Halep'te Süren Yıkım ve Suriye’nin Geleceği

Fırat Kalkanı Operasyonu sebebiyle Türkiye’nin Halep’e ses çıkarmadığı iddiası son derece yanlıştır. Türkiye’nin Halep için en başından itibaren verdiği diplomatik destek ortadadır.

Devamı
Halep'te Süren Yıkım ve Suriye nin Geleceği
Halep Düşerse

Halep Düşerse...

Esed rejimi sahada gittikçe güçleniyor. Halep'in düşmesi ile kritik bir aşamayı geçmeyi hedefliyor. Ülkenin büyük kentlerinin tümünü ele geçirmiş olma fırsatını yakalayacak.

Devamı

Türkiye’nin, birbiri ardına gelen saldırılara neden maruz kaldığı çok iyi anlatılabilirse, millet bu saldırıların vereceği zararları göğüslemeye hazır olacak ve onları gerçekleştirenlerin beklentileri doğrultusunda hareket etmeyecektir.

Sisi rejiminin dış politikada Suudi Arabistan çizgisinden uzaklaşarak geleneksel anlamda Mısır siyasetinde herhangi bir bağlamı olmayan İran’a yönelmesi, Kahire’deki birçok çevrenin tepkisini çekmektedir.

17-25 Aralık sürecinde yargıda kullandıkları ifade ve kalıpları bir kez daha tedavüle sokup, FETÖ ile mücadeleyi sakatlamaya çalışıyorlar.

Hem Clinton hem de Trump DAEŞ’i bitirme vaadiyle kampanya yapıyor ancak her ikisi de Amerikan askerlerinin sahaya inmeyeceği vaadini de yineliyor.

Suriye'de De facto Bir Güvenli Bölge Mümkün

SETA Ankara Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman Suriye'deki güncel gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Suriye'de De facto Bir Güvenli Bölge Mümkün
Tayyip Erdoğan Değil mi O

Tayyip Erdoğan Değil mi O?

Erdoğan bir yandan küresel alanda terörizmle mücadeledeki yetersizliğe ve ikiyüzlülüğe dikkat çekerken, öte yandan savaştan kaçan mültecilere Batı ülkelerinin sorumsuzluğuna vurgu yaptı.

Devamı

Büyük liderlerin kendi toplumları için bir misyonları ve vizyonları olduğu gibi küresel vizyon ve misyonları da vardır.

SETA Ankara Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

BM'ye, güvenlik konseyine ve tabii ki diğer kurumlara, sorunlara çözüm üretme noktasında ciddi bir güvensizlik var.

ABD'nin Ortadoğu siyasetine yön veren geleneksel kanadı, Suriye krizinin çözümünden değil, derinleşmesinden yana bir tavır takınıyor.

ABD’nin Esed güçlerini “kazayla” vurması, benim gibi “Amerika’nın Suriye’deki istihbarat kapasitesinin bir facia olduğunu” düşünen birisine bile inandırıcı gelmiyor.

Kerry-Lavrov mutabakatı Suriye’de kimin kazanacağına değil, kimlerin kaybetmesi gerektiğine dair varılan bir mutabakattır.

Halep’le Türkiye’nin bağlantısının koptuğu anlarda Kerry, başka bir zeka küpü analizine başvuruyor ve ‘Şam ve Moskova, Suriye’de askeri çözüm arayışı içerisinde’ diyor. Bu muhteşem (!) analize bizim Anadolu insanının tabiriyle ‘Ha şunu bileydin!’ demek lazım.

Dönem başkanlığını devralan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Zirve açılış konuşması İİT'ye yönelik beklentilerin tercümanı oldu. Hem de İİT'nin "gerçek bir birlik" olması için neler yapılması gerektiğine dair önerilerle dopdolu olarak.

Suriye’de eğer tüm grupların bir arada yaşayacağı üst bir otorite tesis edilecekse bu, uluslararası aktörlerin kuracağı objektif bir koalisyonla tüm terör örgütlerinin temizlenmesi ve Esed’siz seçimlerin yapılarak halka fikir hakkı sunulmasıyla mümkün gözükmekte.

Rusya ve Esed rejiminin benzer olaylardaki siciline bakıldığında, bu aktörlerin sözlerini tutacaklarına dair ikna edici bir tablo yok.

Irak’a yapılan müdahaleden bu yana bölgede ortaya çıkan otorite boşluğu ve hukuksuzluk, gayr-i nizami yollardan sonuç almaya alışmış birçok ülkeye ve onlarla ilişkili paramiliter güçlere operasyonel alan açtı.

Hiç utanmadan, operasyonun olduğu akşam, "Türkiye'nin derdi YPG'ye saldırmak değil, DAİŞ'i korumak" diye propaganda yapıyorlar. Güvenlik gerekçesiyle atılan bir adımı "kültürel hınç"la izah etmeye çalışıyorlar.

Azez’in düşmesi ve Halep koridorunun kapanmasını önlemek üzere alınan inisiyatif, Putin’e Suriye’deki oyun planını uygularken Ankara’nın hassasiyetlerini göz önüne almak zorunda olduğunu hatırlatmış olmalı.