Halep Sonrası Suriye: Türkiye Ne Yapmalı?

Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonraki dönemde de Rusya, Suriye politikamızı belirlerken en fazla hesaba katmamız gereken aktör olacak gibi görünüyor.

Devamı
Halep Sonrası Suriye Türkiye Ne Yapmalı
Suriye de Ateşkes Irak ta Sıcak Dönem mi

Suriye’de “Ateşkes” Irak’ta “Sıcak” Dönem mi?

Türkiye'nin Sünni aşiretlerle, Suudi Arabistan'ın Mukteda Sadr grubuyla kurduğu ilişkiler İran'ın Irak'ta dengeleneceği bir dönemin habercisi.

Devamı

Bir süper gücün hava desteği (Rusya), bir bölgesel gücün milisleri (İran) ve acımasız bir rejimin ordusu ile asimetrik bir güç kullanıldı muhaliflere ve sivillere karşı. Halep'te yaşananlar 1995'teki Srebrenitsa katliamı ile karşılaştırılabilir ancak.

Nasıl ki Gaziantep katliamı DEAŞ'la mücadelede bir milat oluşturduysa Beşiktaş katliamı da PKK ile mücadelede bir milat niteliği taşımalıdır.

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı sistemi halkın bir siyasi özneye dönüşmesini kolaylaştıran ve millet iradesinin yönetime direkt yansıdığı demokratik bir yönetim şeklidir.

Halep'te Süren Yıkım ve Suriye’nin Geleceği

Fırat Kalkanı Operasyonu sebebiyle Türkiye’nin Halep’e ses çıkarmadığı iddiası son derece yanlıştır. Türkiye’nin Halep için en başından itibaren verdiği diplomatik destek ortadadır.

Devamı
Halep'te Süren Yıkım ve Suriye nin Geleceği
Halep Düşerse Ne Olur

Halep Düşerse Ne Olur?

Halep’teki insanlık krizinin ardında rejim ve müttefiklerinin Halep'i tamamen ele geçirerek muhaliflerin savaşı kazanma iradesini kırabilecekleri düşüncesi yatıyor.

Devamı

Esed rejimi sahada gittikçe güçleniyor. Halep'in düşmesi ile kritik bir aşamayı geçmeyi hedefliyor. Ülkenin büyük kentlerinin tümünü ele geçirmiş olma fırsatını yakalayacak.

Rus müdahalesinin yarattığı momentum, İran’ın yaptığı büyük asker takviyesi ve Esed güçlerinin yeniden gruplanması, Halep’te muhaliflerin direnme kapasitesini kırmış durumda.

İtalya'da bugün yapılan referandum, İtalya açısından kapsamlı bir anayasal dönüşümü beraberinde getirirken AB açısından da birçok riski ve meydan okumayı ortaya çıkarma potansiyeline sahip.

Rusya destekli Esed rejimi Halep'i ele geçirene kadar gaddarlıkta sınır tanımayacak gibi görünüyor. Birkaç gündür gelen haberlere göre, Halep'in bazı mahallelerini ele geçirmiş durumdalar.

15 Temmuz sonrasında iktidar konsolidasyonu yaşayan Türkiye'nin mali kriz tehdidi ile de sıkıştırılamayacağı görülmeli. Ortak sorunlara müzakere ve işbirliği ile çözüm bulmak makro dönüşümün olmazsa olmaz bir tedbiri.

Ankara'nın 50 yıllık AB macerasında genel-geçer hale gelmiş paradigmayı yıkarak, çıkar odaklı rasyonel bir ilişki kurmaya çalışması statükonun devamını arzulayan Brüksel'deki karar vericileri rahatsız etmektedir.

Avrupa bir krizde. Hem de derin bir krizde. Kuruluşta kâğıda döktükleri tüm idealler ayaklar altında. Önlerinde çözmeleri gereken derin ekonomik, sosyolojik ve siyasal sorunlar var. İliklerine işlemiş bir ırkçılıkları var.

Türkiye'nin bu saldırı karşısında odaklanması gereken şey öncelikle böylesi bir saldırının bir daha gerçekleşmemesini temin etmek. Bunu da hem sahada daha fazla önlem alarak hem de Rusya'nın Esed üzerindeki etkisini harekete geçirerek temin edebilir.

Suriye'de kısa vadeli cephe kapışmaları Türkiye'nin önceliklerini zayıflatmamalı. Deaş temizlendikçe aktörler arasındaki mücadelenin matematiği değişecek. Türkiye için YPG -PYD ile mücadele daha fazla gündeme oturacak.

Rusya Halep'i düşüremedikçe Türkiye'yi sorumlu görüyor. Türkiye El-Bab'ı ele geçirdiğinde Rusya ile anlaşmak için daha az sebebi olacak. Bunun farkında olan Rusya Türkiye'yi şimdiden sıkıştırmak istemiş olabilir.

SETA DC tarafından düzenlenen etkinlikte konuşan ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi hakkında, "Trump yönetimi idari anlamda Adalet Bakanlığının daha hızlı çalışmasını sağlayabilir." dedi.

Kıymetleri kendilerinden menkul Türkiye uzmanlarının 2000 sonrası Türkiye’sine dair bilgileri pozisyonlarından ibaret.

Sisi rejiminin dış politikada Suudi Arabistan çizgisinden uzaklaşarak geleneksel anlamda Mısır siyasetinde herhangi bir bağlamı olmayan İran’a yönelmesi, Kahire’deki birçok çevrenin tepkisini çekmektedir.