Amerikan Siyasetinde Netanyahu Rahatsızlığı

Netanyahu uçağa binerken Biden’ın yarıştan çekilmesi sonrasında hızlıca kampanya moduna giren Harris, seçim programını bahane göstererek Netanyahu’nun Kongre hitabına katılmadı. Netanyahu’yla ayrıca görüşeceği açıklanan Harris’in Filistin konusunda Demokrat Parti’nin tabanıyla daha yakın bir duruşu olduğu basına yansımıştı. Gençlerin, siyahilerin ve Müslümanların desteğini yeniden kazanmak zorunda olan Harris’in Netanyahu’ya mesafeli durması gerekiyor.

Devamı
Amerikan Siyasetinde Netanyahu Rahatsızlığı
Soykırımı Alkışlamak

Soykırımı Alkışlamak

O görüntüleri izleyince insanlığın geleceği adına karamsarlığa düşmek mümkün. Ama aynı zamanda, Kongre içinde elinde tuttuğu pankartla Netanyahu'nun soykırım suçlusu olduğunu söyleyen ABD Kongresi'nin Filistin asıllı tek temsilcisi olan Rashida Tlaib'in, dünyanın vicdanını temsil ettiğini bilmek, bu karamsarlığı biraz azaltıyor.

Devamı

Bütün sorunlu meselelere rağmen farklı Amerikan yönetimlerinin geleneksel olarak İsrail’in güvenliğine en büyük desteği verme yarışına girdiklerini de unutmamak gerekiyor.

Etrafımızda üç önemli seçim gerçekleşti.

Avrupa söz konusu İsrail zulmü olduğunda genel olarak ikiyüzlülük sergiliyor

Elbette sorumluluk sıralaması İsrail zulmünü durdurmaz, acılarımıza da derman olmaz. Ancak meseleye doğru açıdan bakmayı ve gereksiz savrulmaları engeller.

Hamas’ın Roketleri Demir Kubbe’ye Karşı

İsrail'in son saldırıları bütün zayıflığını yeniden göstermiş ve güvenlik krizini daha da derinleştirmiştir. Bu güvenlik krizi ya İsrail'i daha fazla zayıflatacaktır ya da İsrail tamamen kontrol dışına çıkan bir 'haydut devlete' dönüşecektir.

Devamı
Hamas ın Roketleri Demir Kubbe ye Karşı
Netanyahu nun Hesabı Ya Da Her Yol İşgale Çıkar

Netanyahu’nun Hesabı Ya Da Her Yol İşgale Çıkar

İsrail barbarlığının elbette ki sonuçları olacaktır. Bu sürecin sonunda Netanyahu'nun seçim hesaplarının tutmadığını ve hatta Batı Şeria'daki statükoyu bozduğunu bile görebiliriz.

Devamı

Siyonist rejim ve radikal Yahudilerin Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya yaptıkları sistematik saldırılar İsrail sorununun yeni bir aşamasıdır. Filistinli gençler bu kutsal mekanların korunması için güçlü bir 'murabıt ruhuna' sahip olduklarını haykırdılar.

ABD’nin İsrail’le stratejik ilişkileri ve Filistin meselesine yaklaşımı, görevdeki hükümetlerin üzerinde bir devlet politikası olduğu için, Biden döneminde bu konuyla ilgili köklü bir değişim beklememek gerekiyor.

Tahran’a karşı kendisi doğrudan harekete geçmek yerine Washington’un sert adımlar atmasını isteyen İsrail’in Trump dönemi sona ermeden ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini vurmasını sağlamaya çalıştığı da biliniyor. Biden döneminde ABD’yi böyle bir adım atmaya sevk etmenin çok daha zor olacağını bu ülkedeki Yahudi lobisi ve Netanyahu iyi biliyor.

Yeni dönemde bölgesel güçler arasındaki büyük oyun Türkiye, İran ve İsrail arasında. Bu oyunun avantajlısı Ankara. İran eliti milliyetçi duygusallığı ve abartılı umudu bir kenara bırakıp yeni bölgesel jeopolitiğe odaklanmalı.

Ankara’nın attığı adımlar yüzünden başarısız olanlar, Türkiye’yi cezalandırmak için Avrupa Birliği’ni ve NATO'yu kullanmak istiyorlar.

Netanyahu’nun temel hedefinin Tahran’ı provoke edip Biden’ı İran’a karşı güç kullanmaya zorlamak ya da en azından yeni bir anlaşmadan uzak tutmak olduğu görülüyor.

Uzmanlar, ABD Başkanı Trump'ın kasım ayından önce Suudi Arabistan’ı İsrail ile normalleşmeye ikna etmeye çalışacağını, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ise tahta çıkması karşılığında ABD ile pazarlık yapabileceğini belirtti.

Sırtını İsrail lobisi ve dolayısıyla ABD’ye dayaması Abu Dabi yönetimini Libya’dan Somali ve Yemen’e, Mısır’dan Suriye ve Katar’a uzanan coğrafyada önemli bir aktör hâline getiriyor.

İsrail'in bölgesel stratejisi ile uyumlu olan BAE'nin bölgedeki yıkıcı ve düzen bozucu rolü artık resmi olarak İsrail ile ittifak halinde işlemeye devam edecek. İsrail bu kazanımları hiçbir taviz vermeden elde etti.

Libya’daki krize fazla müdahil olmayan İsrail yönetiminin, yakın olduğu tarafa dair renk vermemeye çalışsa da Mısır'ın etkisiyle ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e askeri destek sağladığı ifade ediliyor.

Ne yazık ki günümüz dünyasında hakkaniyetli bir barış planını hayata geçirecek bir güç dengesi bulunmuyor.