Sadece Avrupa değil. Benzerlerine dünyanın diğer coğrafyalarında da rastlıyoruz. Amerika'dan Hindistan'a, Brezilya'dan İngiltere'ye kadar çok sayıda ülkede ana akım siyaset kaybediyor. Yerine popülist ve tepkisel dil kullanan liderler seçiliyor.
Devamı
Trump yönetiminin, Ortadoğu'nun askeri bakımdan ağır sıklet aktörlerini bir tarafa bırakarak Suudi Arabistan ve BAE üzerinden bölgeyi şekillendirme çabası daha fazla kaos ve istikrarsızlık getirecek.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 30. sayısı raflardaki yerini aldı.
Sonuç ortada, Rusya göstere göstere ilerliyor. Batı ittifakı dediğimiz şey bu yayılmayı görmezden geliyor. Ama bu duruma bir günde gelmedik. Gürcistan, Kırım, Suriye örneklerinde Rusya kendi önünde dikilen bir NATO görmedi.
NATO üyesi Türkiye’nin PKK ve FETÖ terör örgütleri karşısındaki mücadelesine bu örgüt çatısı altındaki müttefiklerinin nasıl tepki verdiğine baktığımızda ise, AB çatısı altındakine benzer dayanışmayı kesinlikle göremiyoruz. Başta ABD, Almanya ve Fransa olmak üzere NATO’nun birçok üyesi, güvenlik ortaklığının gereğini yerine getirmek yerine bu örgütlere doğrudan ya da dolaylı destek veriyorlar.
AB’nin özellikle Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası terörle mücadelesine yönelik tavrı kabul edilemez boyutlara ulaşmış durumdadır.
Ortadoğu’da gerilim düşmek yerine sürekli artmaktadır. Bu artışı bölgede mayalanmakta olan değişim sancılarının sinyali olarak okumak da mümkündür. Ulus-devletlerin ve halklarının kendilerini hem askeri hem de politik-ekonomik açıdan güvende hissetmeleri her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. ABD, Çin, Rusya ve AB gibi bölge-ölçekli ya da kıta-ölçekli devletler-arası uluslararası sistem, diğer bölge devlet ve halklarını da benzer bir siyasi düzene geçme konusunda baskılamaktadır.
Devamı
İç konsolidasyona sahip bir lider olarak Erdoğan türbülansa giren uluslararası sistemde öncü bir siyaset yürütüyor.
Devamı
Seçim kampanyaları siyasetçilerin popülist vaatlerde bulunma dönemidir. Seçmenin duygularına hitap etmek oy almanın etkili bir yolu olarak denenir. Ekonomiden dış politikaya birçok konu propaganda malzemesi yapılır.
Cuma akşamı ABD-Britanya- Fransa ittifakının Suriye'ye attığı yüz beş füze gerilimin taraflarının hepsine "zafer" kazandırdı. Başkan Trump "büyük" zaferini "görev tamamlandı" mesajıyla kutladı.
ABD, Fransa ve Britanya’nın Suriye’de yaşanan son kimyasal saldırıyla verdiği ortak tepkiyi, ABD ile başta Rusya ve Çin olmak üzere diğer dünya güçleri arasında yaşanan rekabet ve gerilim bağlamında değerlendirmek gerekir. Rusya ile Britanya arasında yaşanan ajan krizi ve Çin ile ABD arasında süregiden ticaret savaşı da benzer bağlamda ele alınmalıdır.
Obama'dan Trump'a miras kalan hatalı DEAŞ mücadelesi Ortadoğu'daki ülkeleri terör örgütlerini "vekiller" olarak kullanmaya itti. Bu da "benim teröristim iyi, senin teröristin kötü" yaklaşımını doğurdu.
Britanya'nın AB'den ayrılmasına ek olarak birlik içinde Almanya ve Fransa'nın da kendi milli siyasetlerini öncelemek zorunda kalacakları yeni bir jeopolitik kırılma gerçekleşebilir.
Britanya'dan Macaristan'a kadar Avrupa'da yükselen "popülizmin" ABD'deki temsilcisi olarak görülen Trump, Amerikan halkının korkularına, içe kapanma hissiyatına hitap etti.
Keşke Batı başkentleri "itiraf" etmeyi bırakıp "tövbe" etseler. Bilerek "hatalı" karar vermeyi terk etseler. Tüm insanlığın "yarınları" için yaptıklarının ya da yapmadıklarının sorumluluğunu üstlenseler.
AK Parti muhaliflerinin keskin dilinin etkisindeki Batı medyası "değerler" adı altında Erdoğan'ı "Batı'nın ötekisi", hadi şimdilik "düşmanı" demeyeyim, olarak kodluyor.
AK Parti muhaliflerinin keskin dilinin etkisindeki Batı medyası "değerler" adı altında Erdoğan'ı "Batı'nın ötekisi", hadi şimdilik "düşmanı" demeyeyim, olarak kodluyor.
Filistin gibi tüm Müslümanların ortak davası olan bir konuda İsrail'i durduracak bir uluslararası kamuoyu yaratamayan topluluğa "İslam dünyası" denilebilir mi?
Obama'nın, 2016 ABD seçimlerine daha fazla dünya gündemli bir miras bırakması için de gerçekçi bir siyasi zemin bulunmamaktır.
20 Ağustos 2009 tarihinde Afganistan’da tüm dünya tarafından ilgiyle izlenen bir seçim yapıldı. Seçim, özelde Afganistan’ın başkanını ve eyalet meclisi üyelerini belirlemek üzere yapılsa da, seçimlerin tüm dünya tarafından ilgiyle izlenmesi sorunun sadece Afganistan’la sınırlı olmadığını gösteriyor. Afgan seçimlerinin sonucu, Afganistan’da kimlerin iktidara geleceğini göstermenin çok ötesinde, Afganistan’ın önümüzdeki yıllarda nasıl bir ülke olacağını, ülke içindeki egemen güçlerin kimler olacağını, ülkenin kurumsallaşmasının ne düzeyde kalacağını ve ülke yönetimine talip yerli ve yabancı güçler arasında ne tür ittifakların kurulacağını da belirleyecek.
19. yüzyılda güçlü bir şekilde ortaya çıkan Batı sömürgeciliğinin arkasında yatan felsefi, ekonomik, siyasi ve kültürel temelleri hakkında neler söyleyebilirsiniz? 19. yüzyılda artık rafine bir program haline dönüşen sömürgecilik arızi bir gelişme değil Batı felsefesinin pişirdiği kapitalizmin oldukça tabii bir neticesi olarak okumak lazım. Öyle ki, 1788 tarihli Britanya “Köle Ticareti Düzenlemesi” yasası altında, köle gemilerine sıkıştırılacak köle sayısında azami verimlilik sağlamak üzere gemiler inşa edilmiştir.