ABD başkanları, isteyerek ya da istemeyerek, Ortadoğu politikalarında sürekli sınırlandırmak istedikleri güçlere alan açıyorlar.
Devamı
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Kudüs kararına tepkileri ve çözüm sürecinde gelinen son noktayı değerlendirdi.
Devamı
Kudüs’ün statüsünü belirleme yetkisi Allah’tan Trump’ta veya herhangi bir ülkenin başkanında değil. Trump bu kararıyla BM kararlarını çiğnedi, zaten ilerlemeyen “barış sürecini” dinamitledi ama Kudüs’ün statüsünü tayin etmedi.
SETA Strateji Araştırmacısı Talha Köse Trump ve Netanyahu’nun Kudüs kararının arkasındaki çıkarları hakkında değerlendirmede bulundu.
Trump ülkesini dünyada yalnız bırakacak bir karara imza atmakla kalmadı. Barış sürecindeki sözde tarafsız rolünü de tümüyle kaybetti.
İsrail, temelde Suudi Arabistan’ın İran endişesini paylaşmakla birlikte Suud kadar geniş coğrafyaya yayılmış bir İran’la mücadele yürütmeyi planlamamakta.
Birçok analist Hamas’ın uzlaşı hükümeti ile ilgili kararını bir “geri adım atma” şeklinde yorumlamaktadır. Ancak dikkatli değerlendirildiğinde bu kararın stratejik bir hamle olarak okunabileceği de söylenebilir.
Devamı
Hamas, uzlaşı hükümetinin kurulması ile İsrail’in ambargosunu kırmayı, Gazze halkı nezdinde itibarını yeniden kazanmayı ve Tel-Aviv yönetimine bölgesel aktörler üzerinden baskı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Devamı
İsrail'in Ortadoğu ile ilgili hedefi açıktır: Kendisi için tehdit oluşturamayacak, etnik ve mezhebi açıdan birbiriyle kavgalı küçük devletlere bölünmüş bir İslam dünyası.
Türkiye’den Almanya’ya, ABD’den İran’a kadar IKBY’nin bağımsızlık referandumuna uluslararası destek en azından sözlü olarak hiç yok. Tek istisna ise İsrail.
“Hackleme”nin faturası Katar’a kesilecek. Çünkü El-Uteybe’nin e-mailleri BAE’nin yürüttüğü siyasal mühendislik faaliyetlerinin bir özeti gibi ve merkezde Katar var.
Brüksel zirvesinde, teörle mücadelede istihbarat paylaşımının önem ve gereğine yoğun vurgu yapılması, NATO’nun terörizmle mücadele stratejisindeki en önemli güncellemelerden birisi olarak kabul edilebilir.
Trump’ın “ekibiyle” birlikte, Obama döneminden yöntem ve biçim olarak farklı ancak içerik olarak ABD’nin uzun yıllardır süregelen bölgesel çıkarlarına uygun bir siyaset izleyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
ABD tarihinin ilk siyahi başkanının bir yenilik vaat etmesi bekleniyordu. Oysa kaçırılan en mühim nokta Obama’nın sadece ten renginin siyahi olduğuydu.
Tillerson’un başında olduğu Trump dönemi ABD dış politikası, İsrail’le yakın ilişkiler kuracak ve Obama-Netanyahu kan uyuşmazlığının izlerini silmeye çalışacak.
1 Kasım Seçimleri tek başına iktidar çıkardıysa da siyasetin suları durulmadı. İç ve dış siyasetin gündemindeki bir dizi sorun sebebiyle çok uzun bir yıl yaşadık. İki Kasım arasındaki bir yılın muhasebesini dört başlıkta yapmak mümkün.
“Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor.”
İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.
Türkiyenin İsrail ile normalleşen ilişkileri Batı başkentlerindeki gereksiz imaların önünü almaya yarayabilir. DAEŞ karşıtı koalisyona yeterince destek vermediği suçlamasına maruz kalan Türkiye, PYDye karşı takınacağı tavır için İsrail ile yakınlaşabilir
Filistin her şeyin merkezinde duruyor fakat Filistin dışında sorunlar da oldukça çok.
Obama kendi stratejilerinin sorgulanmasını pek sevmiyor. Suriyeyi perişan eden Obama stratejilerini sorgulayan Erdoğan gibi liderler bu sebepten Obama için hayal kırıklığı yaratmış.