Can Yelekleri Koltuğunuzun Altındadır!

‘Kürt meselesinin' çözümü ve ‘PKK'nın silahsızlanması' başlıklarında, en popüler konuların başında ise ‘çatışma çözümleri' denilen, 20. yy ikinci yarısında icat edilen karma disiplin gelmektedir. Batılı sosyal muhayyilenin, Hıristiyanlığın ezici bir şekilde anlam dünyasını belirlediği ‘savaş ve barış', ‘iyi ve kötü', ‘çatışma ve uzlaşma' ve ‘çile ve refah' gibi dikotomik tarifler etrafında oluşan çatışma çözümleri dünyasının, batı dışı toplumlar için ne kadar anlam ifade ettiği şüphelidir. 19. yüzyıl pozitivizminin nihai kavramsal çerçevesini belirlediği ‘çatışma' ve ‘çözümleri', II. Dünya Savaşı sonrası dönemde ise ete kemiğe bürünecek şekilde metodolojisine ve uygulamalarına kavuşmuş oldu.

Devamı
Can Yelekleri Koltuğunuzun Altındadır

Ulutaş: "Suriye'de Somut Diplomatik Adımlar Atılmadı'

SETA Ortadoğu Uzmanı Ufuk Ulutaş, Habertürk'te yayınlanan Eksen programında Suriye'deki kritik gelişmeleri yorumladı.

Devamı

Avrupa Birliği (AB)'nin, Suriye meselesine yaklaşımına bakıldığında, karşımıza ortak tutum sergilemekten aciz bir AB tablosu çıkıyor. Bu tablodaki en büyük ayrışma ise İngiltere ve Fransa ile bu iki ülkenin karşısında konumlanan Almanya arasında yaşanıyor.

Bahreyn Meclisi 27 Mart'ta Hizbullah'ın terör örgütü listesine alınmasını oy çokluğu ile kabul etti. Hizbullah'ın Bahreyn'de yaşanan protestolarla ilgili sürekli açıklamalar yaptığı ve Şiilere destek verdiği hatırlandığında bu karar sürpriz sayılmaz. 2011 Şubat'ından bu yana Bahreyn kraliyet ailesi ve meclisi düzenlenen gösterilerden, ülkedeki siyasi istikrarsızlıktan ve reform çabalarının sonuçsuz kalmasından İran'ı sorumlu tutarak, isyanın mezhepsel boyutunu öne çıkardı. İki yılı aşkın süredir Halife yönetiminin aynı pozisyonu koruması, protestocuların amacının gerçekten ileri sürüldüğü gibi Şii devrimi yapmak, İran tarzı bir teokrasi ile yönetilmek ve Halife yönetimine zarar vermek olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor.

Türkiye'nin Somali politikasının sadece bir insani yardım politikası olmaktan çıktığı ve siyasal boyutlarıyla beraber bölgeyi yeniden yapılandırma yolunda geliştiği söylenebilir.

Yaklaşık 8 ay süren görüşmelerin sonunda Sırbistan ile Kosova, nihayet Cuma günü Brüksel'de anlaşmaya vardı. Görüşmeler AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın ısrarlı arabuluculuğunda yürütülürken, müzakerelerin ancak onuncu turunda mutabakata varıldı. Kosova Başbakanı Haşim Taçi ve Sırbistan Başbakanı Ivica Daçiç anlaşmayı şimdilik prensipte imzalarken, iki ülke liderinin Brüksel dönüşü yaptıkları açıklamalarsa anlaşmanın bir mecburiyet ürünü olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Son görüşmeden önce Sırbistan ve Kosova'nın NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'den garantörlük talep etmesi iki tarafın da karşılıklı güven hususundaki çekincelerine işaret ediyordu. NATO'nun anlaşmanın uygulanmasına garantör olacağını taahhüt etmesi bir anlamda Ashton'ın elini güçlendirdi ve Sırbistan ile Kosova liderleri en sonunda resmi bir belgeye imza atmaya ikna oldu.

5 Soru: Libya'da Fransız Büyükelçiliği'ne Gerçekleşen Saldırı

Özkan: Libya'da bugün yaşanan saldırı Fransa'nın bölgesel politikalarından bağımsız okunamaz. Özellikle de Ocak ayından beri Fransa'nın Mali'ye yaptığı müdahalenin bir yansıması olarak görmek lazım bu olayı.

Devamı
5 Soru Libya'da Fransız Büyükelçiliği'ne Gerçekleşen Saldırı
SETA'da quot Güneydoğu Asya'da İslam ve Siyaset' Tartışıldı

SETA'da "Güneydoğu Asya'da İslam ve Siyaset' Tartışıldı

SETA tarafından düzenlenen ve Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nden Prof. Dr. Abdullah el-Ahsan'ın konuşmacı olarak katıldığı özel toplantıda “Güneydoğu Asya'da İslam ve Siyaset'' tartışıldı.

Devamı

Kılıçdaroğlu-Swoboda gerginliğine değinmeden önce CHP'nin uluslararası örgütsel ittifaklara yaklaşımını kısaca hatırlamakta fayda var. 12 Eylül sonrası CHP geleneğini temsil eden partilerden SHP, 1989 yılında Sosyalist Enternasyonal'e tam üye olmuştu. Bu dönemde özellikle Kürt meselesine evrensel bir pencereden bakabilen hareket -ki bugün dahi 15 Mayıs 1990'da kabul edilen bu rapora sıklıkla atıfta bulunulmaktadır- Türkiye solu ile uluslararası trendler arasındaki geleneksel ayrılıkları gidermeyi başarmıştı. CHP ile Sosyalist Enternasyonal arasında ilişkilerin en kötü noktaya gelmesi ise 2007-2008 döneminde ana muhalefetin 27 Nisan sürecine verdiği destekle ortaya çıktı. Bu dönemde partinin Sosyalist Enternasyonal üyeliğinin askıya alınacağına dair haberler kamuoyunda yer buldu ve CHP, Sosyalist Enternasyonal yönetiminde yer almayacağını duyurdu.

