SETA Genel Koordinatörü Duran: Türkiye Enerjide Güvenli Bir Liman Olarak Öne Çıktı

SETA Genel Koordinatörü Duran: 'Türkiye, enerjide bölgesel ve küresel ölçekte güvenli bir liman olarak öne çıktı.'

Devamı
SETA Genel Koordinatörü Duran Türkiye Enerjide Güvenli Bir Liman Olarak
Sabah Yazarları Berlin de Türkiye yi Anlatacak

Sabah Yazarları Berlin’de Türkiye’yi Anlatacak

SABAH Yazarlar Kulübü ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) işbirliğiyle yarın Berlin'de düzenlenecek panelde, alanında uzman yazarlar Türkiye'nin gündemini anlatacak.

Devamı

Türkiye’nin siyasal alanda ABD ve AB ülkeleriyle gerilim yaşadığı süreçlerde, ekonominin Türkiye’ye karşı bir silah olarak kullanıldığı aşikar.

Trump ve Duda’nın doğalgaz ve askerî üs konusundaki görüşmelerinin Avrupa’da en fazla rahatsız ettiği iki ülke kuşkusuz Rusya ve Almanya.

Türkiye ile Almanya’yı, mülteci meselesi, Almanya’daki Türkiye kökenli diaspora, güvenlik iş birliği ve yoğun ekonomik bağlar gibi birbirine yakınlaştıran faktörler bulunsa da iki ülke ilişkilerini tehdit eden önemli riskler de söz konusu.

Analiz: AB Enerji Güvenliği Perspektifinden Türkiye-Almanya Enerji İlişkileri

Analizde Türk Alman enerji ilişkileri incelenmiş ve iki ülke arasında enerji alanındaki stratejik iş birliğinin artırılması sonucunda önemli kazanımların ortaya çıkabileceği ifade edilmiştir.

Devamı
Analiz AB Enerji Güvenliği Perspektifinden Türkiye-Almanya Enerji İlişkileri
Birleşmiş Milletler'in Kaderi

Birleşmiş Milletler'in Kaderi

BM, ilk kurulduğu günden itibaren kritik tüm konularda işlevsizleşmiş ve sadece bir tek konuda, Kore müdahalesi dışında, hep yanlışlıkla işlemiş bir örgüt.

Devamı

SETA Araştırmacısı Dr. Özdemir, 'Obama Ortadoğu'da savaşlar bıraktı. İç savaşlar bıraktı. Bush'un Obama'ya bıraktığı şeyler Amerikan ordusunun Irak ve Afganistan'da varlığı iken, Obama'nın Trump'a bıraktığı şey iç savaşlar oldu.' dedi.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Avrupa’nın değişen Türkiye siyaseti hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Nurullah Gür Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’li işadamlarıyla yapacağı toplantı hakkında değerlendirmede bulundu.

Geçtiğimiz çarşamba günü 12 Eylül askerî cunta darbesinin 38. yıl dönümüydü. İngiliz yayın kuruluşu BBC, 2011 yılında Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan bir başvuru üzerine, gizliliği kaldırılan 12 Eylül cunta darbesine ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerini, üç günlük bir yazı dizisi ile yayınladı.

Rusya’nın amacı Kafkas ve Orta Asya kökenli teröristlerin İdlib’ten çıkamaması. İran ve Rejimle birlikte askeri zafer ilan etmek ve zayıflatılmış muhalefeti, Cenevre sürecindeki en zayıf aktör olarak görmek istiyor..

SETA Stratejik Araştırmalar Uzmanı Dr. Veysel Kurt, "Rusya ve İran, Esed iktidarına yeniden meşruiyet kazandırmak istiyor. Bu yüzden İdlib üzerinden bir zafer ilan etme planı kendileri için hayati bir anlam taşıyor.'' dedi.

AB'nin Amerika Birleşik Devletleri gibi Suriye ya da Ortadoğu kaynaklı mülteciler ve terör örgütlerini görmezden gelme lüksü yok.

Rusya ve rejim için İdlib askeri bir zafer olarak lanse edilecek olsa da siyasi olarak Astana sürecini yıkmanın maliyeti daha fazla olabilir. Dolayısıyla İdlib Suriye krizini ne hemen çözecek ne de Esed rejiminin bütün Suriye’yi kontrol etmesini sağlayacak. Tam tersine, nüfuz ve kontrol alanlarını daha fazla pekiştirerek siyasi çözüm sürecini dinamitlemiş olacak.

ABD ve AB başkentlerinin Suriye'deki insani dram ile ilgilenmeleri ve Türkiye'ye destek vermeleri olumlu bir gelişme. Ancak bu desteğin cümlelere dökülmesi yeterli değil. Siyasi süreci canlandıracak diplomatik faaliyetler gerekiyor.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman 11 Eylül sonrasında İslam’ın ötekileştirilmesi hakkında değerlendirmede bulundu.

ABD’nin Orta Doğu’daki hukuksuz saldırılarının yol açtığı radikalizmin zamanla nasıl terörizme evrildiği hatırlanırsa, Rusya’nın ağır insan hakları ihlallerine sahne olan bu saldırılarının çok daha ağır sonuçları olacağını tahmin etmek zor değildir.

11 Eylül saldırılarının ardından başlatılan ve dünya genelinde bir şiddet sarmalını tetikleyen teröre karşı savaşın belki de en önemli tahribatı, bilinçli bir propaganda faaliyetiyle Müslüman imajının terörizmle özdeşleştirilmesi oldu.