İsrail'de Netanyahu'suz Bir Seçenek Mümkün Değil

SETA Dış Politika Uzmanı Ufuk Ulutaş, Kanal 24'te 22 Ocak'ta yapılan İsrail seçimleri hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Seçimlerden Sonra İsrail-ABD İlişkileri

Seçimlerden Sonra İsrail-ABD İlişkileri

Salı günü gerçekleşen İsrail parlamento seçimlerinde Netanyahu, koalisyon hükümetini kurup gerekli çoğunluğu sağlaması halinde yeniden İsrail başbakanı olacak.

Devamı

Yeni Knesset'te daha zayıf bir Netanyahu, cesaretlenmiş bir Bennett, iyimser bir Lapid, savunmacı bir Şas, daha aktif bir Meretz ve İşçi Partisi, ayakta kalmaya çalışan bir Livni ve tükenen bir Mofaz izleyeceğiz.

SETA'nın ev sahipliğinde gerçekleşen “İsrail Seçimleri, Ortadoğu ve Türkiye” başlıklı panelde, İsrail seçimleri masaya yatırıldı.

7 Şubat müdahalesinin Ortadoğu’daki yansımaları, müdahalenin Türkiye’nin sınır ötesi etkinlik ve imkânlarıyla arasındaki irtibatı ortaya koyuyor.

Obama’nın Gazze krizi karşısında takındığı tavır, ikinci döneminde daha cesur bir dış politika izlemesini bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmış görünüyor.

İsrail Vızıltısı ve Yeni Ortadoğu

Eski Mısır istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin sert direnci altında ülkeyi yönetmeye çalışan Mursi, sürecin siyasal planlamasını Türkiye ile kurgulayarak götürdü.

Devamı
İsrail Vızıltısı ve Yeni Ortadoğu
ABD Normalleşiyor

ABD Normalleşiyor!

Yeni dönemde ABD’nin Ortadoğu’da görünürlüğünün azalacağını öngörebiliriz. Obama yönetimi Ortadoğu’ya dışarıdan bir düzen empoze etme çabasının ABD’ye zarar getireceğinin farkında.

Devamı

ABD’de seçimler yaklaştıkça adaylar iç politikadan dış politikaya kaymaya başladı. Son dönemde yaşanan olaylar siyasi gündemi güvenlik ve dış politikaya yöneltti.

2012 ABD Başkanlık seçimlerinin ana gündem maddesi ekonomi olacak ancak kamuoyu başkan adaylarının dış politika konularındaki pozisyonlarını da merak ediyor.

İran meselesi ABD için bir güvenlik meselesi olmasının yanında önemli bir iç politika sorunu haline dönüşüyor.

Obama, İran'ın üzerinde büyük bir baskı bulunduğu ve sorunun diplomasi yoluyla hala çözülebileceği yönünde İsraillileri ikna etme çabasında.

Ortadoğu’daki gelişmelerden sonra yaşanabilecek stratejik ve jeopolitik revizyonların ABD-İsrail ilişkilerini ne denli etkileyeceği herkesin merakını celbeden önemli bir mesele.

İsrail'deki cari siyasi tabloya baktığımızda önemli dış politika konularında farklı adımlar atma inisiyatifine sahip olabilecek bir koalisyonun kurulmasını öngörmek oldukça zordur.

Mavi Marmara saldırısının İsrail kamuoyundaki patolojik algısı da İsrail’in değişime olan ihtiyacını ortaya koymaktadır.

Netanyahu baskı paratoneri olarak kullandığı Lieberman'la birlikteliğine mümkün olduğunca devam edecek ve Lieberman'ı gösterip kendine razı ettirmeye çalışacaktır.

Türkiye ve İsrail’in ilişkilerinin gerçek manada düzelmesi için İsrail’in Mavi Marmara katliamının diyetini vermesi sadece bir başlangıç olacaktır.

Türkiye’de “evet” ve “hayır”ların birbiriyle yarıştığı ve “evet”lerin üstün geldiği anayasa referandumu süreci yaşanırken yanıbaşımız Ortadoğu’da Filistinli ve İsrailli evetçilerle hayırcılar genelde barışa, özelde ise bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasına yönelik bir “EVET” çıkarabilme umuduyla bir araya getirildiler. İsrail’in 2008’deki Gazze saldırısı nedeniyle kopan İsrail ve Filistinli liderler arasındaki direkt görüşmeler, yaklaşık iki senelik bir aranın ardından 2 Eylül’de Amerikan sponsorluğunda tekrar başladı. Beyaz Saray ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda yürütülen ilk tur görüşmelerde İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu (Bibi) ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Ebu Mazen), birbirlerinin barış konusundaki ciddiyetlerini test ettiler. Bu hafta Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde devam edecek görüşmelerde ise iki tarafın öncelikli “evet” ve “hayır”ları masaya yatırılacak.

