Berlin’den Erbil’e Yeni Dönem

Türkiye'nin birisi kuzeybatıdan diğeri güneydoğudan gelen bu iki milliyetçi dalganın türbülansına karşı çok iyi düşünülmüş hamleler geliştirmesi lazım.

Devamı
Berlin den Erbil e Yeni Dönem
Referandum ve Bölgenin Kaderi

Referandum ve Bölgenin Kaderi

Kürt milliyetçilerinin "hırsı" Arap, Fars ve Türk milliyetçilerinin "hiddetini" körüklüyor.

Devamı

Uzun yılların siyasetçisi Barzani, DEAŞ ile mücadele bitmeden ve Irak merkezi hükümeti gücünü konsolide etmeden "bağımsızlık" kararını cebine koymak istedi.

Türkiye’nin ABD ve bazı Avrupa ülkeleriyle son dönemde yaşadığı büyük sorunlar Batı ittifakıyla olan bağlarını zayıflattı.

Küresel güç olmayı hedefleyen Türkiye ve İran’ın hedeflerine ulaşmak için hem ekonomik ilişkilerini hem de Orta Doğu sorunları konusunda aralarındaki rekabet ve çatışmayı iş birliğine dönüştürmeleri kaçınılmazdır.

Filistin mücadelesinde daha aktif rol oynamak isteyen Türkiye’nin Filistinlilerin haklarını savunmada müttefikler bulması ve bu ajandayı küresel ölçekte yürütmesi önemlidir.

Körfez Siyaseti: Savunmacı Aktivizmden İç Rekabete

Körfez ülkeleri güvenlik travmasını Körfez’in içine taşıdı. Bundan sonraki her aşamada bu güvensizlik algısıyla birbirlerine yaklaşacaklardır.

Devamı
Körfez Siyaseti Savunmacı Aktivizmden İç Rekabete
BAE nin Bölgesel İhtirasları ve Körfez Krizi

BAE’nin Bölgesel İhtirasları ve Körfez Krizi

Son dönemde bölgesel siyasette daha etkin bir aktör olma hedefindeki BAE, bu çerçevede hem Ortadoğu hem de Afrika Boynuzu'nda önemli stratejik hamleler atmıştır.

Devamı

Türkiye’nin Orta Doğu’daki başka bir bölgesel güçle kuracağı ittifak bütün bölgenin geleceğini belirleyebileceği gibi, Orta Doğu’nun dışına da taşıp küresel etkiler doğurabilecek bir girişim olacaktır.

Barzani yönetiminin en çok zorlanacağı nokta Türkiye ve İran gibi bölgesel güçleri ikna etmek olacaktır.

Türkiye, son yıllarda içeriden ve dışarıdan maruz kaldığı bütün saldırılara rağmen halen Orta Doğu’nun en büyük ekonomisine sahip olmaya devam ediyor.

Ortadoğu'nun Müslüman bölgesel güçleri büyük bir sınavda. Komşu ülkelerin bölünmesinden ya da oradaki terörist grupların varlığından kaynaklanan tehditlerin kontrolden çıktığı bir aşamadayız.

Ankara'nın bu kritik ortamda Katar'a verdiği destek kuşkusuz gerilimi tırmandırmak ya da bu ülkeyi Körfez ülkeleri ile varılacak uzlaşmadan uzaklaştırma gayreti olarak okunamaz.

Körfez ülkelerinin İsrail ile birlikte "aşırılığa ve İran'a karşı" işbirliği yaptığı bir yere gidiyoruz. Ortaya çıkan yeni güçler dengesi bölgeye bir düzen getirebilmekten uzak.

Türkiye’nin, doğrudan ABD ya da Rusya ile çatışmaya sürüklenmekten kaçınarak kendi çıkarlarına doğrudan tehdit oluşturan gelişmelere kapasite ve imkânları ölçüsünde müdahale etmekten başka seçeneği yok.

ABD’de, bu ülkenin Türkiye politikasının kendi çıkar ve algıları doğrultusunda belirlenmesi için çalışan lobiler olduğu gibi, Avrupa’da da aynı şekilde çaba gösteren etkili lobiler vardır.

Sadece Türkiye sathında değil Irak ve Suriye'de de sınır ötesi harekâtlar ve operasyonlara devam ederek ulusal güvenliğini tesis etmeye yönelik adımlar atmalı. Vekil unsurları kullanabilmeye yönelik kapasite inşa etmeli.

Yılbaşı eğlencesini hedef alan terörün hedefi "hayat tarzı" ya da "laiklik" değil. "Hayat tarzı" ve "dindar-laik ayrımı" üzerinden toplumumuzu bölmek.

Bir süper gücün hava desteği (Rusya), bir bölgesel gücün milisleri (İran) ve acımasız bir rejimin ordusu ile asimetrik bir güç kullanıldı muhaliflere ve sivillere karşı. Halep'te yaşananlar 1995'teki Srebrenitsa katliamı ile karşılaştırılabilir ancak.

Türkiye ekonomisinde yapılamayan, bu kez toplumsal yaşamda güvenlik korkusu oluşturularak Türkiye resmini, umutsuz ve karamsar bir şekilde gösterme çabası devrede.

Devletin yeniden yapılandırılması meselesinin dönüp dolaşıp geleceği yer de yeni anayasa ve yönetim sistemi olacak. Meclis açılınca sıcak ve bir o kadar önemli bir siyasi gündemin içerisine düşeceğiz.