Biz de Kaygılıyız!

Batı başkentlerinden FETÖ ve PKK (HDP) ile mücadelede Türkiye’nin attığı her adımla alakalı pasif-agresif “kaygılıyız” açıklamaları yapmasından kaygılıyız.

Devamı
Biz de Kaygılıyız
Başkanlık Seçimleri ve Amerikan Halkının Değişim Talebi

Başkanlık Seçimleri ve Amerikan Halkının Değişim Talebi

Amerikan halkı başkanın spesifik politikalara hakim bir teknokrat olmasının ötesinde liderlik vasıfları taşımasını bekliyor.

Devamı

Cumhuriyet, önümüzdeki süreçte yeniden Atatürkçü çizgisine dönecek ve muhalefetini bu bağlamda devam ettirecektir fakat topluma ve toplumun değerlerine olan karşıtlığından vazgeçmeyecektir.

Göründüğü kadarıyla operasyonun tarafları arasında ne bir uzlaşı var ne de ortada gerçek bir Musul operasyonu. Bu nedenle Türkiye Irak’ta savunmada kalmaya devam edebilir.

15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşananların toplumsal hafızada bıraktığı izlere bakmak ve bunların analizini doğru yapmak gerekiyor. Bu doğrultuda hazırlanan en kapsamlı çalışmalardan biri, Demokrasi Nöbetleri: Toplumsal Algıda 15 Temmuz Darbe Girişimi başlıklı saha araştırması.

Türkiye’de başkanlık sistemi tartışması teknik bir yönetim sorunu olarak ele alınamaz. Ülkede yaşanan iktidar mücadelesinin bir parçası olarak okunmalıdır.

Aldılar mı İfadeni?

Demirtaş ve arkadaşları ifade vermeye gitmeyeceklerini söyleyip meydan okumuşlardı. Böyle olunca da devlet, ifadesini almaya gitti.

Devamı
Aldılar mı İfadeni
Türkiye-Avrupa İlişkileri Nereye

Türkiye-Avrupa İlişkileri Nereye?

15 Temmuz konusunda gerekli hassasiyeti göstermeyen Almanya ve diğer birçok AB ülkesi PKK ve FETÖ/PDY’ye karşı mücadele kapsamında Ankara’nın aldığı tedbirler konusunda neden bu kadar rahatsızlar?

Devamı

Birbiriyle geçişken olmayan ve sabit bir eksen kavramı, siyasi tüketim malzemesi olarak kullanılıyor. Fakat analizlere konu edilen, klasik manada eksen kavramı bir süredir buharlaşmış durumda.

Sıkıntılı gidişatın durdurulmasında Almanya'ya kritik bir sorumluluk düşüyor. Ne yazık ki Merkel mülteciler konusunda gösterdiği liderliği sonuçlandıramadığı gibi FETÖ konusunda da Türkiye'yi karşısına alıyor.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, muhaliflerin Halep kuşatmasını kaldırmak için başlattığı operasyonun çok önemli olduğunu vurgulayarak bunun Halep'in kaderini belirleyeceğini ifade etti.

Irak sorunu ile doğrudan ilgisi olmayan çok sayıda ülke gelip de Irak topraklarında operasyon yapıyorlarsa Türkiye de bu topraklarda kendi çıkarlarına tehdit oluşturacak gelişmelere izin vermeyecektir.

"Türkiye, bir muhatap, bir aktör olarak mülteciler konusunda üstüne düşen yükümlülüğü fazlasıyla yapabileceğini ortaya koydu"

SETA tarafından hazırlanan Kriter dergisinin altıncı sayısı okuyucu ile buluştu.

Suriye- Irak denklemi henüz oturmadı; yeni bir sürü gelişmeye tanıklık edebiliriz. Hatta PKK-YPG gibi "devletimsi" yapıya ulaşmaya çalışan grupları uzun vadeli bir çatışma ortamı bekliyor.

1 Kasım Seçimleri tek başına iktidar çıkardıysa da siyasetin suları durulmadı. İç ve dış siyasetin gündemindeki bir dizi sorun sebebiyle çok uzun bir yıl yaşadık. İki Kasım arasındaki bir yılın muhasebesini dört başlıkta yapmak mümkün.

Bugün itibariyle Batılılaşma paradigması Türkiye'nin sosyo-politik gerçekliği içinde son derece sınırlı bir alana sahip.

FETÖ küresel düzlemde Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor ve bunu yaparken de propagandanın babası Hitler’e rahmet okutacak cinsten bir yöntem izliyor.

Tabanda "CHP, PKK -HDP'nin payandası mı" sorusu eşliğinde belli bir tepkinin oluşması -ki son dönemde "yeni devlet" ile ilişkiler bağlamında Kemalist kesimde kısmi bir parçalanma gözlemlenmektedir- beklenebilir.

“Yeni Türkiye” kendi meşru mekanizmaları ile bir karar verdiğinde “aman Batılılar ne der?” diye korkmaz, geri adım atmaz! Kararlarını Batılılara onaylatmak ihtiyacı hissetmez!

HDP ve PKK'ye karşı bölge halkında oluşan korku duvarları birer birer yıkılmakta. Devletin uzun dönemli kendi yanlarında olduğunu bilmeleri, özgüvenlerini pekiştirmekte.