Analiz: Ukrayna Savaşı, BM ve Barışın Korunması

Bu analiz BM’nin uluslararası barış ve güvenliği korumaya dönük sisteminin ana hatlarını, günümüze kadar ne tür reformlara tabi tutulmaya çalışıldığını ve daha etkin bir sistemin kurulmasına yönelik önerileri ele almaktadır

Devamı
Analiz Ukrayna Savaşı BM ve Barışın Korunması
Kriter in Ekim Sayısı Çıktı Dönüşen Dünyada Türkiye

Kriter’in Ekim Sayısı Çıktı: Dönüşen Dünyada Türkiye

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 61. sayısı çıktı.

Devamı

Washington'da Ankara'ya karşı eski yoğun gerilim havası yok. Afganistan müzakereleri ve Ankara'nın Mısır ve BAE ile normalleşme adımları havayı bir miktar değiştirmiş. Ancak yeni işbirliği hamleleri üretilmedikçe Erdoğan'ın değindiği durgunluk ve çözümsüzlük hali devam edecek gibi görünüyor.

Erdoğan’ın inisiyatif alması ve küresel düzene yaptığı eleştiri/öneriler liderlik algısını pekiştiriyor. 'Daha adil dünya' vurgusu tüm insanlığa yönelik bir çağrı. Çıkarların kaotik dünyasında değerlere yaptığı referansla bunu sıklıkla gösteriyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Foreign Policy Association ve SETA DC tarafından düzenlenen programa katıldı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının New York'ta Düzenlediği Panelde BM Reformu Tartışıldı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının BM Genel Kurulu öncesi New York'ta düzenlediği düzenlediği panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaleme aldığı 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' isimli kitapta da yer alan BM'ye ilişkin somut reform önerileri tartışıldı.

Devamı
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının New York'ta Düzenlediği Panelde BM Reformu Tartışıldı
Daha Adil Bir Dünya Mümkün İflas Etmiş Uluslararası Sisteme Bir

“Daha Adil Bir Dünya Mümkün” İflas Etmiş Uluslararası Sisteme Bir Çözüm Sunuyor

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaleme aldığı “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” kitabı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

Erdoğan'ın adaleti merkeze alan BM reform önerisi küresel düzenin geleceğini tartışmaya açıyor. Karşıtlık değil adalet çağrısı yapıyor. İnsanlığın yeni bir savaşa sürüklenmemesi için alarm zillerini çalmakla kalmıyor, somut çözüm önerisinde bulunuyor. Erdoğan muhtemelen iki hafta sonra BM'de bu öneriyi dünya liderleriyle paylaşacaktır.

SETA, 'BMGK Reformu: Almanya ve Türkiye'nin Karşılaştırmalı Pozisyonları' analizini yayımladı.

Bu analizde BMGK’ye yönelik reform çağrıları irdelenmekte, bu bağlamda Türkiye ve Almanya’nın pozisyonları karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır.

ABD eski başkanı Barack Obama’nın ulusal güvenlik eski danışman yardımcısı Ben Rhodes “Olduğu Gibi Dünya” başlıklı kitabında, 2011 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu görüşmeleri sırasında Erdoğan’la Obama arasında geçen bir diyaloğa yer verir.

Erdoğan pazar gününü ağırlıklı olarak New York'taki sivil toplum ve düşünce kuruluşlarıyla toplantılarına ayırdı. Pazartesi liderlerle görüşmeler öne çıkarken bugün Genel Kurul'a hitap ediyor. Erdoğan'ın 2014'teki konuşmasına benzer, etkili bir konuşma yapması bekleniyor. Bilindiği gibi, "Dünya beşten büyüktür" mottosu ile Erdoğan, küresel adaletsizliklere ve çatışmalardaki insani drama işaret eden neredeyse tek dünya lideri. Batı dışı toplumların ve elbette İslam dünyasının sorunlarını dünyaya haykırmaktan geri durmuyor.

BM Genel Kurulu bu yıl, “Yoksulluğun Giderilmesi, Kaliteli Eğitim, İklim Eylemi ve Kapsayıcılık için Çok Taraflı Gayretlerin Canlandırılması” temasını ön plana çıkarıyor.

Erdoğan bu geziyi bir Latin Amerika gezisi olarak da görüyor. Uluslararası sistemdeki gerilim ve adaletsizliğe sürekli işaret edecek ve bu anlamda uluslararası bir farkındalık oluşturmaya çalışacaktır. BM reformu konusunu gündeme taşıyacaktır.

Bu zirvenin ekonomik gündemi korumacı politikalar, ABD-Çin arasında karşılıklı misillemelerle sürdürülen ticaret savaşı ve İran yaptırımları olacak.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı G-20 toplantısı öncesinde Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te bir panel düzenledi. Türkiye'nin dış politikasının ana hatları ve özelde Latin Amerika'yla olan ilişkileri konuşuldu.

Korumacılık yükselişe geçti. Dünya liberalizm rayını terk etti. Merkantilist rayda karar kıldı. Sınırlar sertleşiyor. Boşluklar doğuyor. Ve bu boşlukları doldurmaya aday aktörler hızla bu boşluklara doğru akıyor. Dünya siyaseti enerji biriktiriyor.

Türkiye işbirliğine açık olduğunu ilan ediyor. Uyum gösterenlerle yol yürüyor. Göstermeyenlere de mecburiyeti yok. Otonom Türkiye'nin doğuşu zorlu bir mücadele gerektiriyor.

Erdoğan, mevcut uluslararası düzendeki statü dağılımından rahatsızlığını açıkça belirtirken, Türkiye’nin büyük güç olarak tanınması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. “Büyük güç statüsü elde etmeyi” Türkiye’nin yeni dış politika doktrinin ilanı olarak değerlendirebiliriz.