Erdoğan En Sevilen Dünya Lideri

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika seyahatlerindeki gözlemlerini paylaşan Altun “Afrika ülkeleri Türkiye’nin bölge gücü olarak kazandıklarından da son derece mutlu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afrika ülkelerinde açık ara en sevilen dünya lideri” dedi

Devamı
Erdoğan En Sevilen Dünya Lideri
Avrupa Merkez Siyaseti Erimeye Devam Ediyor

Avrupa Merkez Siyaseti Erimeye Devam Ediyor

İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanya’da hükûmetin kurulamadığı en uzun dönem yaşandı.

Devamı

Geçen hafta Alman Federal Meclisi’nde Zeytin Dalı Harekâtı konusunda yapılan toplantıda Sol Parti Eş Başkanı Katja Kipping, “sivillere karşı” yapıldığını iddia ettiği bu harekâta karşı Alman hükûmetinin suskunluğunu “Erdoğan’ın önünde diz çökmek” olarak nitelendirerek, Türkiye ile askerî iş birliğini durdurma ve özellikle de silah satışına son verme çağrısında bulundu.

Güçlü bir imparatorluk geçmişi olan Türkiye’nin, Afrika’nın sömürü hikâyesini her zaman göz önünde tutarak, Batı’dan gelen baskı ve dayatmalara karşı direnmesi tek seçenektir.

Aşırı sağcı ve ırkçı söylemlere sahip bir partinin Avusturya gibi, “demokrasi” ve “insan hakları” kavramları üzerinden sürekli olarak başka ülkelere ders vermeye çalışan bir ülkede iktidara ortak olması ne anlama geliyor?

FETÖ yurtdışındaki en büyük Türk diasporasına ev sahipliği yapan Almanya'yı Avrupa yapılanmasının merkezi olarak belirlemiştir.

Puigdemont Avrupa’da PKK Ve FETÖ’nün Gördüğü Desteği Bulacak Mı?

Almanya ve Hollanda gibi diğer Avrupa ülkelerinin bu konudaki tavrı ne olacak? Onlar da, Katalonya’nın bağımsızlığı için girdikleri yol İspanya’nın sert tutumuna takılıp ülkeyi terk etmek zorunda kalan ayrılıkçılara kucak açacaklar mı?

Devamı
Puigdemont Avrupa da PKK Ve FETÖ nün Gördüğü Desteği Bulacak
Cumhuriyet Bize Yaklaştı

Cumhuriyet Bize Yaklaştı

Müslüman Türk olduğu yerde durmaktadır ancak Cumhuriyet'in onunla mesafesi kapanmıştır, devlet ona yaklaşmıştır..

Devamı

FETÖ'nün yönetici kadrolarının yurtdışında olması, ABD başta olmak üzere, Almanya, Belçika ve İngiltere gibi Batı ülkelerinde yoğunlaşmaları bizi yeni bir durumla baş başa bırakıyor.

Türkiye’de demokratik seçimlerle gelen iktidarları darbelerle deviren ve en son 15 Temmuz’da bu yönde girişimde bulunan Batılı ülkelerle nasıl rasyonel bir ilişki geliştirilebilir?

Bireysel ve dini özgürlüklerin sonuna kadar genişletilmesi taraftarı olan bazı Avrupa ülkeleri iş Müslümanlara gelince savunduklarını iddia ettikleri değerleri çekinmeden çiğnemektedirler.

Bütün resim bize, Almanya'da aşırı sağcı bir partinin meclise girmesinin, bazılarının inanmak istediği gibi bir yol kazası olmaktan ziyade batı siyasetinde ortaya çıkan yeni bir trend ile alakalı olduğunu göstermektedir.

PKK, Irak ve Suriye topraklarının bir bölümünü kontrol ettiği sürece Türkiye’nin bu örgüte karşı mücadelesinin başarılı olma imkânı çok zayıftır.

Yarın sandığa, bugünümüze ve geleceğimize sahip çıkmaya, halkın iktidarını tescillemeye gidiyoruz. İlk defa elde ettiğimiz hakkı, kendi hükümet sistemimize karar verme hakkımızı kullanacağız.

DEAŞ’ın bundan sonra Avrupa’da hedef seçerken düşüneceği ilk şey, ‘o ülkede bu tür bir saldırı yapma fırsatı olup olmadığı’ olacak.

Almanya'daki bazı kesimler yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot gibi kendi kafalarında inşa ettikleri bir düşmana karşı savaş veriyor ve kendilerini rezil ediyorlar.

Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Romanya ve İsviçre’nin EUROPOL ile paylaştığı bilgilere göre, PKK Avrupa’da propaganda, eleman kazanımı ve bağış toplama aktivitelerini sürdürmektedir.

FETÖ sadece Türkiye’ye zarar vermek için kullanışlı bir enstrüman değildir. Soğuk Savaş sonrasında 160 ülkedeki militanları sayesinde o ülkelerin bürokrasisine, medyasına ve ekonomik hayatına sızmış uluslararası bir örgüttür.

Görünen şu: AB ya da AP fark etmez, Türkiye’ye karşı dün olduğu gibi bugün de önyargılı, politik tavırları devam ediyor.

Eğer, bazı ülkeleri teröre destek vermekle suçlama konusunda ana muhalefet lideri bu kadar hassas ise, bugüne kadar Almanya, ABD, Belçika gibi ülkelerle ilgili aynı hassasiyeti niçin göstermedi?

Referandumun ardından artık iç siyasetteki taşların yerine oturduğu ve iki yıl içerisinde yeni bir seçim beklenmediği düşünülürse, Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte dış politikaya odaklanacağı görülüyor.