Birkaç farklı alanda ilerlemeye çalışan Ukrayna ordusu hava hakimiyetine sahip olmadığı için büyük kayıplar verme pahasına karşı saldırı başlatıyor. Bu taarruzdan net bir sonuç alınması durumunda savaşın sonunu konuşmaya başlayacağız, aksi takdirde savaşın uzun yıllara yayılarak uzama ihtimali güçlenecek.
Devamı
Türkiye'nin 14- (28) Mayıs 2023 Genel Seçimleri birçok dış politika analisti tarafından 2023'ün en önemli seçimi olarak tanımlanmıştı. Başta Batı'dan olmak üzere dünyanın birçok köşesinden uzmanlar, basın mensupları, siyasetçiler ve kamuoyları Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı ve AK Parti'nin zaferi ile sonuçlanan seçimleri yakından takip ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesi Avrupa'da ve birçok Batı ülkesinde beklenmedik bir gelişme olarak yorumlandı. Bu durum Türkiye'de olduğu gibi Batı'da da karar alıcı ve kamuoylarının "uzman" ve "anketçiler" tarafından yanlı bilgilendirilmiş/yönlendirilmiş olmalarının bir sonucudur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu sürpriz olarak algılayan yerli ve yabancı çevreler Erdoğan'ın ikinci turda kazanacağına kanaat getirdiler. Sonuç olarak Erdoğan'ın seçimi kazandığının anlaşıldığı saatlerden itibaren hızlı bir tebrik dalgasına şahit olduk. Dünya liderleri hızlı bir şekilde Erdoğan'ın zaferini kabul ettiler ve yeni dönemde Türkiye ile çalışma isteklerini dile getirdiler.
Devamı
Ukrayna lideri Zelenski’nin Hiroshima’daki G-7 zirvesine katılması oldukça simgesel bir öneme sahip. Hiroshima tercihi nükleersiz bir dünya mesajı verirken Zelenski’nin zirveye sürpriz katılımı Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimaline de dikkat çekmiş oluyor. Bu vurguya ilaveten G-7 ülkelerinin Zelenski’ye açıktan destek vermesi ve Biden’ın F-16 açıklaması da Rusya’ya gözdağı niteliğinde siyasi gelişmeler olarak öne çıktı. Tayvan konusunda Çin’e de ‘sakın ha’ mesajı gönderilerek G-7 oluşumu bugüne kadarki en fazla siyasi mesaj içeren toplantısını yapmış oldu.
ABD’nin çok da itiraz etmeyeceği izlenimi yarattı. Bu tavrıyla Washington’un çözüm için maliyet üstlenmekten kaçınarak siyasi çözüm sürecini bölge ülkelerine bırakmak ve görece istikrar sağlandıktan sonra Suriye’den çekilme opsiyonuna sahip olmak istediği söylenebilir.
Batı’nın küresel güneyden destek görememesi, kendi askeri kapasitesinin zaafa uğraması, Çin’in Tayvan’a müdahalesine vaziyet edilemeyeceği kaygısı ve Donbas’la Kırım’ın geri alınmasının pek mümkün görülmemesi, Ukrayna’ya desteğin siyasi bir hedefe orantılı olması gerektiği yönündeki tezleri güçlendiriyor.
İflasına izin verilemeyecek kadar büyük ve etkin şirketlerin ortaya çıkmasını sağlayan Amerikan liberal kapitalizminin finansal krizlerde devletin rolüne ihtiyaç duyması, keskin bir tezat yaratmakla kalmayıp sürekli “büyük paranın” korunduğu bir sistemin varlığına işaret ediyor.
Hafta başında Türk heyetinin Washington’a ziyareti kapsamında gerçekleştirdiği görüşmeler, Türk-Amerikan ilişkilerinin yoğun gündeminin sürekli diyaloğu ne kadar gerekli kıldığını bir kez daha gösterdi. Türkiye ve Amerika’nın ikili meseleler dışında bölgesel ve küresel sorunlar konusunda da ortak çalışma çabasını canlı tutmaları gerekiyor.