Filistinliler için 1948 yılı gerek İsrail'in kurulması gerek ise tehcir, işkence, yıkım ve enkaz getirmesi nedeniyle ‘büyük felaket' anlamına gelen “Nekbe” olarak isimlendiriliyor. Filistinliler 66. yılında Nekbe'nin yasını tutmaya devam ediyor…

Bugün gelinen noktada Suriye krizi, ilgili bütün aktörler açısından ahlaki ve reel politik bir imtihana dönüşmüş durumda.

Klasik demokrasi paradigması AK Parti'nin Türkiye siyasal hayatında takındığı pozisyon ile sarsılmış ve siyasal refleksler anlamında iktidar muhalefete ve muhalefet ise iktidara dönüşmüştür.

İçinden geçmekte olduğumuz çözüm süreci, "Türkiye tekrar eski Türkiye'ye dönmesin" çabasının bir meyvesi. Çözüm sürecine artık bir trajik hal alan söylem ve tavırlarla direnenlerde aslında eski Türkiye'nin konforlu siyasi dünyasını özlüyorlar. Eski Türkiye'de siyaset, askeri-yargı vesayet düzeninin müsaade ettiği kimliksiz alanda, üç beş anlamsız tartışma ile senelerin geçirilebildiği yerdi. Kurumsal vesayet sisteminin gerilediği yeni Türkiye'de ise kurucu aktör olmayı göze alamayan bir siyasetin kendi gettosu dışında var olma şansı her geçen gün daralıyor. Buna en açık delil son üç genel seçimde ortaya çıkan tablodur. Bugünlerde eski Türkiye denilince yaşadıklarımız hemen aklımıza gelmeyebilir. Hızlı bir hafıza tazelemesi yapmak gerekirse sadece son otuz yılda yaşadıklarımızı hatırlamamız bile nasıl bir felaketten bugünlere geldiğimizi görmemiz için yeterlidir. Darbe sonrası dayatılan anayasanın kalitesi paralelinde mahkûm olduğumuz Türkiye'de, son otuz yılda onbinlerce kişi Kürt meselesi ve terörden dolayı hayatını kaybetti.

Kürt sorunu Türkiye'yi sadece bir iç sorun olarak meşgul etmemiş, yaratmış olduğu görece istikrarsızlaştırıcı etkisiyle küresel ve bölgesel ölçekte bir önem de kazanmıştır. Bugün içinde olduğumuz geçiş sürecinin en önemli nedenleri iç dinamiklerle ilgili olmakla birlikte, bütün resmi görebilmek için bu gelişmenin küresel ve bölgesel dinamiklerine de bakmak gerekmektedir. Suriye'deki durumun bölge ülkeleri arasındaki gerilim hatlarını ısındırdığı ve küresel bir bilek güreşine dönüştüğü bir dönemde, gerilim unsurlarından birinin soğutularak başka gerilim unsurları üzerinde olası bir olumlu etkinin yaratılması gerekmiştir. Bu nedenle de uluslararası arenada etkisi olacak şekilde güvenlik ve istikrar ortamını artırıcı şekilde bir adımın atılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu açıdan bakılınca Türkiye'de iç barışı artıracak şekilde atılan bu adımın dış boyutlarını incelemek gerekmektedir.

Çözüm süreci başladığından beri MHP'nin gerginliği arttırarak sürece öncülük eden AK Parti'ye siyasal fatura ödetmeye çalıştığına şahit olduk. Zaman zaman kitlesini çatışmaya davet tonu da içeren bu gerginlik geçtiğimiz günlerde farklı bir sahaya da taşındı. MHP'nin vatan hainliği ile suçladığı AK Parti, MHP'nin iktidar olduğu dönemle ilgili bir araştırma komisyonu kuracağını, vatan hainliğinin memlekete verilen ve ödetilen zarar ile ilişkilendirilerek değerlendirilmesi gerektiğini söyleyince gerginlik derinleşerek devam etmiş oldu.

Arjantin'in başkenti Buones Aires'te 1994 yılında gerçekleşen ve İran'ın sorumlu tutulduğu ‘AMIA saldırısı' soruşturmasının yeniden gündeme gelmesi, Latin Amerika-İran ekseninde şekillenen yeni ittifaklara ışık tutması açısından oldukça önem taşıyor.

Pakistan'ın Türkiye Büyükelçisi Muhammed Harun Şevket'in de katıldığı “Seçim Sonrası Pakistan” başlıklı etkinlikte, Pakistan seçimleri ele alındı ve SETA tarafından hazırlanan Pakistan Siyasetini Anlama Kılavuzu adlı rapor tanıtıldı.

28 Şubat soruşturmasının, bir döneme gerçek anlamıyla ışık tutması ve darbeyle yüzleşme misyonunu karşılaması için, bugüne kadar anlaşılmaz bir tedirginlikle uzak durulan sivil dinamiklere de uzanması gerekmektedir.

Abdullah Yegin*: Anayasayı Koruyucular Konseyi kararlarının bizzat dini lider tarafından yönetilen ince hesaplanmış hamleler olduğu ihtimali göz ardı edilmemeli.

28 Şubat davası kapsamında hazırlanan iddianameye değinen SETA Vakfı Başkanı Taha Özhan, 28 Şubat'la esaslı bir hesaplaşma yaşanabilmesi için kurumların ellerindeki belgeleri mahkemeyle paylaşmaları gerektiğini belirtti.