ABD seçim sistemi, Kongre’nin yapısı, bağış kampanyaları gibi prosedürel uygulamaları başarıyla kullanan İsrail lobisi, Demokratlar’ı ürküterek Obama’yı İsrail konusunda geri adım atmaya zorlamıştır. Türk-Amerikan ilişkilerinin görünmeyen üçüncü ortağı hep İsrail’di. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan beri stratejik bir çerçeveye oturan bu ilişki, İsrail’i de zaman zaman seviyesi değişmekle birlikte hep yanında tutmuştur. Nasıl ki Türkiye-ABD ilişkilerinde zaman zaman krizler yaşanmışsa, Türk-İsrail ilişkilerinde de krizler yaşanmış, ancak Türk-Amerikan ilişkilerinde olduğu gibi burada da ilişkilerin şimdiki gibi sona erme noktasına varması daha önce görülmemiştir. Yeni olan Türk-İsrail ilişkilerinin sona ermeye doğru yol alması, bu gidişatın ise Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceğinin henüz kestirilemiyor olmasıdır. Üç ülke de gidişatın ne sonuç doğuracağını bilemiyor, sonucu kontrol etmeye çalışıyor. Bu üçlü ilişkinin asıl kahramanı olan Washington’daki İsrail Lobisi, olanları büyük heyecanla izlerken, Türkiye ile İsrail arasında yaşanan gerginliği, Türk-Amerikan ilişkilerini gererek kontrol altına almaya çalışıyor, İsrail’le gerilen ilişkiler konusunda adeta Türkiye’yi tehdit eder bir politika izlemekte beis görmüyor.

İsrail, bir süredir ‘dostlarını’ diplomatik yollardan zor durumda bırakmayı adet edindi. Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi’nin zatında Türkiye’yi küçük düşürme niyetiyle ortaya konulan mizansene benzer bir hakarete yakın zamanda ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden da maruz kaldı. Biden’in Arap-İsrail görüşmelerine yeni bir sayfa açmak için yaptığı İsrail seyahati sırasında İsrail, Doğu Kudüs’te 1600 yeni konuta izin verdiğini açıkladı. “Yerleşimlerin dondurulması” meselesinin ABD yönetiminin Arap-İsrail barış sürecindeki en büyük önceliği olduğu dikkate alındığında, bu açıklamanın Biden’in şahsında ABD yönetimindeki barış yanlılarına özellikle Obama’ya, karşı yapılan büyük bir diplomatik gaf olduğunu söylemek mümkün. Bu gaf, İsrail’in Washington Büyükelçisi Michael Oren’in sözleriyle iki ülke arasında “son 35 senenin en büyük krizinin” patlak vermesine neden oldu. Biden, Netanyahu ile yiyeceği akşam yemeğine geç katıldı, basın toplantısında yerleşim kararını Ortadoğu barışına engel olarak gördüğünü söyledi, ABD Dışişleri Bakanlığı kınama mesajı yayınladı, Hillary Clinton Netanyahu ile sert bir telefon görüşmesi yaptı, Obama’nın Başmüşaviri David Axelrod yeni yerleşimleri ABD’ye yapılan bir hakaret olarak gördüğünü açıkladı, Clinton’in AIPAC toplantısındaki konuşmasında İsrail’in yerleşimler politikasını eleştiren kısımlar yer aldı...

İsrail’in son Gazze saldırısıyla sarsılan ve akabinde yaşanan artçı şoklarla sallanmaya devam eden Türkiye-İsrail ilişkilerinde son günlerde normalleşme rüzgarları esmekte. Normalleşmenin ilk sinyallerini, İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Benyamin Ben-Eliezer Türkiye ziyareti ile vermişti. Ziyareti esnasında Ben-Eliezer, Türkiye’yi İsrail-Suriye arasındaki dolaylı barış görüşmelerinde yeniden aktif rol oynamaya çagırmıştı. Bu çağrıyı, İsrail’de Türkiye’nin arabuluculuğuna olabildiğince soğuk bakıldığı o dönemde üst düzey bir aykırı ses olarak yorumlayabiliriz.