Nasıl bir Avrupa Birliği?

19 Kasım 2009 akşamı AB'nin 27 seçilmiş devlet başkanı son sekiz yılın daha basit ve daha demokratik bir sistem arayışı çabalarına noktayı birliğin başkanı ve dışişleri bakanını seçerek koydu. Ancak bu seçim süreci şeffaflık ve demokrasi açısından oldukça sorunlu bir şekilde cereyan etti. Seçim sabahı Oxford Üniversitesi Avrupa Çalışmaları bölümü akademisyenleri ile seçilen adaylar üzerine konuştuğumda, yeni adayların heyecan uyandırmadığı ve ciddi liderlik göstermelerinin beklenmediğini fark ettim.

Devamı

Başka Bir Dünya Mümkün!

HER yerde olduğu gibi Türkiye’de de sihirli bir hava estirdi ‘dijital başkan’ Barack Hüseyin Obama.

Devamı

George Mitchell ve Hillary Clinton'ın Türkiye ziyaretleri, ardından Obama'nın Türkiye'ye gelmesi, ilişkilerde daha yoğun işbirliğinin önünün açıldığı şeklinde yorumlanmakta. Türkiye özellikle son dönemlerde izlediği çok boyutlu ve kuşatıcı dış politika ile bölgesinde çeşitli sorunların çözümüne pozitif katkı sağlamayı başarmıştır.   

Turuncu Dergisinin 28 Şubat Sürecinin yıldönümü dolayısıyla SETA Araştırmacısı Hatem Ete ile gerçekleştirdiği röportaj

21. yüzyıla, küresel güç dengelerinin sorgulandığı bir evrede girdik. Kısa vadeli stratejik analizlerin ötesinde, insanlık tarihinin yürüyüşüne ilişkin yeni sorular soruluyor. Avrupa ve Batı-merkezci paradigmaya yöneltilen Batılı ve Batılı olmayan eleştiriler, yeni bir zaman ve mekan tasavvurunun doğum sancılarını işaret ediyor. 

İSRAİL, yeni ABD Başkanı Obama yemin etmeden evvel, görevi devretmek üzere olan Bush’un da inisiyatif alamayacağı bir dönemde Gazze katliamını başlattı. Obama taç giymezden bir gün önce de Gazze saldırılarına tek taraflı ateşkes ile son verdi. Tek

Asya'da Yeni Bir Büyük Oyun mu?

OBAMA ile yeni bir döneme giren ABD’nin önündeki en önemli sorunlardan biri, Güney Asya’daki gelişmeler, özellikle de Afganistan-Pakistan ve Hindistan arasındaki ilişkilerin yeni dönemde alacağı şekil. Ancak şurası açık ki bu gelişmeler bölgedeki diğer aktörlerden bağımsız bir şekilde ele alınamaz.

Devamı
Başörtüsü AK Parti ve Laiklik Anayasa Mahkesinden İki Karar Bir

Başörtüsü, AK Parti ve Laiklik: Anayasa Mahkesinden İki Karar Bir Gerekçe

Türkiye’de 1937 yılından itibaren anayasal bir ilke haline gelen laikliğin tanımı ve gerekleri konusunda sürekli tartışma yaşanmıştır. Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı, bu tartışmalı alanların belki de en yakıcısı olmuştur. Başörtüsü yasağı, sadece bazı öğrencilerin yüksek öğrenim hakkını kullanamaması sonucunu doğurmakla kalmamış, aynı zamanda yargı-siyaset ilişkisini de etkileyen bir meseleye dönüşmüştür. Bu yasağı kaldırmaya yönelik tüm yasal ve anayasal girişimler yargı engeline takılmıştır.Diğer yandan, başörtüsü yasağına dair söylem ve eylemlerin siyasi bedeli de çok ağır olmuştur. Yasağın kalkması gerektiğini savunan iki siyasi parti laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldikleri gerekçesiyle kapatılmıştır. Başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakmak amacıyla yapılan anayasa değişikliğine destek veren iktidar partisi de kapatılmaktan bir oyla kurtulmuş, ancak hazine yardımından mahrum bırakılmıştır.

Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Amerika ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinin adeta bir balayı havası yaşadığı günlerde gerçekleşiyor. 1 Mart 2003 tezkeresinin reddedilmesinden bu yana yaşanan güvensizlik ve gerginlik ortamı, yerini olumlu bir havaya bırakmış görünüyor. Bu değişikliğin sebebi ne? İddia edildiği gibi Başbakan Erdoğan'ın 5 Kasım'da Bush'la Beyaz Saray'da yaptığı görüşmede bir büyük pazarlık mı yapıldı? 12 yıl sonra ilk defa Cumhurbaşkanlığı düzeyinde gerçekleşen Abdullah Gül'ün ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerindeki bu iyileşmeyi nasıl etkileyecek?

Medeniyet ve buluşma kavramları, uluslararası siyasette giderek önem kazanıyor. Toplumlar geçmişte olduğu gibi bugün de siyasi tercihlerini kültür, kimlik, din, medeniyet ve aidiyet duyguları üzerinden yapıyor. Devlet ve toplumun varlığını, kartezyen bir ulusal çıkar kavramına indirgeyen bakış açısı, İslâm ve Batı dünyalarının karmaşık ilişkisini açıklamakta yetersiz kalıyor. Çatışmacı modeller dahi medeniyetin, uluslararası ilişkilerin anahtar kavramlarından biri haline geldiğini kabul ediyor. Fakat medeniyetler diyalogu ve ittifakı, kavram ve uygulama düzeyinde pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. MEDENİYETLER İTTİFAKI YAHUT BULUŞMASI Son yıllarda medeniyetler ittifakı, diyalogu yahut buluşması adı altında çeşitli girişimlere tanık olduk. İran'ın 1999'daki teklifi üzerine BM, 2001 yılını "Medeniyetler İttifakı Yılı" ilan etti ve dünya toplumlarını temsil eden en büyük siyasî yapı olarak çeşitli faaliyetler düzenledi. Bu yıl, yine BM himayesinde Türkiye ve İspanya başbakanları düzeyinde ortak bir proje başlatıldı ve bunun için 18 kişilik bir "âkil adamlar" heyeti oluşturuldu. BM'nin 25 Ağustos 2005 tarihli duyurusuna göre bu girişimin 2006 yılının ortalarına doğru tamamlanması öngörülüyor. Medeniyetler diyalogu çalışmalarına İslâm Konferansı Örgütü (IKÖ) de bir müddettir katılıyor. Akademik ve siyasî çevrelerde kavram giderek önem kazanıyor.

SİYASAL sistemin normal işlediği dönemlerde, ordunun siyasetle ilişkisi, siyaset-üstü kalmak ve siyasal eğilimler arasında tarafsızlığını korumak ilkesine göre biçimlenir. Bu nedenle TSK’nın kurumsal geleneği, komuta kademesinin gündelik siyasete müdahil olma meşruiyetini ara rejim süresi ile sınırlandırmıştır.

Asıl sorun, alınan kararların nasıl ve nereye kadar uygulanacağı. İKT üyesi ülkelerin zirvede alınan kararları uygulamasının önünde pek çok sorun bulunuyor. İslam ülkeleri küresel gelişmelerin merkezinde oldukları halde bu süreçte belirleyici bir rol oynamaktan uzaklar. Oysa bölgesel işbirliği programları, küreselleşmenin bölge üzerindeki menfi etkilerinin kontrol altına alınmasına önemli bir katkıda bulunabilir...     İslam Konferansı Teşkilatı’nın Üçüncü Olağanüstü Zirvesi, 7-8 Aralık tarihleri arasında Mekke’de yapıldı. Geçtiğimiz yıl hac sırasında Suudi Arabistan Kralı Abdullah ibn Abdulaziz’in daveti üzerine toplanan zirvede, İslam dünyası için yeni bir vizyon çağrısı yapıldı. Devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı zirvede, İslam dünyasının öncelikli sorunlarını ele alan Mekke Bildirgesi kabul edildi. Bunun için İKT’nin yeni bir yapıya kavuşturulmasını öngören 10 Yıllık Eylem Planı da onaylandı. Zirveye ev sahipliği yapan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, açılış konuşmasında İslam dünyasının birlik ve dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu ve tekfir ve terörizm gibi aşırı akımlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Bunlar, aynı zamanda zirvenin ana gündem maddelerini oluşturuyor. Zirvede Türkiye’yi Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül temsil etti.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça Türkiye’deki siyasetin tansiyonu yükseliyor. Acaba bunu doğal mı karşılamak lazım? Yoksa bu, Türkiye siyasetinin derinlerdeki bir arızasına mı işaret ediyor?Aristo “insan siyasi bir varlıktır” (zoon politikon) dediğinde acaba siyasetin de insani bir şey olması gerektiğini ima ediyor muydu? Siyaseti insanların yapıyor olması, onun özünde insani bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Siyaseti gücü yönetme sanatı olarak görenlerin, kendi başlarına bırakıldıklarında insanlığa huzur ve mutluluktan ziyade yıkım ve gözyaşı getirdiğini defalarca gördük. Farabi’nin ifadesiyle siyasete “medeni” bir boyut katılmadığında ortaya çıkan şey ancak bir siyaset parodisi olabilir.

