Esed Pervasız Kıyımlarına Devam Edecek

SETA Dış Politika Direktörü Ufuk Ulutaş, Suriye'de Esed rejiminin Şam'ın Doğu Guta Banliyösü'nde gerçekleştirdiği kimyasal silahlı katliamın ilk olmadığı ve bundan sonra da bu tür pervasız kıyımların yaşanacağı değerlendirmesinde bulundu.

Devamı
Ufuk Ulutaş Esed Rejimi Mısır'daki Sessizlikten Güç Alıyor

Ufuk Ulutaş: Esed Rejimi, Mısır'daki Sessizlikten Güç Alıyor

Suriye'de Esed rejiminin, başkent Şam'ın Doğu Guta Banliyösü'nde gerçekleştiği iddia edilen kimyasal silahlı saldırıyı AA'na değerlendiren SETA Dış Politika Direktörü Ufuk Ulutaş, bu saldırının Lazkiye'deki çatışmaları ateşleyebileceği değerlendirmesinde bulundu.

Devamı

Suriye'de Esed rejiminin kimyasal silahla yaptığı katliama BM'nin sessizliğini değerlendiren SETA Başkanı Taha Özhan, katliamın sebebinin Mısır'daki katliamlara uluslararası sessizlik olduğuna dikkat çekti.

Normu ayaklar altına alanlara müdahale şöyle dursun caydırıcı bir strateji veya söylem dahi kullanmayan Amerika bundan sonrası için otoriter rejimlerin kimyasal silah kullanımının normalleşmeye başlayabileceği bir dönemin de temellerini atmış oldu.

NTV'ye konuk olan SETA Dış Politika Direktörü Ufuk Ulutaş, kimyasal silah saldırısı sonrası Suriye'ye yapılacak muhtemel askeri müdahalenin iki anlama geleceğini belirtti.

Kılıç Buğra Kanat: Muhtemel bir ABD saldırısı Suriye'deki iç savaşın sona ermesini sağlamayacak. Saldırının Esad'ın konvansiyonel güçlerine darbe vurarak muhalif güçlere bazı ciddi avantajlar sunacağı beklenebilir.

5 Soru: Olası Suriye Müdahalesine Körfez'in Bakışı

Gülşah Neslihan Akkaya: Hiçbir Körfez ülkesinden Suriye'ye olası bir askeri müdahaleyi destekleyeceği yönünde resmi açıklama gelmemesine rağmen, Suriye muhalefetine en fazla silah yardımında bulunan Suudi Arabistan ve Katar'ın müdahaleye destek vereceği açık.

Devamı
5 Soru Olası Suriye Müdahalesine Körfez'in Bakışı
Suriye'de Vekà let Savaşı Biter mi

Suriye'de Vekâlet Savaşı Biter mi?

Türkiye askeri müdahalede taraf olmanın psikolojik ve ahlaki sorunlarından fazla 'müdahale sonrası' yaşanacak gelişmelere odaklanmalıdır. Çünkü müdahaleye önderlik yapacak aktörler Türkiye'nin yüzleşmek zorunda olacağı güvenlik riskleriyle karşı karşıya değildir.

Devamı

Geçilmedik kırmızı çizgi bırakmayan Esed'in kimyasal silah kullanması sonrasında ABD ve diğer küresel güçlerin müdahaleyi tartışmaları, daha çok uluslararası sistemin meşruiyetini devam ettirme veya güçlendirme kaygısını yansıtmaktadır.

Suriye'ye yapılması düşünülen müdahalenin hazırlıkları sürerken, ABD'nin Ortadoğu politikasındaki kararsızlık ve bunun sonucu olarak bölgedeki son olaylara tepkisizliğini değerlendiren SETA Başkanı Taha Özhan, bu tutum nedeniyle Suriye'nin ABD'nin yeni krizi olduğunu söyledi.

ABD yönetimi, müdahalenin gerekliliğine kendisini inandırmış gibi görünse de ciddi endişelere de sahip. Çarşamba günü Senato ve Kongre'nin Dış İlişkiler Komiteleri'nde gerçekleşen Suriye tartışmalarına baktığımızda, ABD'nin müdahale konusunda endişeler taşıyan önemli bir kesiminin olduğu anlaşılıyor.

Zamanında siyasi müdahale çabalarının altını boşaltan “küresel siyasi müdahale”, kendi başlattığı “askeri müdahale” tartışmalarını da yönetemedi. Soru şu: bir Suriye krizimiz mi var yoksa küresel siyasi bunalım mı?

Analizde, Güvenlik Konseyi'nin yapısı ve bugüne kadar oynadığı rol, Türk dış politikası bağlamında BM'nin etkinliği ve Türkiye ve BM ilişkileri ele alınıyor.

Kendi içinde demokratikleşen, vesayet ve müesses nizam ile mücadele veren, darbe mirası kalıntılardan kurtulmaya çalışan bir hükümetin bölge ülkelerindeki benzer toplumsal talepleri ve süreçleri desteklememesi düşünülemez.

Ruanda'dan Bosna'ya, Kosova'ya, Filistin'e ve Suriye'ye kadar birçok kritik sınavı geçemeyen Güvenlik Konseyi, pazarlıkların döndüğü ve daimi üyelerin bölgesel çıkarları üzerinden katliam ve soykırım seçiciliği yaptığı bir konsey.

İran'ın içeride ve bölgede karşı karşıya olduğu sorunlar, salt halkla ilişkiler kampanyasıyla çözülebilecek türden değil. Batı'nın İran algısı da sadece olumlu mesajlar ve gülen bir yüzle değişebilecekmiş gibi durmuyor.

Obama'nın Ortadoğu'da her türlü ciddi maliyetten kaçınması ve ne İran'a ne de Suriye'ye askeri bir müdahale yapmak istememesi, Ruhani'nin son diyalog çağrılarının karşılık bulabileceğine işaret ediyor.

Darbeciler, İhvan'ı yasaklamak ve darbe yönetimi altında darbenin komutanının aday olduğu bir seçimle Sisi'yi Cumhurbaşkanı seçmek planlarıyla aslında Türkiye modelini uygulamak istiyorlar.

Bölgenin en önemli iki ülkesi olarak İran ile Türkiye arasında ciddi bir karşılıklı bağımlılık söz konusu. Bu iki ülke olmadan bölgesel istikrarın sağlanması mümkün değil.

Vietnam Savaşı hayalet ise Suriye konusunda kafa yoran Obama yönetimi için Irak savaşı bir cadılar bayramı etkisi yaratıyordu. Zira herkes bu savaşa nasıl gidildiğini en canlı haliyle hatırlıyordu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 18 Ekim'de 1 Ocak itibariyle üyelik süreleri sona erecek Azerbaycan, Guatemala, Fas, Pakistan ve Togo'nun yerine görev yapacak 5 ülke için oylamaya gitti ve oylama sonucunda Nijerya, Çad, Suudi Arabistan, Litvanya ve Şili BM Güvenlik Konseyi'nin iki yıllık geçici üyeliğine seçildi. Fakat BM tarihinde bir ilk yaşandı ve Suudi Arabistan, barış ve istikrarı sağlamada yetersiz kaldığı eleştirisiyle BMGK üyeliğini (henüz resmi bir adım atılmasa da) reddetti. Suudi Arabistan'ın, tarihinde ilk kez elde ettiği ve BM'nin yaptırım gücüne sahip tek siyasi organı olan Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini neden reddettiği ise çelişkili cevaplar içeriyor.