan medyası, Türkiye'de ortaya çıkan toplumsal tepkilerin nedenlerini irdelemek yerine, doğrudan ülkenin demokrasi sorunu yaşadığını yansıtarak Erdoğan'a karşı kampanyaya dönüştürdü. Ancak Türkiye'nin son dönemlerde Balkan ülkeleri ile resmi ilişkilerde yaşadığı olumlu havanın toplumsal düzeyde de hissedilmesi, Gezi Parkı üzerinden yapılan medya kampanyasının etkisini sınırlı kıldı. Dolayısıyla Gezi Parkı'ndaki göstericilere medya dışında verilen toplumsal destek, az sayıdaki solcu ve sosyalist grupların eliyle yapılarak marjinal seviyede kaldı. Balkan medyasının Batı'daki ana akım medya gözlüğünü takarak Gezi Parkı'nı okuması ve kullandığı retorik genel olarak üç noktaya vurgu yaptı.
Türkiye'de yayımlanan yerli dizilerin Balkanlar'a yayılması, diğer yabancı dizilerin yerini alması, hatta izlenme rekorları kırması sadece birkaç yıl önce kimsenin tahmin edemeyeceği bir gelişmeydi. Zira bu durum iki coğrafyada da ciddi zihni önyargıların kırılması anlamına gelen bir sonuca işaret etmekteydi. Tarihe açılan yüz yıllık bir parantez sebebiyle ne Türkiye insanı Balkanlar'daki kültürel miras ile gerektiği ölçüde temas kurmuş, ne de milliyetçi tarih yazımının Balkan toplumlarına ördüğü Osmanlı önyargıları sebebiyle bölgede Türkiye'ye sağlıklı bir gözle bakılmıştı. Son yıllarda Türkiye'de yaşanan iç politik değişimler dış politikaya da yansıyınca ilk etapta Balkanlarla resmi ilişkiler pozitif yönde bir ivme kazandı ve ardından bunun toplumsal yansımaları da gözle görülür hale gelmeye başladı. Siyasi ilişkilerdeki bu iyileşmenin toplumsallaşmasını sağlayacak ve bölge halkının Türkiye'ye bakışını değiştirecek birçok tarihsel ve kültürel unsur zaten bulunmaktaydı. Ancak Türkiye ve Balkan insanının unutturulmuş ortak yönlerini daha görünür kılacak ve diri bir şekilde insanların takdirlerine sunacak bir araç olmalıydı. Türk dizilerinin Balkan insanının evlerine konuk olması kısmen de olsa bu ihtiyaca hizmet etmeyi vaat ediyor.
Bosna'da yaşananların üzerinden neredeyse yirmi yıl geçtikten sonra bu sefer Suriye'de yaşanan trajedi Amerika'da yapılacak başkanlık seçimlerinin kurbanı oluyor.