Bölgesel Boşluk ve Türkiye'nin Politikası

Aktörler arasındaki çelişkileri kullanabilmek için sahaya inme cesareti Ankara'nın elini güçlendirmekte.

Devamı
Bölgesel Boşluk ve Türkiye'nin Politikası
Yeni Bölgesel Jeopolitik Boşluk ve Türkiye

Yeni Bölgesel Jeopolitik Boşluk ve Türkiye

Suud veliahdı Selman geçtiğimiz salı Oval Ofis'te ABD Başkanı Trump ile komedi kıvamında bir görüşme gerçekleştirdi. Ülkesini "ılımlı İslam" anlayışıyla reform etme niyetindeki Selman 2.5 haftalık ABD seyahatinde "inanılmaz" bir kamu diplomasisi yürütüyor.

Devamı

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Duran, '2019’a giderken Türkiye Afrin operasyonu ile kendisini sınırlı tutmayıp daha yeni operasyonlar yapacak. Ve bunun da açtığı siyasi alan Türkiye’nin güçlenmesini sağlayacak.' dedi.

Ortadoğu'daki kutuplaşma fırtınası durulacağa benzemiyor...

Türkiye'nin ve bölgenin önde gelen akademik dergilerinden biri olan Insight Turkey, 2018 yılının ilk sayısında Çin’in dış politikasına odaklanmaktadır. “Çin’in Israrcı Yükselişi: Küresel Zorluklar ve Bölgesel Dinamikler” adlı bu sayıda alanında uzman kişiler tarafından kaleme alınan, Çin’in bölgesel ve uluslararası politikalarında artan rolünü inceleyen yazılar yer almaktadır.

Analizde Doğu Akdeniz'in önemi, Moskova'nın bu havza üzerinden Ortadoğu'daki etkisi ve askeri kapasitesi ele alındı.

ABD Türkiye’nin Oyun Dışında Kalmasını Arzu Ediyor

SETA Güvenlik Araştırmacısı Necdet Özçelik ABD’nin bölgedeki amaçları ve Türkiye’ye karşın tutumu hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı
ABD Türkiye nin Oyun Dışında Kalmasını Arzu Ediyor
İnsanlığın Ortak Meselesi Kudüs

İnsanlığın Ortak Meselesi: Kudüs

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran'ın "2018’de Türkiye'nin Dış Politikasına Bakış" dosyasına verdiği röportaj:

Devamı

Asıl ilgi, Erdoğan'ın son yıllardaki siyaset yaklaşımına ve üstlendiği liderlik rolüneydi...

ABD'nin ekonomik refahı, iç güvenliği ve değerlerinin kurulması ilk halkayı oluşturmaktadır. Dışarıda kalan ikinci halka ise terörle mücadele, güç dengesi, NATO ve stratejik silahlara odaklanmaktadır.

Ankara, Moskova ve Tahran ile güç dengelerini etkileyecek somut işbirlikleri yapması. Dikkat çeken yönü ise Batı başkentleri ile gerilim yaşayan Türkiye'ye NATO ittifakının "ortak savunma ve siyasi-ekonomik faydalarının" hatırlatılması. Tillerson'un "uyarısının" beş hususu göz ardı ettiği kanaatindeyim:

ABD'nin ekonomik çıkarlarını korumak için yöneldiği agresif ve tutarsız politikalar belirsizliği yoğunlaştırıyor...

İran'ın Türkiye ile PKK konusunda işbirliği yapmaması kendi "stratejik çıkarları" konusunda hata yapması anlamına gelecek.

Trump’ın Ortadoğu gezisi sırasında ABD ile güncellenen ilişkilere rağmen Suudi Kralı Selman'ın Rusya'da stratejik anlaşmalara imza atması, bölgedeki yeni ittifak arayışlarının önemli bir işareti.

Türkiye’nin, Washington tarafından izlenen İran’ın yalnızlaştırılması siyasetine ayak uydurmak konusunda aykırı davranmaya çalıştığı her dönemde ağır bir şekilde ABD’nin baskısına maruz kalması Türk-İran ilişkilerinin geliştirilmesinin önündeki temel engellerden birisi olmuştur.

Moskova'nın bugün geldiği noktanın bölgede "düzen" ya da "eksen" kurabilecek bir yerde olduğu da söylenemez. Zaten böyle bir hedefi de yok.

Kasrı Şirin anlaşmasından beri sıcak çatışma yaşamayan Türkiye ve İran’ın ilişkilerinde yine de rekabet boyutunun işbirliğinden önde olduğunu görmek gerekir.

Suudi Arabistan, Türkiye'nin Rusya ile imzaladığı anlaşmaya benzer bir mutabakat gerçekleştirdi. İran'ın üç yıl önce S 300'leri alması ve Türkiye'nin S 400 anlaşması ile birlikte düşünüldüğünde bu mutabakat tipik silahlanma yarışını gösteriyor.

Ankara ve Tahran’ın, birbirlerine karşı tarihten gelen “güvensizliklerini” bir kenara bırakıp bu defa sıkı bir iş birliğine yönelmelerinin mümkün olup olmayacağını ise zaman gösterecek.

Etnik ve dini temelli terörizmin zirve yaptığı ve refah farkının uçuruma dönüştüğü şu devirde, self-determinasyon duygusallığı en başta bindirilmiş kıtalara çevrilen etnik gruplara zarar verir.

Bünyesinde Kürt nüfusu barındıran ulus devletler Kürt milliyetçilerini bir arada yaşamaya ikna konusunda en zorlu evreye geçtiler. Zira referandumla bir arada yaşamın bir yolu olarak "özerklik" çalışamaz ilan edilmiş oldu.