“Kemalist Ayarlara” Dönmek Bir Öneri mi?

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.

Devamı
Kemalist Ayarlara Dönmek Bir Öneri mi
Dış Politikada Revizyonun Kodları

Dış Politikada “Revizyonun” Kodları

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Devamı

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin’in öldürülmesini değerlendirdi.

Gönül isterdi ki muhalefet partilerimizin ufku ‘güzellik yarışması’ finalistlerinden hâllice olsun!

DAİŞ'in saldırıları "İslamcıların Batılılara açtığı bir savaş" değil. Radikal selefi ideolojiye sahip DAİŞ'in insanlığa karşı savaşıdır. Hem Müslim hem gayrimüslim olanları mağdur etmektedir.

FET֒nün son birkaç senedir sistematik olarak yürüttüğü Türkiye ile DAİŞ terörünü bağdaştırma çabalarının derinine indikçe FETÖ ile DAİŞ arasındaki ilişki faş olacak.

Rusya Ziyareti, Endişeli Batı ve Suriye

Rusya, ABD’nin taşeronu PKK/YPG’yi gözden çıkardı. Moskova ofislerini kapamaları ve Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda mutabakata varılması bunu gösteriyor.

Devamı
Rusya Ziyareti Endişeli Batı ve Suriye
Rakibin Bile Akıllısı

Rakibin Bile Akıllısı

Amerika PYD’yi DAEŞ’le mücadelenin bir enstrümanı olarak kullanıp meşrulaştırmak isterken, Türkiye PKK’nın Suriye kolu olan bu örgüte alan açılıp meşruiyet kazandırılmasını istemiyor.

Devamı

ABD ve Rusya birçok konuda birlikte hareket edebilen iki küresel aktör. Türkiye, kendi çıkarları gereğince ABD'ye bağımlı olmaksızın Rusya ile ilişkilerini doğrudan yürütmeye çalışıyor.

FETÖ’nün son birkaç senedir sistematik olarak yürüttüğü Türkiye ile DAİŞ terörünü bağdaştırma çabalarının derinine indikçe FETÖ ile DAİŞ arasındaki ilişki faş olacak.

İçeride FETÖ/PDY ile mücadele çerçevesinde gerekli adımlar atılırken bu örgütün dış bağlantıları ve dışarıdaki faaliyetleri konusunda da çok ciddi çalışılması gerekiyor.

DAİŞ’le mücadelenin metodu da DAİŞ’in hanesine bir avantaj olarak yazılmaktadır. DAİŞ’i var eden sebeplerle yüzleşilmeden DAİŞ’le gerçek manada mücadele edilebileceğini düşünmek naifliktir.

Ne kadar iyi plan yaparsanız yapın tek başına sizin diplomatik manevralarınız meseleleri çözmez. Uluslararası sistemin şartlarına odaklı ve onun içindeki kabiliyetlerinizi sürekli hesap eden bir strateji geliştirmenizi mecburi kılar.

İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.

Evet, mesaj net olmasına net. Ancak, artık bu mesajı anlayan, bu mesajı anlayıp da ‘aman kendi başımıza iş yapmayalım, küresel aktörleri kızdırmayalım, dikkatleri üzerimize çekmeyelim’ diye köşesine çekilen yok. Mesaj net ama alan yok!

Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız.

Türkiye kendi namına dış politikada yaşadığı sıkıntıları, Suriye’de tıkanan dünya sistemini ve bu tıkanıklıktan kendi namına düşeni, sayfanın bir kenarına koydu.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Yanlış istihbaratla Irak’ı yerle bir edenler, şimdi doğru istihbarata rağmen Suriye’nin yerle bir edilmesinin sessiz ortağı oluyorlar.

Keşke Batı başkentleri "itiraf" etmeyi bırakıp "tövbe" etseler. Bilerek "hatalı" karar vermeyi terk etseler. Tüm insanlığın "yarınları" için yaptıklarının ya da yapmadıklarının sorumluluğunu üstlenseler.

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.