Trump İran'da Rejim Değişikliği Peşinde Değil

Prof. Dr. Kemal İnat, 'ABD bu yaptırımlarla ne hedefliyor? İran’da rejimi değiştirmek isteyen, İran ile Suud arasında sıcak bir çatışma isteyen ve İran’ın bölgede sınırlandırmak isteyen yani her üçünü arzu eden çevreler var ABD’de. Ama Trump, İran’ı bir şekilde bölgede sınırlandırmak istiyor. Rejim değişikliği peşinde değil.' dedi.

Devamı
Trump İran'da Rejim Değişikliği Peşinde Değil
Nükleere Sahip Olmak

Nükleere Sahip Olmak

ABD ile SSCB'nin nükleer silah yarışına girmelerine rağmen birbirlerine karşı bu silahları kullanmayışları da bu yüzdendir. Birisi kullanırsa öteki de kullanmaktan imtina etmeyecektir. Bu yüzden ikisi de caydırıcılık adına nükleer silah kapasitelerini geliştirirken kullanmayı göze alamamışlardır. Literatürde buna "dehşet dengesi" deniliyor.

Devamı

ABD'nin tek yanlı siyaseti ve diğer üye ülkelerin rızasını aramaması G7 platformunu da olumsuz etkilemektedir.

Keşmir meselesi, Britanya'nın 1947'de Hint Alt Kıtası'ndaki sömürge yönetimini sona erdirmesinden bu yana dünya kamuoyunu meşgul eden ve halen çözüm bulunamamış önemli sorunların başında gelmektedir.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Emrah Kekilli, 2011'deki Libya devriminin başından bu yana Türkiye'nin pozisyonunda bir değişiklik olmadığını belirterek, "Türkiye her zaman Libya halkının ve halkı temsil eden meşru aktörlerin yanında yer almıştır." dedi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın resmi temaslar için Çin'de bulunduğu dönemde "Türkiye-Çin Ekonomik İlişkileri Raporu"nu yayımladı.

İran Yaptırımları ve S-400 Baskısı Kime Hizmet Ediyor?

Washington, Ankara etkili bir hava savunma sistemi temin etmek istediğinde onu eli boş döndürmesine rağmen şimdi Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemleri temin etmesine yönelik adımlarını büyük bir krize dönüştürürken de aynı düşmanca politikayı sürdürüyor.

Devamı
İran Yaptırımları ve S-400 Baskısı Kime Hizmet Ediyor
Amerikan Yaptırımlarının Türkiye-Rusya İlişkilerine Etkisi

Amerikan Yaptırımlarının Türkiye-Rusya İlişkilerine Etkisi

Washington’un özellikle Trump döneminde, BM kararlarına açıkça aykırı kararlar alıp kurucusu olduğu BM Sistemini ortadan kaldırmaya çalışması ABD’nin bu genel tutumuyla örtüşüyor

Devamı

Trump, İsrail yayılmacılığını meşrulaştırmak için bir adım daha attı. Geçen yıl mayıs ayında Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımıştı. Önceki gün de "52 yılın ardından ABD için İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi" açıklamasını yaptı. Dünya başkentlerinden bu kararı reddeden tepkiler geldi.

17 maddelik sonuç bildirgesi ile BM Güvenlik Konseyi 2254 sayılı karara bağlı olarak yürütülen çalışmaları özetlediler. Astana sürecine Irak ve Lübnan gibi ülkelerin dahil edilmesini müzakere ettiler.

Venezuela’da yaşanan gelişmeleri bütün ülkeler yakından takip ediyorlar. Zira bu ülkede yaşanan gelişmelerin sadece Venezuela’nın ya da Latin Amerika’nın iç meselesi olmadığını herkes görüyor.

Güvenli bölge konusunda Türkiye'nin önceliği her ne kadar sınır hattının terörden temizlenmesi olsa da, bölgenin imar edilmesiyle birlikte mültecilerin geri dönüşünün sağlanması da büyük önem arz ediyor.

Merkel’in bir daha aday olmayacağını açıklaması, Brexit süreci ve Fransa’nın ümit vaadeden liderinin sarı yeleklilerin protestolarıyla imajının sarsılması Avrupa siyasetini derin bir belirsizliğe sürüklüyor.

Rusya ile Ukrayna arasındaki kriz dünyanın gündeminde yeni ve sıcak bir pencere açtı. Bir yanda Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO ve AB üyeliği tartışmaları sürerken Rusya'nın Kırım ve Ukrayna'nın bir bölümünü işgal etmesi ilişkileri daha da gerdi. Rusya ise, bu krizin ABD'nin jeopolitik oyunları olduğunu belirtiyor.

Ankara'nın cinayeti soruşturma kararlılığı ve delilleri toplama mahareti olmasaydı bu noktaya gelinemezdi. Türkiye'nin delilleri "görmek isteyenlerle paylaşmasından" ve "uluslararası soruşturma" istemesinden sonra Suud Başsavcısı açıklama yapmak zorunda kaldı.

ABD'nin 'sınırlandırmak' için karşısında Arap-İsrail bloğu oluşturduğu yayılmacı bir bölgesel gücün (İran) bu halde olması tahmin edilen bir şeydi. Ancak Trump ailesi ile yakın ilişkileri olan Veliaht Bin Selman'ın hırslı politikalarının bu denli bir sorgulamaya tabi olması beklenmiyordu.

Türkiye’nin Batı karşısındaki hiyerarşiyi reddeden arayışına yönelik tepki, kuşkusuz en açık şekilde medya bağlamında görünür olmaktadır.

Erdoğan, mevcut uluslararası düzendeki statü dağılımından rahatsızlığını açıkça belirtirken, Türkiye’nin büyük güç olarak tanınması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. “Büyük güç statüsü elde etmeyi” Türkiye’nin yeni dış politika doktrinin ilanı olarak değerlendirebiliriz.

Başkan Erdoğan BM'nin yapısal reformdan geçerek asli vazifesi olan dünya barışı ve insan haklarını koruma sorumluluğunu daha etkili bir şekilde yerine getirmesi çağrısını yineledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” söylemi, Almanya ve Japonya’nın istediği gibi, beş daimi üyenin sayısının artırılıp kendisine de veto hakkı verilmesi talebini ifade etmiyor. Aksine Türkiye, bütün BM üyelerinin barışın korunması için hak ve sorumluluk üstleneceği veto engelinin olmadığı adil bir BM sistemi istiyor.

BM, ilk kurulduğu günden itibaren kritik tüm konularda işlevsizleşmiş ve sadece bir tek konuda, Kore müdahalesi dışında, hep yanlışlıkla işlemiş bir örgüt.