Devamı
ABD’nin Çin casus balonunu düşürmesini doğrudan eleştiren, Rusya’ya yakınlaşarak askeri yardım aşamasına gelen, Tayvan’a silah satışına karşı sert dil kullanan, Xi’nin 3. döneminde orduyu ‘çelikten bir duvar’ haline getirme sözü veren bir Çin var karşımızda. Ukrayna barış planı önerisinden iki hafta sonra Suudi Arabistan ve İran gibi karşıt güçleri bir araya getiren bir Çin. ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesini fırsata çevirmeye çalışan ancak bölge dengelerini iyi anladığı da şüpheli olan bir Çin. Karşısında ise Ortadoğu’da maliyet azaltmak isteyen ancak Çin’in bölge liderliği iddiasıyla mücadelenin de kaçınılmaz olduğunun farkında olan bir ABD.
Devamı
Eski Başkan Trump 2020 Eylül’ünde TikTok’u başkanlık kararnamesiyle yasaklamıştı. Pandeminin başlarında insanların evlerinden çıkamadığı bir dönemde sosyal medyada geçirdikleri vakit zirve yapmıştı. Gençlerin eğitimlerine uzaktan devam etmek zorunda kaldıkları ve eve hapsoldukları bir dönemdi. Sosyal medya bu hapisliğe kısmi bir çare olmuştu adeta. Sosyal medya mecralarının hepsinde kullanım zirve yaparken TikTok viral videolarıyla özellikle Z kuşağının en çok kullandığı platform haline gelmişti. Video içerikleri itibariyle dokunulmayan konu ve dalga geçilmeyen kişi kalmamıştı. Trump’ın yasağı gençlerin alay konusu haline gelmiş ancak Başkan’ın bu adımı nihai olarak mahkemeden dönmüştü. Büyük tartışmalara yol açan yasak uygulanmadı ama “ulusal güvenlik sorunu yaratabilecek sosyal medya platformları” tartışması devam etti.
Rusya’nın Ukrayna işgal girişiminin Putin Rusya’sının Batı’yla keskin bir kopuş yaşamasına neden olduğunu gösteriyor. Büyük güçlerin G-20 gibi platformlarda küresel problemlerle mücadele için ortak gündem oluşturması ve özellikle ekonomik çözüm üretmeleri beklenirken birbirleriyle konuşamaz ve sonuç bildirgesi yayınlayamaz duruma gelmeleri bu kopuşun altını çiziyor. Önümüzdeki dönemde Batı’yla Rusya-Çin arasında yeni bir Soğuk Savaş’a doğru mu eviriliyoruz yoksa Hindistan gibi ülkelerin yapmaya çalıştığı tansiyonu düşürme çabaları başarılı olur mu? Bu sorunun cevabını vermek kolay değil ancak Ukrayna’daki savaşın akıbetinin her halükârda belirleyici rol oynayacağı kesin.
Amerikan yardımlarının kayıtsız şartsız gerçekleşmesine karşı itirazlarını dillendirmeye başlayan Cumhuriyetçiler Biden’ın stratejisini zora sokabilir. İçerde yaşanacak zorluklar Biden’ın Avrupalı müttefikler üzerindeki baskı gücünü azaltacaktır. Biden içeride sorun yaşarsa Ukrayna’ya ‘sonuna kadar’ desteğin her iki parti tarafından paylaşılmadığı görüntüsü oluşabilir. Böyle bir durumda Biden’ın Avrupa üzerindeki etkisi zayıflayabilir ve Putin’le girdiği sert retorik savaşı Batı ittifakını diri tutmaktan ziyade el yükseltmenin ötesine geçmeyen bir hamle olarak kalabilir.
