Cenevre-3'ün Sahibi Kim?

Suriye'nin geleceğinin nasıl kurulacağı konusunun bir sahibi yok. BM ümit vermiyor zira ABD bu işi sonuca götürecek sağlamlıkta konuya yaklaşmıyor.

Devamı
Cenevre-3'ün Sahibi Kim
Türk Tipi Başkanlığın ABC'si

Türk Tipi Başkanlığın ABC'si

Başkanlık sistemi tartışması normalleşiyor, rayına giriyor. Sisteme yönelik toplumsal destek artıyor. Peki tartışma normalleştikçe neleri müzakere edeceğiz?

Devamı

ABD Suriye’de açık bir şekilde Rusya ve İran’ın posta güvercinliğini yapıyor. Rusya ve İran’dan dinlediği orijinal (!) fikirleri Suriyeli muhaliflere satmakla meşgul.

Son dönemlerde Türkiye, enerjide cesur denilebilecek ve birilerini rahatsız eden adımlar atıyor. “Enerji merkezi” olma hedefinden bahsettiğimizde, bu hedefin ütopik, yani gerçekçi olmadığına dair yapılan eleştirilerin haksızlığı, bugün geldiğimiz noktada ortada.

PKK, Türkiye’deki çözüm sürecini Suriye iç savaşındaki gelişmeler üzerinden baskı altına alarak, çözüm süreci tekrar başlasa bile daha güçlü ve inisiyatifin kendi elinde olduğu bir durum ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Suriye'nin geleceği konusunda önemli kararların alınması beklenen Cenevre görüşmeleri öncesinde Esed yönetimine destek veren Rusya-İran blokunun diğer aktörler gibi fikir ve politika ayrılığı içerisinde olmadığı görülüyor.

Cenevre Aldatmacası

Suriye gibi yıpratma savaşları tarafların samimi bir müzakereye yaklaşması için pek teşvik edici sayılmaz. Taraflar her gün yıpranıyor olmasına rağmen, ani ve lehte bir dönüşüm beklentisine kapılmaktan kendilerini alamazlar.

Devamı
Cenevre Aldatmacası
ABD ve AB'nin Tavrı

ABD ve AB'nin Tavrı

Batı blokunun bütün bu strateji değişikliğinin arka planında DAİŞ'in Irak ve Suriye'de artan etkinliği ve Avrupa'da artan terör saldırıları bulunmaktadır.

Devamı

ABD Yönetimi olabildiğince açık bir dille muhalefete “Cenevre’de masa sizin yüzünüzden devrilirse muhalefete zırnık yardımın ulaşmasına müsaade etmem” diyerek “Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi” Steffan De Mistura’nın Moskova’da hazırladığı muhalefeti tasfiye planını kabul etmeye de icbar ediyor.

Küreselleşme ve görece hızlı zenginleşmenin getirdiği kültürel hazım sorunları, etik problemler, piyasa çarpıklıklarını meşru görme anlayışı ve aşırı pragmatizm, muhafazakar girişimcileri de etkiliyor.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin ambargonun kaldırılmasından hemen sonra vakit kaybetmeden Çin'den Avrupa ülkelerine kadar geniş bir yelpazede yatırım ve ticaret turuna çıkması, tüm tarafların İran'ın küresel ekonomiye entegre olmasını istediğini gösteriyor.

Türkiye’de devlet-sermaye ilişkilerinde yaşanan gerginlikler, ekonominin büyüme yöneliminden daha çok ideolojik meselelerde yaşanan farklılaşmalardan kaynaklandı.

Tarihin bu kritik evresinde, ülkesinin milli menfaatlerini gözeten herkes Türkiye'ye içeride ve dışarıda yürüttüğü bu mücadeleye destek vermek durumunda. Türkiye'nin daha iyi nasıl sonuç alabileceğine ilişkin elbette farklı yol ve yöntemler önerilebilir. Fakat Türkiye'nin köşeye sıkışmasından zevk almak, bunun için uğraşmak kabul edilemez.

Suriye’deki ve Irak’taki mevcut durum devam ettiği sürece PKK’nın silah bırakma sürecine girse bile bunu sahici olarak gerçekleştirmeyeceğine dikkat çeken Burhanettin Duran: “Aynı anda Rusya’dan, İran’dan, Amerika’dan destek alan bir örgüt niye Türkiye’deki savaşını bıraksın?”

Libyalı tarafların anlaşması tek başına ülkedeki krizi çözme yeterliliğine sahip görünmüyor. Aynı zamanda bölgesel aktörlerin de Libya üzerinde asgari müştereklerde buluşması gerekiyor.

Özgürlükçü ve sivil bir anayasa yolunda reform yapılmak istenmesinin; bu noktada irade sergilenmesinin önemine dikkat çeken Nigar Tuğsuz: “Masaya oturan aktörlerin önce legal bir şekilde kendilerini ortaya koymaları gerekiyor. Toplumsal zeminde bir mutabakata; bir toplum sözleşmesine ihtiyaç var.”

Mehmet Uğur Ekinci: “Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkilerin gelişmesi demek; Türkiye’nin, Balkanlar’ın tamamı üzerinde var olan bir bölgesel aktör haline gelmesi demektir.”

Muhittin Ataman, Rusya’nın Ortadoğu politikasının tarihsel arka planına ve Suriye’nin geleceğinde Rusya’nın nasıl bir rol oynayacağına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Burhanettin Duran, Türkiye’de siyaset kurumunun sorunları çözme iradesinin zayıf olduğuna yönelik bir algı oluşması açısından terörün, bütün aktörlere yönelik bir tehdit olduğuna vurguda bulundu.

Veysel Kurt, ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi çıkmazın, çatışmaların önüne geçilmesini engellediğini belirtti.

Fahrettin Altun: “Rusya küresel aktör olma yolunda kriz çıkarmaktan geri durmuyor, kendi etkinlik alanını; egemenlik alanını genişletmeye çalışıyor.”