Batı’nın PKK ve YPG’ye Silah ve Mühimmat Yardımı

AB 2002 yılından beri, ABD ise 2003 yılından itibaren PKK’yı ve uzantılarını terör örgütü olarak görmelerine rağmen PKK’nın uzantısı YPG’ye farklı kanallar üzerinden silah ve mühimmat yardımlarında bulundukları ortaya çıktı.

Devamı
Batı nın PKK ve YPG ye Silah ve Mühimmat Yardımı
Batılı Müttefiklerimiz Neden Türkiye de Güçlü İktidara Karşı

Batılı “Müttefiklerimiz” Neden Türkiye’de Güçlü İktidara Karşı?

Demokrasi ile çıkarlarını korumak arasında kaldıklarında çıkarlarını tercih eden ülkelerin, Türkiye’deki anayasa değişikliği konusundaki pozisyonlarını demokrasi ile ilişkilendirmek uluslararası ilişkileri bilmemektir.

Devamı

‘Brexit referandumu’ ile ABD başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanması, Avrupalı devlet adamları ve politikacılarını, kıtanın güvenliği konusunda yeniden ortak savunma sistemleri düşüncesini canlandırma arayışı içerisine itti.

Bugün için Türkiye açısından en öncelikli konu ABD, Rusya ve AB arasında dengeli bir ilişki tutturabilmektir. Bu aktörlerden en az ikisi ile geliştirilebilecek iyi ilişkiler Türkiye’nin istikrarı açısından önemlidir.

Türkiye bir anlamda değişecek ilişki tarzının öncüsü durumunda. Ayrıca, Suriye'de ateşkes ve Astana Süreci'nin Batılı ülkeleri dışarıda bırakmasının rahatsızlığını sorularda hissettim.

2017'ye baktığımızda FETÖ, PKK ve DEAŞ terörünün hedefi haline gelen AK Parti ve Türkiye devleti arasındaki bağlar güçlenerek devam edecektir.

Mücadelemiz Sürüyor, Sürecek

Uluslararası müesses nizamın temsilcileri Türkiye'yi yıllarca terör sopasıyla hizaya soktular! Bugün yine aynı sopayı gösteriyorlar, ancak bu kez işlemiyor, millet bu oyuna müsaade etmiyor.

Devamı
Mücadelemiz Sürüyor Sürecek
Terörle Mücadelede Kritik Yıl

Terörle Mücadelede Kritik Yıl

Bilmeliyiz ki ülkemize yönelik kampanya, etrafımızdaki olayların yoğunluğu devam ettikçe, hız kesmeyecek. Zira yaşadığımız sorun, devletlerin soğuk, çıkarcı ve çok yüzlü hesaplarının çirkin yüzü.

Devamı

Türk-Kürt, Alevi-Sünni veya laik-dindar gibi tartışmalar, DEAŞ’ın diğer ülkelerde de uyguladığı ve terör haritalarını çizdiği el kitaplarında da yer alan “kaos” stratejilerinin bir parçasıdır.

Geldiğimiz noktada küreselleşme paradigması dünya siyasetindeki karşılığını yitirmiş durumda. Ufukta küresel alanı şekillendirecek yeni bir tasavvur, liberal öğretinin yerini alacak yeni bir söylem de gözükmüyor.

TÜİK ulusal hesaplarda neden güncellemeye gitti? Eski metot ile yeni metot arasında nasıl bir fark var? Verilerde ortaya çıkan değişimin yansımaları ne olacak?

SETA tarafından hazırlanan Kriter dergisinin dokuzuncu sayısı okuyucu ile buluştu.

Batıda ve Türkiye’de bir terör saldırısı sonrası kimin nasıl tepki verdiğine bakıldığında, fazla bir araştırmaya gerek kalmadan, terör eylemi ile neyin amaçlandığı açıkça ortaya konabilir.

ABD’nin PYD/ YPG’ye yaptığı yatırımın oluşturduğu maliyet Türkiye ile Rusya’nın yakınlaşmasına yol açtı. Bu anlamda 10 Ağustos’ta gerçekleşen Erdoğan Putin görüşmesi ve İran’la “Suriye’nin toprak bütünlüğü” üzerinden sıklaşan diyalog bu üç aktörün birbirine yaklaştığına işaret etmektedir.

ABD bilinçli olarak Türkiye’yle gerilimi tırmandırırken ve mevcut ilişkilerini PKK/YPG ve FETÖ parantezine koyarken, kendisini nasıl bir çıkmazın içerisine soktuğunu çok da umursamıyor. Terör can yakıyor ama hiçbir zaman kazanamıyor. Türkiye’de terör dinamiği üzerinden hesaplama yapanların dikkate alması gereken 79 milyon tane daha dinamik var.

Türkiye açısından atılması gereken en öncelikli adım terör için zemin oluşturmak amacıyla kullanılan toplumsal gerilim ve kutuplaşma ortamını mümkün olduğunca yatıştırmaktır. Toplumsal birlik ve bütünlük hissi terör eylemlerinin etkisini sınırlandıracak en etkili silahtır. Türkiye bunun için yurt içi ve yurt dışında etkin kamu diplomasisi ile PR kampanyası yapmak durumundadır.

Ekonomik açıdan bakıldığında Rusya ile hızla ilerlemesi beklenen yakınlaşma sürecinde ‒2016 yılının ilk altı ayında 8,5 milyar dolar seviyesine düşen‒ ticaret hacminin geçtiğimiz yıllarda oturduğu yıllık 30 milyar dolar seviyesi üzerine çıkarılması ve uzun vadede 100 milyar dolar hedefinin kovalanması gündemde.

Türkiye de tıpkı Rusya ve Brezilya gibi özellikle Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinden bu yana ABD ve Avrupa’daki yaygın dezenformasyon ve dış politika tercihlerindeki stratejik ayrışma sonucu derecelendirme kuruluşlarının hedefe koydukları ülkelerden biri haline gelmiş durumda.

15 Temmuz darbe girişiminde siyasi iktidar, tüm siyaset kurumları ve milletin demokratik tercihlerine açıkça suikast düzenlendi. TRT ekranlarından silah zoruyla okutulan darbe bildirisinin ana fikri siyasi iktidarın varlığına ve tüm icraatlarına topyekun karşıtlık içeriyordu.

Kur savaşı ile ticaret rekabetinde kendilerine daha avantajlı bir pozisyon sağlamayı hedefleyen ülkeler, bu yolla ulusal paralarının değerini düşürerek ihracatlarını artırmaya çalışıyor. Bu politika “rekabetçi devalüasyon” olarak adlandırılıyor.

Twitter 2016'nın ilk yarısı için şeffaflık raporunu yayınladı. Rapor hangi devletin Twitter'dan ne kadar bilgi talep ettiğini, Twitter'ın bu taleplerin ne kadarını karşıladığını ve devletlerin talebi ile ne kadar tweeti sildiğini ve engellediğini gösteriyor.