6 Şubat depremlerinin üstünden iki hafta geçmesine rağmen Hatay’da 6,4 ve 5,8 büyüklüğünde iki depremin yaşanması bu mücadelenin ne kadar uzun soluklu olacağını tekrar hatırlattı. Yıkımın devasa boyutuna karşın ülkemizin mücadele azmi azımsanmayacak derecede yüksek. Arama ve kurtarma çabalarından enkaz kaldırma aşamasına geçildiği şu günlerde bölgenin yeniden inşası için planlar hazırlanıyor. Bu planların bir an önce hayata geçirilmesi için son derece güçlü bir siyasi irade olduğu da aşikâr. Yaraların sarılması ve yeniden inşa süreçlerinin uzun zaman alacağı göz önünde bulundurulduğunda hem ulusal düzeyde kenetlenme hem de uluslararası desteğin sürmesi önem kazanıyor.
Ukrayna’nın askeri direnişinin sadece ülkeyi savunmaya odaklanmasını isteyen ve Rusya’ya saldırı olursa savaşın bölgeye yayılabileceğinden endişe eden Biden yönetimi, Putin’e defalarca ABD’nin savaşın tarafı olmadığı mesajını vermeye çalışmıştı. Benzer kaygıların Almanya tarafından dile getirilmesi karşısında Biden yönetiminin Ukrayna için en ideal tanklar olarak öne çıkan Leopard 2’lerin verilmesinde ne kadar ısrarcı olacağı merak konusu.
Uluslararası sistemde yaşanan sarsıntıların şiddeti bu iki güçlü NATO müttefikinin mevcut sorunları aşarak bölgesel ve küresel meydan okumalara karşı ortak politika geliştirmeye çalışmalarını gerekli kılıyor. Ancak Türkiye’de yaklaşan seçimler dikkate alındığında Washington’un şimdilik bekle gör politikasına devam ederek fark yaratacak stratejik diyalogdan uzak duracağını tahmin edebiliriz.
Ukrayna lideri Zelenski’nin Rus işgal girişimi sonrasındaki ilk yurt dışı ziyaretini Washington’a yapması Amerikan desteğinin devamı için kamuoyu oluşturulması amacı güdüyordu.
Yeni küresel-bölgesel jeopolitik dönüşümü ve riskleri 'hangi lider ile karşılayabileceğimiz' 2023 seçimlerinde seçmenin cevap arayacağı başat konulardan birisi olacak.
ABD başkanlarının geleneksel olarak iktidara geldikten sonraki bir yıl içinde yayınladığı ulusal güvenlik stratejisi belgeleri yönetimin dış politika stratejisi hakkında önemli bir fikir verir. Kongre’nin 1986’dan beri kanuni olarak zorunlu kıldığı dokümanı Biden yönetimi bir yıla yakın bir gecikmeyle ekim ayında açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki şeyi aynı anda yapıyor. Hem Esed ile 'uygun şartlarda' görüşebileceğini söylüyor hem de Suriye'nin kuzeyinde 'en uygun vakitte' PKK-YPG'ye kara operasyonu yapılacağını vurguluyor.
Türkiye, mevcut normalleşme politikası ile üç şeyi yapıyor. İlki, Yunanistan'ın Körfez ülkelerini ve İsrail'i Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye karşı bir araya getirme hamlesini boşa düşürüyor. Bu da hem Türkiye'nin birlikte çalıştığı aktörleri (Azerbaycan, Katar, Libya) güçlendiriyor hem de Ankara ile çalışmaya istekli aktörleri (İtalya) çoğaltıyor. İkincisi, BAE ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkelerinin değişen güvenlik hesaplarını göz önünde bulundurarak Türkiye, savunma sanayisi kapasitesini ve aktif diplomasisini ortak menfaat alanı olarak harekete geçiriyor. Üçüncüsü, Ukrayna krizinde üstlendiği arabulucu rolü ile küresel düzlemde bir ağırlık oluşturuyor.
Saldırı PYD tarafından Haseke ve Münbiç'te planlandı, İstanbul'da siviller hedef alınarak gerçekleştirildi. PKK veya PYD saldırıyı üstlenmeyerek Batının 'göreceli teessüfünü' önlemek istese de tescil edilmesi gereken belli: PYD bir uluslararası terör örgütüdür! KCK çatısı altında PKK ile PYD aynı örgütlerdir.