SETA Ankara Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman Halep'teki son durum üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Bu çalışmada Türkiye, Suudi Arabistan, İran, Irak hükümeti ve IKBY gibi bölgesel aktörlerin Musul Operasyonu’ndaki temel motivasyonları söylem ve eylemleri çerçevesinde analiz edilmiştir.
Devamı
ABD'nin seçim sonrasında bir rehabilitasyon sürecinden geçmesi gerektiği konusunda kimsenin şüphesi yok. Obama, Trump'a, Türk siyasetinin geçmişte çok aşina olduğu bir tâbirle âdeta bir enkâz devretti.
Yeni boşlukların oluşması tehlikesine rağmen Türkiye "sert gücünü" kullanırken Trump ABD'si ile daha reel bir müzakere, pazarlık yürütebilir.
Ortadoğu'nun mezhep çatışmasını realiteyi yok sayan sekülerizm ile değil, yeni bir dini meşruiyet çerçevesi ile aşabilirsiniz.
Orta Doğu halklarının demokrasi ve özgürlük talepleri hızlı bir şekilde bastırılıp, oluşan çatışma ve kaos ortamı Sykes-Picot düzeninin Batılı ülkelerin istediği gibi revize edilmesi için bir fırsata dönüştürülmek isteniyor.
Güncelin sıcak karmaşasında aktörlerin yürümeye çalıştığı uzun yolun sonunda kritik bir soru duruyor: Ortadoğu'nun geleceği nasıl şekillenecek?
Devamı
ABD, hızla tek süper güç olma konumundan uzaklaştığı bir dönemde, Orta Doğu’da sadece terör örgütlerinin “dostu” olan bir ülkeye dönüşebilir.
Devamı
Türkiye, Irak'ın bütün unsurlarını içerecek şekilde tek parça kalmasına destek verebilecek tek ülke.
Hem Clinton hem de Trump DAEŞ’i bitirme vaadiyle kampanya yapıyor ancak her ikisi de Amerikan askerlerinin sahaya inmeyeceği vaadini de yineliyor.
Türk ordusu ve ÖSO bileşenlerinin bundan sonra kat edeceği mesafe ve ortaya koyacağı performans, ABD’nin hem Suriye muhalefeti hem de PKK ile ilişkilerinin seyrini belirleyecek.
Batı'daki Erdoğan düşmanlığının kaynağında "Erdoğan'ın dik duruşu" var! Erdoğan, bu duruşundan taviz vermediği için Batı'da Erdoğan düşmanlığı artıyor.
Erdoğan'ın Rusya ziyareti Türkiye'nin Ortadoğu'da ve Kafkaslarda Rusya'yla birlikte büyük aktörlerden olduğunun ve yeni oluşacak küresel güç dağılımını değiştireceğinin sinyalini vermektedir.
Ülkemizin geleceğine "zenginlik" katacak bir hususu 2013 sonrası derinleşen fay hatlarını patlatacak kibrit ateşine çevirmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.
Türk dış politikası gerçekten değişiyor mu? Bu bir üslûp değişikliği mi yoksa prensipler mi değişen? Bu değişim nereye varabilir? Suriye'yi de kapsar mı?
Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.
ABD şimdiye kadar atacağı kritik adımlarla Suriye’deki acıyı dindirmekten gözle görülür bir şekilde hafifletmeye kadar olan bir skalada sonuca etki edebilirdi.
Bölge ülkeleri bağımsız politikalar ürettikçe rahatsız edici bulunuyor ve bir anlamda onlara ayar verilmek isteniyor. S. Arabistan'ın kadın hakları sorunu hatırlanıyor. Türkiye için ise "basın özgürlüğü" sopası sürekli gündemde tutuluyor.
ABD- Suud ilişkilerindeki yapısal ayrışma Obama döneminde yerleşik hal aldı. Bu da Arap isyanlarını yönetemeyen Obama'nın ana ilgisini Ortadoğu'dan çekmesiyle irtibatlı.
Burhanettin Duran: “Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinin PKK’yla PYD’yi ayrı tutmamaları söz konusu olduğu sürece PKK, PYD üzerinden mühimmat ve militan devşirebilecek.”
Aslan: CHP başta olmak üzere muhalefetin parlamenter sistemi savunmasının temel nedeni, parlamentoda hükümetin zor kurulup kolay düşürülmesi ve irade parçalandığı için rejim krizlerine gebe olmasıdır. CHP asker ve sivil bürokrasiye yol açmak istiyor.