ANLAYIŞ’ın çiçeği burnunda dönemlerinde “Fransa yeni bir de Gaulle arıyor” başlıklı bir yazım yayımlanmıştı. 2003 yılı sonbaharına tekabül eden o günlerde, orta kuşağa mensup sağcı bir entelektüel olan Nicolas Baverez, “Çöken Fransa” (La France qui tombe) adlı kitabında Fransa’nın kurtuluşu için 1958’deki 5. Cumhuriyet’e benzer köklü bir sistem değişikliği öneriyor ve özellikle iflas eden sosyal devlet politikaları ile devlet sisteminin küresel kapitalizme ve hızla değişen jeopolitik konjonktüre uyum sağlayamamasını kıyasıya eleştiriyordu.

Türkiye, 22 Temmuz ve sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimlerine yoğunlaşırken ABD'de de seçim süreci ilerliyor. 2008 Kasım'ında yapılacak seçimlere Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin kimleri başkan adayı olarak göndereceği 2008'in ilk aylarında belli olacak.

SETA KONFERANS Konuşmacı:     Prof. Cole Durham     Gates Üniversitesi Hukuk Profesörü     Tarih: 21 Kasım 2005 Yer: SETA, Ankara

Türkiye, 22 Temmuz ve sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimlerine yoğunlaşırken ABD'de de seçim süreci ilerliyor. 2008 Kasım'ında yapılacak seçimlere Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin kimleri başkan adayı olarak göndereceği 2008'in ilk aylarında belli olacak.

Batı dünyasının en saygın gazete ve dergilerinde Türkiye’nin Transatlantik sisteminden uzaklaşarak yüzünü Ortadoğu’ya dönmesi şeklinde bir eksen değişikliği içinde olup olmadığına dair hararetli bir tartışma var. Batı medyasında yoğun şekilde bu konuda yorum, makale ve köşe yazıları yayınlanıyor. Türkiye’nin dış politika yönelimine ilişkin bu ateşli tartışmayı dikkatle takip eden Türk liderler ise ısrarla mevcut pozisyonun devam ettiğinin altını çiziyorlar. Eksen kayması iddialarına karşı Türk liderlerin yaptıkları bu açıklamalara rağmen, Türkiye’nin kimliği ve dış politikada yönelimi hakkındaki tartışmalar hız kesmiş değil. Türk dış politikasında bir değişim süreci yaşandığı doğrudur. Ancak bu değişim süreci, Türkiye’nin Batı ile bağlarını kopararak bunların yerine Doğu ile yeni bağlar kurması olarak görülmemelidir. Yaşanan daha çok Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile kaçınılmaz olarak ortaya çıkan güç kaymasının sonuçlarıdır ve yeni yüzyılın bir gerçeğidir.

Yükseköğretime önem veren ülkelerde bilim, teknoloji ve insangücü bakımından ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. Türkiye’de de toplumsal istikrar ve sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesinde üniversitelerden çok şeyler beklenmektedir. Ancak yükseköğretimimiz ciddi sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen, bu sorunlar, kapsamlı bir şekilde analiz edilmemiş ve çözüm odaklı çalışmalar yetersiz kalmıştır.

  20 Mart 2003 Amerikan ve İngiliz kuvvetleri Irak’ı işgal etti.’ İşgalin üzerinden tam altı yıl geçti. Batı menşeli kaynaklarca Irak, insan yaşamının istatistiğe indirgendiği; yıllık, aylık, haftalık, günlük ölüm sayılarının çıkarıldığı, oranların tutulduğu bir coğrafya olarak kodlandı.